Bu çalan kaçıncı alarmdı hatırlamıyorum ama artık uyanmam gerekiyordu. Bakalım bugün bu uykusuzlukla nasıl baş edecektim. Saate bakmamla yataktan çıkmam bir oldu. Otobüsü kaçırmama çok az kalmıştı, dolaba elimi attım ve ne geldiyse hemen üzerime geçirdim tam evden çıkacakken aceleyle bizim fındığın odasına baktım hala uyuyordu. Fındık benim her şeyim, şu hayatta değer verdiğim tek insan. Mete henüz 5 yaşında o yüzden ona fındık diyorum, gündüz kreşe gönderiyoruz ama her gece olduğu gibi dün gece de benim eve gelmemi beklediği için hala uyuyor. Fındığın yanağına bir buse kondurduktan sonra koşar adımlarla durağa doğru ilerledim. Durağa az kalmıştı ki uzaktan gelen otobüsü fark ettim ve koşmaya başladım. Ne yazık ki otobüse yetişemedim ve bu ilk dersimi kaçırdım demekti.
Durakta biraz bekledikten sonra ikinci otobüsle okula geldim. Diğer dersime yaklaşık 3 saat kadar vardı. Bu fırsatı ders çalışarak değerlendirmek istiyordum bu yüzden insanlardan uzak bir yer aramaya koyuldum. Okulun koridorlarında yürürken aynada yansıyan görüntümü görüp irkildim, çok kötü görünüyordum. Otobüse yetişeyim diye üstüme başıma özenmeden çıkmıştım saçım darmadağın olmuş koşmaktan. İlk gördüğüm tuvalete girip üstümü başımı düzeltmeye karar verdim. İleride koridorun sağında bir tane olmalıydı diye içimden geçirdim ve o yöne doğru ilerlemeye başladım. Hızlı adımlarla giderken tam köşeyi dönecekken biriyle çarpıştım. Çocuktan özür dilemek için kafamı ona doğru çevirdim ve çevirmemle gözlerimi ondan kaçırmam bir oldu. Bu Berker'di. Okulda her yerde kaçtığım çocukla çarpışmış olamazdım. Gözlerimi kaçırır kaçırmaz hemen onu itip koşmaya başladım ilk aradan sola dönüp koşmaya devam ettim. Bir süre arkamdan 'Pardon, heyy! Nereye gidiyorsun? Dursana 'diye seslendi ama ben hiç duymuyormuşçasına koşmaya devam ettim. Az daha ilerledikten sonra bir kapıdan içeri daldım.
Daha önce buraya gelmiştim ama biri burayı kendi alanıymış gibi tasarlamış ve ben de onu rahatsız etmemek için tekrar gelmemiştim. Şu an ise mecburen de olsa buradaydım. İçerde biri vardı arkası bana dönük olsa da onu hemen tanımıştım. Bu sürekli Berker'in yanında dolaşan çocuktu. Okulda Berker'den kaçarken sürekli onları yan yana görüyordum ama onun beni daha önce gördüğünü sanmıyorum. Beni henüz fark etmemişken odadan çıkmak istedim ama o an çantam kapıya çarptı ve çocuk birden irkildi. O arkasını dönmeden 'Pardon rahatsız ettim sanırım. Ben de burada çalışsam sorun olur mu?' dedim nefes nefese kalmış sesimle, odadan çıkmaya korkuyordum. Acaba Berker peşimden gelmiş midir ya da tekrar karşılaşır mıyız diye düşünmek istemiyordum. O sırada çocuk şükürler olsun ki 'sorun olmaz, kafana göre takıl' dedi. Hemen odanın diğer köşesine geçip oturdum, çok fazla göz teması kurmak istemiyordum zaten çocuğun da pek benimle ilgilenir bir yanı yoktu, biraz sağıma soluma bakındım sonra onun gözlerini üstümde hissettim ve dönüp uzun bir bakış attım. Çekinmiş olmalı ki hemen önündeki kitaplarla oyalanmaya başladı bu sayede onu süzme fırsatını buldum. Henüz adını bilmediğim bu çocuk okulun havalı ama bir o kadar da soğuk çocuğu gibi duruyor ama aynı zamanda çok yardımseverdir, dersleri dışında pek bir şeyle uğraştığı yoktu. Böyle bir çocuk nasıl olur da Berker gibi biriyle bu kadar yakın olabilir anlamış değilim.
Ona hiç bu kadar yakından bakmamıştım daha önce ilk dikkatimi çeken her zamanki gibi hafif turuncumsu saçları ve yüzünde belli belirsiz olan çilleriydi çok keskin yüz hatları vardı, 80'lerden fırlamış bir tarzı vardı, bol kot bir pantolon vücuduna yapışmış beyaz bir tişört giymişti. Birden tüm dikkatimi istemsizce ona verdiğimi fark ettim. Ne oluyordu bana? Kendime geldikten sonra hem Berker'i hem de çocuğu unutarak bir süre çalıştım. Olabildiğince küçük hareketlerde bulunuyordum, onu rahatsız etmek istemiyordum. Sonuçta odaya sonradan ortak çıkmış gibi olmuştum. Berker'le tekrar karşılaşma korkusuyla diğer derslerime girmemeye karar verdim ama aklımı kurcalayan bir şey vardı acaba Berker beni tanımış mıydı? Umarım böyle bir durum söz konusu değildir. Bir süre sonra telefon çaldı öncesinde benim telefonum çaldı sandım ama sonra çocuğun sesini duyunca benimki olmadığını anladım. Hemen geliyorum deyip telefonu kapattı sonrasında hızlıca eşyalarını toplayıp çıktı. İçimden beni fark etmemiş olabilir mi diye geçirdim. Cidden beni fark etmedi mi? Yoksa umursamadı mı? Neyse bunu düşünecek vakit yoktu onun sayesinde saatin farkına vardım, işe geç kalıyordum.
İş dediğime bakmayın daha çok zorunluluk. Çalıştığım yer bir gece kulübü, oradaki görevim ise insanları memnun etmek. Kulağa tuhaf geldiğinin farkındayım ama hayatta bazen kendimizi istemediğimiz konumlarda bulabiliriz. Akşam saat 9 gibi mekâna gelmiştim, Hikmet Bey beni görür görmez "Bu halin ne, çabuk gidip kendine çeki düzen ver kimse bu halde görmesin seni!" dedi. Ben de tabi ki kimsenin beni burada böyle görmesini istemiyordum o yüzden hemen bir tuvalete girip kıyafetimi değiştirdim sonra aynanın karşısına geçip şöyle bir kendime baktım. Aynada gördüğüm kişi ben değildim sanki, mini deri bir etek, uzun ince topuklular, göğsümü ortaya çıkaran bir büstiyer ve mavi peruk. Daha fazla oyalanmadan hemen makyajımı yapıp içeri kısma geçtim.
İnsanlar çoktan mekânı doldurmaya başlamıştı, her gün çeşit çeşit insan geliyor artık görünüşlerinden tahmin edebiliyorum ne için geldiklerini. En uç köşede tek başına oturanlar zamanı öldürmek, yalnız kalmak için kafa dağıtmaya gelmiş belli ki; ileride iki kızla aynı anda dans eden uzun boylu çocuk iki kızı da aynı anda götürme peşinde; mekânın ortasında duran masanın etrafındaki kalabalık grup belli ki kutlama yapmak için gelmiş ve etrafta bol bol birbirine yapışmış şekilde dans eden, bir o kadar da birbirlerini tahrik etmeye çalışan çiftler ise tek gecelik macera aramak için gelmişler. O sırada gözüme Berker çarptı, söylemeyi unutmuşum bir de Berker gibiler var, önüne gelen her kızla sevişebileceğini sananlar. Az sonra Berker'i üçüncü bir kızla sarmaş dolaş dans ederken gördüğümde hiç şaşırmıyorum. Başlarda Berker'in elleri kızın kalçasında dolaşırken dans git gide farklı bir boyut almaya başladı. Birbirlerini tahrik etmeye yemin etmiş gibiydiler ve tam beklenen öpüşme sahnesi gelecekken Berker kızı bırakıp hızlı adımlarla barın köşesine ilerlemeye başladı. Şaşırdım çünkü ne olursa olsun bir kız yem olmaya hazırken Berker onu bırakıp asla gitmezdi bu yüzden kendimi onu takip etmekten alı koyamadım. Berker'e olan şaşkınlığım daha geçmemişken üstüne bir yenisi daha eklendi. Gözlerime inanamıyordum bugün beraber çalıştığım çocuk mu o? Hayır olamaz diye geçirdim içimden, benzetiyor olmalıydım çünkü hiç böyle bir mekâna gelecek tip yoktu o çocukta. Göz açıp kapayıncaya dek ortadan kayboldular, Berker çocuğun kolundan tutup götürdü. Nereye gittiler diye etrafa bakınacakken arkamda bir el hissettim. Ani bir refleksle dönüp baktım.
Bu Hikmet Beydi, oda yedide bir müşterinin beni beklediğini söyledi. Bu Berker'in her zaman tuttuğu odaydı ve büyük ihtimalle her zamanki gibi onu tatmin edecek bir şov izlemek istiyordu. Berker'in olduğundan emindim bu yüzden hiç düşünmede odaya doğru ilerledim. Kapıyı tam açmıştım ki kapının hemen arkasında ayakta duran Berker'in arkadaşıyla karşılaştım. Kendi kendime 'Bunun burada ne işi var' diye mırıldandım. Şimdi ne yapmam gerekiyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KULÜPTEKİ AFET
Teen FictionBana baştan çıkarıcı bakışlar atarak direğe doğru yürüdü. Beni karşısına direği aramıza alacak şekilde durdu ve bir anda bacaklarını iki yana doğru açarak çömeldi, bakışlarını benden ayırmadan kafasıyla yarım daireler çizerek ağır hareketlerle direğ...