İLK KARŞILAŞMA

251 4 1
                                    

Bu sabah her zamankinden erken uyanmıştım. Bu duruma en çok Berker sevinecektir diye tahmin ediyorum. Her gün beni kapının önünde beklemekten bıkmıştı. Ayılmak için yatakta biraz oyalandıktan sonra yataktan çıkıp hazırlanmaya koyuldum. Tabi her zaman olduğu gibi güne son ses müzikle başladım. Birazdan yan odadan kardeşimin kapat artık şu müziğin sesini diye bağıracağını bilsem de aldırış etmeden çantamı toplamaya başladım. Ve işte o mükemmel ses: 'Doruuukkk kapat şu müziği ya, gece çok geç yattım zaten bir de senin gürültünü çekemem.' İşte alarmın sesini duyduk. Müziği kapatıp hemen mutfağa geçtim. Tam atıştıracak bir şeyler ararken dışarıdan korna sesi duyuldu. Gelen Berker olmalıydı. Koşar adımlarla dışarı fırladım. Şaşkın gözlerle arabanın camından bana bakıyordu. Daha bir şey diyemeden başladım söze '' Ne o şaşırmışa benziyorsun. Her zamanki gibi seni bekleteceğimi sandın dimi? ''. Berker benim çocukluk arkadaşım. Her ne kadar birbirimizden farklı olsak da her şeyi birlikte yaparız. Tabii Berker benden biraz farklı daha deli dolu, sınırları pek olmayan biri demek daha doğru olur.

Kısa bir araba yolculuğundan sonra nihayet kampüse vardık. Bugün pek dersim yok ama bir tez üzerinde çalışıyorum o yüzden erkenden geldik. Berker arabadan iner inmez tanıdık birkaç yüz görüp hemen yanımdan kaçtı. Bense her zamanki gibi okulda kimsenin bilmediği o gizli, sessiz sakin yerime gitmeye koyuldum. Ama birkaç gündür sanki buraya benden başka biri daha geliyor gibiydi. Ya da ben öyle hissediyorum emin değilim. Benden başka kimseyi görmedim ama sadece bir his belki de yanılıyorumdur. Köşeme geçip çalışmaya başladım. Burası okulun en uç noktası, genelde insanların takıldığı yerlere çok uzak. Ben aylar öncesinden buraya bir masa taşıdım ve o günden itibaren burada tek başıma çalışıyorum.

Birkaç saat çalıştıktan sonra ara verdim. Gözlerimi kapatıp biraz da olsa dinlenmek istedim. O da ne? Bir ses duydum sanıp gözlerimi açtım ama etrafta kimseyi göremiyordum. Az sonra arkadan nefes nefese bir ses... '' Pardon rahatsız ettim sanırım. Ben de burada çalışsam sorun olur mu?'' sanki birinden saklanıyor gibi bir hali vardı. Ama hiç bozuntuya vermeden 'sorun olmaz, kafana göre takıl' dedim sakin bir sesle. Neden hemen kabul ettim bilmiyorum ama sanırım o an olabildiğince sohbetten kaçınmaya çalıştım. Odanın diğer köşesine geçip otururken istemsizce onu süzmeye başladım. Daha önce kampüste gördüğüm tiplerden değildi, sanki gece hiç uyuyamamış gibi bir hali vardı, yüzünden yorgunluk akıyordu, saçına önem vermemiş yataktan çıktığı gibi okula gelmişti sanki. Vücuduna göre çok büyük bir tişört giymiş yine altına sanki ona birkaç beden büyükmüş gibi duran siyah bir eşofman. Dikkatimi çekti ama sormaktan da çekiniyordum sanki birinden kaçıyormuşçasına üç dört kez sağına soluna bakındı, peşinden biri gelecekmiş gibi. Tam soracakken birden dönüp bana baktı sanki ona baktığımı hissetmişçesine. Hemen gözlerimi onun üstünden çekip önümdeki kitaplarla ilgileniyormuş gibi yapmaya başladım. Umarım tuhaf görünmüyorumdur diye içimden geçiriyordum bir yandan da.

Kızı unutup çalışmalarıma odaklanmaya başladım. Bir süre böyle devam ettikten sonra telefonum çaldı arayan Berker'di. Bu kadar uzun süre aramamış olması zaten mucizeydi. Akşam için çıkalım diyordu. Tam ona saat daha erken diyecekken gözüme duvardaki saat çarptı. Saat çoktan akşam 7 olmuştu. Hemen geliyorum deyip kapattım telefonu. Eşyalarımı toplayıp çıktım. Birkaç adım attıktan sonra aklıma sabahki kız geldi. Hala odada mıydı yoksa ben mi fark etmedim onu derken geri dönüp şöyle bir odaya baktım hala köşede çalışıyordu. Kendime şaşırıyordum birinin yanında asla rahat edip çalışamazken bu kızı unutup nasıl olur da saatlerce çalışabildim. Neyse bunları düşünecek vakit yoktu, Berker bekliyordu. Kıza hiçbir şey demeden çıktım.

Berker çoktan arabadaydı. Ben de hemen bindim. Önce eve uğradık eşyaları bırakıp üstümüzü değiştik gerçi ben sadece üzerime yeni bir tişört giydim, sonra da yola koyulduk. Söylemeyi unutmuşum, bugün benim doğum günüm ve aylardır Berker bugün için planlar yapıp duruyor, şu zamana kadar onu geçiştirmeyi başarsam da ona hayır diyemedim bugün için. Dedim ya Berker için sınırlar yoktur, her şey onun için çok normal ve bugün de doğum günüme özel beni bir gece kulübüne götürmek istiyor. Başlarda her ne kadar istemesem de tek dostum olduğu için onu kırmak istemedim ve daha fazla direnmedim.

Berker yol boyunca afet olarak tanımladığı bir kızdan bahsedip durdu. Anladığım tek şey bu kız Berker'in favorisi ve bu gece kızı benimle paylaşacakmış. Ama Berker de çok iyi biliyor ki ben öyle kızlardan pek hoşlanmam. Gerçi bu durumu biliyor olması bir şey ifade etmiyor hiç durmadan konuşup şu kızdan söz ediyor bense konuyla ilgilenmek yerine arabayı kurcalamaya başladım. O sırada torpidoda bir şey gördüm sarı gülen suratlı bir anahtarlık gibi duruyordu. Tam onu alacakken Berker birden çıkıştı 'Bırak onu hemen.' Şaşkın gözlerle ona bakarken bir yandan da 'Sakin dostum.. Kimin bu? Senlik bir şeye benzemiyor. Takıldığın kızlardan birinin mi?' dedim. Bir süre düşündükten sonra 'Sakinim ya sorun yok bugün garip bir kızla çarpıştım o düşürdü. Arkasından çok seslendim ama dönüp bakmadı bile.' Bunu duyduktan sonra bir kahkaha patlattım biraz da garipsedim durumu ve 'Vayy demek bizim okulda senin cazibene düşmeyen birileri var ha. İşte buna şaşırdım' dedim. Berker biraz bozuldu ama çabucak toparlayarak 'Kızla tekrar karşılaşınca gör bakalım kim kime yüz vermiyormuş.' Berker daha fazla bozulmasın diye bende konuyu çok uzatmadım.

Uzun bir araba yolculuğundan sonra kulübe geldik. Mekân dışardan bile nasıl bir yer olduğunu bağırıyordu. Müziğin sesi dışarı kadar geliyordu. Şimdiden birbirimizi duymakta zorlanmaya başlamıştık. Girer girmez biralarımızı alıp bir köşeye çekildik. Dans edip birbirine sürtünen bedenlere bakmamak için duvara yansıyan farklı renklerdeki desenlere bakıyordum tabi her on dakikada bir yeni bir çift duvarın önüne geçtiği için biraz zorlanmaya başlamıştım. Tabi bu sırada Berker az öncekinden farklı bir kızla dans pistinde belirdi. Yanlış saymadıysam bu üçüncüydü. Tam o sırada Berker'le göz göze geldik, sıkıldığımı anlamış olacak ki hızlı adımlarla bana doğru yürümeye başladı. Bir yandan da kaş göz yaparak bana bir odayı göstermeye çalışıyordu fakat karanlıkta gereksiz çabaladığını fark etmiyordu. Ben de anlamak için fazla çaba göstermedim ve yanıma gelmesini bekledim. Yüksek müzikten bana bir şey söylese bile onu anlamayacağımı bildiği için konuşma zahmetine girmeden beni kolumdan tutup bir odaya getirdi ve burada beklememi işaret etti. Yaklaşık 5-10 dakika bekledikten sonra iyice sıkılmaya başladım. Kendi kendime burada ne yaptığımı sorgulamaya başladım. Bu ben değildim ki. Berker kızarsa kızsın deyip tam çıkıp gitmek üzereyken kapı açıldı ve içeri bir kız girdi. Deri süper mini bir etek, uzun ince topuklu çizmeler, göğsünü tamamen ortaya çıkaran bir büstiyer ve mavi saçlar... Bu büyük ihtimalle Berker'in arabada yol boyunca bahsettiği kız. Garip bir şekilde kızda şaşkın bir ifade vardı. Ne dediği anlaşılmayacak şekilde bir şeyler mırıldandı. Kıza dikkatle bakınca fark ettim ki ben bu kızı tanıyordum. Bu sabahki kızdı.

KULÜPTEKİ AFETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin