14

1.6K 89 16
                                    

*

"Yavaş!"

Umut elindeki pamuğu sarışının kaşındaki yaraya daha da sert bastırdı. Baran canı yansa dahi ses çıkaramıyor adeta suç işlemiş minik bir çocuk gibi ufak ufak sızlanıyordu. Esmer oğlan hala endişeliydi ancak karşısındaki çocuğun güvende olması endişesini azaltıyordu. Onun yerini alan öfkesinden nasibini alan ise yeni açılmış yaralardı.

"Hayır bir kere seslensen tüm dershane başına toplanacak. Put gibi durmuşsun amına koyayım!" Baran eline aldığı yara bandının beyaz kağıdı ile oynuyordu. Sesini çıkaramazdı, karşısındaki haklıydı.

"Ya sana..." Umut gözlerini sarışının yeşil harelerine sabitledi sözünü tamamlamak için. Ne kadar korktuğunu anlasın istiyordu. "Ya sana bir şey olsaydı Baran." Sarışın genç sertçe yutkundu. Titriyordu. Umut'un elleri arasında minik bir kuş gibi titriyordu. Bu dokunuşları hissedene kadar ne kadar ihtiyacı olduğunu fark etmemişti.

Bahçeye insanların dolmasıyla Umut kendilerini okuldaki kullanılmayan temizlik odasına getirmişti. Kullanılmıyor denemezdi gerçi. Yanlızca hizmetlilerin günde birkaç kez girdiği küçük bir odaydı. Umut Baran'ı oraya bıraktıktan sonra ilk yardım malzemelerini alıp tekrar yanına gelmişti. Esmer oğlanın fazla yarası olmadığı için sarışından başlamışlardı. 

"Hayır ya yanlarında silah falan olsaydı?"

"Yoktu." diye mırıldandı Baran.

"Kafayı takmış bir de sana. Üç kişi gelmiş Allah'ın ayıları!"

"Daha kötülerini de yaşadım." Sarışın oğlan dudaklarını yaladı istemsizce. Umut'un bu tavrı Baran'ın üzerinde fena etkiler bırakıyordu. 

"Abi herif boğacaktı seni gelmesem."

"Ama geldin." Umut'tan bu kadardı. Daha fazla direnmeyecekti. Karşısındaki yeşil gözler kendisine bu denli boğuk bakarken daha fazla konuşmayacaktı. Sadece onun sağ salim karşısında olmasına şükredebilirdi. Daha fazla inatlaşmak yoktu.

Esmer oğlan gözlerini kaçırdı utanarak. Aynı zamanda elini de hafifleştirmişti. Sarışının dudağındaki yarayı da temizledikten sonra yarabandı için gözlerini gezdirmeye başladı odada. En son Baran'ın ellerinde olduğunu fark etti. Sarışın oğlan beyaz kağıdı kaydırarak açmaya çalışıyordu. Yenilmekten kısacık kalmış tırnaklarının buna izin vermediği ortadaydı. Umut kendi tırnaklarının sızladığını hissetti. Bu görüntüye oldu olası dayanamıyordu zaten.

Ne yaptığını sorgulamadan ince parmaklarıyla önündeki kızarmış eli kavradı. Tırtık tırtık olmuş tırnakları, yer yer kabuk bağlamış yaralarla dolu parmakları uzun uzun inceledi Umut. Bunu görmeye gerçekten dayanamıyordu. Kendi ince parmaklarını incitmekten korkarcasına Baran'ın hassas ellerinde gezdirdi bir süre. Sarışın oğlan bu sırada nefesini tutmuştu. Normalde olsa izin vermeyeceği temaslara şu an müsade ediyor olmasının tek bir sebebi vardı.

Özlemişti. Yaralarının böyle nazikçe okşanmasını özlemişti. Burnuna buram buram dolan bu naif kokuyu özlemişti. Sert çıkan sesini, onunla atışmayı dahi özlemişti. Kısacası Baran sadece Umut'u özlemişti ve bu gün özlemiyle savaşacak güçte değildi.

Esmer oğlan parmaklarını okşarken de, onlara yavaşça dudaklarını sürttüğünde de sessizliğini bozmadı. Bu sessiz ortamda kalbinin sesinin duyulmadığını ummaktan başka çaresi yoktu. Gözlerinin dolmasını engelleyemedi. Etleri koparılmış parmakları bunca zaman acı hissetmiyorken şimdi Umut'un dudaklarının değdiği her nokta cayır cayırdı.

Esmer oğlan elleri arasına yara bandını aldı. Aynı zamanda: "Ne zamandır yiyorsun tırnaklarını?" dedi sesinin toparlayabildiği kadarıyla. Baran soruyu algıladığında isteksizce mırıldandı. "Sınav senesi işte. Dramatize etmeye gerek yok." Umut bu sözlerle sinirlendiğini hissetti. Baran'ın konu kendisi olduğunda bu vurdumduymaz tavra bürünmesine katlanamıyordu. Ancak yorum yapmadı. Kavga etmek istemiyordu. Onun yerine bakışlarını yeşil gözlere kaydırdı usulca. Sarışın oğlanın değişen bakışlarını fark etmişti. Önündeki eli tekrar narince kavradı ve gözlerini çekmeden derin bir öpücük kondurdu avuç içine. Canının önemli olduğunu anlaması için lafların işe yaramayacağını biliyordu.

Zırdeli//bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin