10. Panik

330 41 14
                                    

Patlamak üzereydi. Her şeyin yolunda gideceğinden en emin olduğu her an, her şey tersine dönüyordu son birkaç haftadır ve bu gidişat alfanın kontrolünü kaybetmesine neden olacaktı.

Şafak yeni yeni sökerken girdiği merkezde gelen mesajın bizzat ona gönderildiğinin söylenmesine şaşırmamıştı Jungkook. Mesajda 'İstediğimizi alacağız, beklemeye devam edin.' yazılıydı.

Önce, olacağını düşündüğü saldırı olmamıştı şimdi de sanki beklediğini biliyormuş gibi bir mesaj göndermişlerdi. Nasıl diye düşünmedi bile. Biri var diye geçirdi aklından. Üstlerde biri. Onlara haber eden Jungkook'a yakın biri. Nasıl ailesinden şüphe edebilirdi? Nasıl senelerdir beraber olduğu konsey üyelerinden şüphe edebilirdi? Peki kimdi bu? Aklı yine o güne kaydı. O olamazdı, kararlar alınırken yanlarında değildi ve hiç sözünü etmemişti yanında. O olduğunu, Jimin olduğunu, iddia edeceği kesin bir delili yoktu hatta imkansıza yakındı çünkü Jungkook biliyordu ki Jimin onların asıl istediğiydi. Amaçları Jimin'i almaktı üstelik o vahşilerin bu arzusunu sanki somut bir şeymiş gibi hissediyordu ama neden?

Kendi ailesi ve klanında bile, klansız bir alfanın oğlu olduğu için dışlanmıştı eşi, onu almakla ne hedefliyorlardı bilmiyordu ama bulacaktı.

Merkezden konseye geçmiş oradakilerle kampta olanlar ve gelen mesaj üzerine konuşmuşlardı. Eşiyle ilgili kuşkularından bahsetmedi toplantı sırasında. Taegu'nun panikleyip gereksiz yere alarma geçmesine ya da aceleci davranıp kendi klan sınırlarına yakın, klansız bölgelere saldırmasına izin veremezdi. Daha da kötüsü Jiminle mührü bozmalarını bile isteyebilirdi. Herkes biliyordu ki yıllar önceki o olayda çok kan dökülmüştü.

Akşam üstü konsey binasından çıkarken saate baktığında beş olduğunu görünce şirkete gitmeyi düşünmedi bile.

Kapıdaki görevliye arabasını hazırlatmasını söyledi. Bunu, kendi sürmek istemediğinde yapardı. Ana kapıya gelen geniş, arka camları siyah filmle kaplı aracın arka koltuğuna yerleştikten sonra ağrıyan başını geriye doğru yaslayıp gözlerini kapadı. Eve gidene kadar düşündü. Jimin'in babasını, o zamanlar neler yaşandığını araştırmalıydı. Bir şeyin kesin olarak farkındaydı; klansızları anlamadan ileride neler olacağını asla kestiremeyecekti.

Eve gittiğinde evin yaşlı ve kıdemli hizmetlisi Bayan Lee gülümseyerek ancak acele tavırlarla yanına geldi.

"Hoşgeldiniz genç alfa." dedi.

Her zaman onun tarafından güler yüzle karşılandığı için sıkıntılı düşüncelerin verdiği gergin halinden kısa süreli de olsa çıkıp gülümsedi ve nazikçe baş selamı verdi yaşlı omegaya.

"Eşiniz efendim bugün hiç çıkmadı. Dün akşamdan bu yana odasında."

Gerçekten endişeliydi kadın. Yüzündeki az öncesine kadar olan gülümsemenin altında da bir tedirginliğin gizli olduğunu hissetmişti Jungkook.

"Ben ilgilenirim, teşekkürler." diyerek yukarı çıktı.

Dün gece kendisinin kapıda olduğunu bilerek saldığı feromonlara yanıt alamadığı için üzgün olmalıydı omegası.

Yavaş adımlarla geldiği kapının önünde derince soluklandı. Konuşmaya nereden başlayacağını bilemiyordu. Neredeyse hiç tanımadığı ve sadece birkaç günlük evli olduğu birinden anlatacakları için anlayış beklemesi ne kadar mümkündü bilmiyordu ama Jimin, eğer kurdunun etkisi geçtiyse, onu anlardı. Buna emindi.

Kapıyı üçüncü kez daha sesli tıklattığında hala ses gelmemesi içeri girmesi için yeterliydi. Boş odaya göz gezdirdi ve banyodan gelen su sesini işitince anladı neden kapıyı çaldığında cevap gelmediğini.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 04, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MERHAMET [ABO] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin