MERHAMET [ABO]

2. Onay

Yavaşça yatağında doğruldu ve baş ucundaki geniş sade odasını az da olsa aydınlatan ufak abajurun düğmesine bastı. Gelen mesaj bildirimiyle uyanmıştı. Okuduklarıyla sarsılmıştı Jimin. Gerçekleri bilmesine rağmen, sonucu görebilmesine rağmen sarsılmıştı.

Ailede Yoongi ile Hoseok'un ilişkisini bilen tek kişi olarak kuzeninin sevdiği dışında, başka bir alfa ile görüşmesine öyle üzülmüştü ki elinden bir şeyler gelmiyor olması onu daha da üzüyordu.

Yoongi, Dağ Kurtlarından Jeon ile ilk buluştuğu hafta Jimin'i arayarak o hafta sonunu büyükannesininki yerine ana konakta geçirmesini istemişti. Seve seve kabul etmişti her zamanki gibi çünkü omeganın nefes alabildiğini hissettiği tek yer ana konaktı artık.

Yoongi daima babasının ne kadar katı biri olduğunu anlatırdı büyükannesinin daha beteri olduğunu bilmesine rağmen. Jimin sadece gülüp geçiyordu onun bu haline. Herkesin derdi kendine büyüktü sonuçta.

Şımarıklık değildi bu tabii ki de. Her biri çok ağır yetiştirilmişti. Özellikle tek genç alfa olan Taesoo. Henüz liseyi yeni bitirmesine rağmen yaşıtlarından çok daha olgun ve bilgindi. Belki de yaşadıkları zor şartların kendisiyle eşit olduğu tek kuzeni oydu.

Jimin gibi değilse de Jimin kadar kimsesizdi Min Taesoo. Ne annesi ne de babası karışırdı yetiştirilmesine. Jimin ise büyükannelerinin insafındaydı. Ailesinin tüm ısrarına rağmen klan içinden bir aile yerine dışarıdan basit bir öğretmenle evlenmişti annesi. Klan içindeki ailelerin klan düzenini kabul etmeyen klansızlarla evlenmeleri öylesine büyük ayıptı ki bu leke Minlere Park soyadıyla sürülmüştü. Jimin de bu lekenin bedelini ödüyordu.

Yoongi, Hoseok'un da imzalamış olduğu evlilik belgesini tuttuğu bir fotoğraf göndermişti. Onlar artık birbirine kavuşmuş kendilerince mutluluğu yakalamışlardı. Bir kez daha imrendi Jimin ona. Ona ve Hoseok'a mutluluklar dilediği bir mesaj atıp kalktı ve kalın koyu renkteki iç perdeleri, ardından da tamamı cam olan balkon kapısını açtı. Batmakta olan güneşi izledi kısa bir süre.

Farkındaydı, son üç aydır içinde gittikçe büyüyen çaresizlik günden güne zayıflatmıştı kuzenini. Ona yardımcı olmak için elinden geleni yapmaya hazırdı ama onun için de kuzeni kadar sınırlıydı tüm kaynaklar. Genç alfayı birlikte araştırmışlardı. Yakışıklı ve güçlü biriydi ama Yoongi'nin anlattığı kadarıyla aşılması zor sınırları vardı. Sade ve sakin demişti onun için. Nazik ama iş adamı ağzıyla konuştuğunu ve çok duygusuz olduğunu da söylemişti. Sadece saygı ile nasıl biriyle ilişki kurabilirdi ki insan?

Nezaketen nazik davranmak... Bu saygı duymak da değildi. Bu resmen yüzünde bir maskeyle gezmek o maskeyle konuşmak, yemek, yaşamaktı. İşte Taesoo'ya olmakta olan ve dayısının olduğu şey de tam olarak buydu. Böyle birinin omegası olmak zordu. Gerçekten çok zordu. Jiwoo'yu, Yoongi'nin omega babasını düşündü. Nazik biriydi ama etrafta eşi varken o bile kendi maskesinin ardına gizleniyordu. Klan liderlerinin eşleri dışarıya karşı donuk ama şık ve gösterişlidir. Maskenin bir kenara atıldığı tek yer aile ve çok küçük bir elit tabakanın içidir.

Tüm klanların lideri olan alfanın eşinin yönettiği vakfı, lider alfanın henüz bir eşi olmadığı için Jiwoo üstlenmişti. Bu aynı zamanda onun bir şekilde tüm klan ailelerine sınırlı da olsa hakim olduğu anlamına geliyordu. Bu görevi Yoongi'nin üstleneceği haberi sevindirmişti omegayı.

"Şimdi ne haldedirler?" diye mırıldandı gelen mesajdaki mutlulukla parlayan gülümsemelere bakarak. Ailedekiler hatta tüm klan deliye dönmüş olmalıydı. Saati kontrol ettiğinde neredeyse altıya geldiğini gördü. Büyükannesi bu olayı mutlaka duymuştu ve hala bir yaygara kopmamıştı ki bu da konakta olmadığı anlamına geliyordu. Bu fikirle gülümseyerek derin bir nefes aldı balkon kapısını kapatmadan önce. Tül perdeleri çekip içeri geçti. Telefonunu yatağın başucundaki komidinin üzerine koyup banyoya gitti. Suyun sıcaklığını ayarlayıp küvet dolarken banyo dolabından vanilyalı ve kakao yağlı kokuları çıkardı. Azar azar suya damlattı. İkisi de ağır kokulu bu yağların üstünlük savaşını seviyordu. Yavaşça soyunup duşunu aldı ve sonra temiz bedenini yumuşatmak için suya girdi.