''Durumun iyiye gidiyormuş Ece!''
''Bu okula dönmemi sağlayacak mı?''
''Kızım, bu konuyu konuşmuştuk. Okula gidebilirsin zaten. Sadece biraz dikkatli olmalısın o kadar.''
''Ah, tabiî ki de dikkatli olmalıyım.'' Gözlerimi devirdim. ''Ben hayatımın her dakikasını kendime dikkat ederek geçirmek istemiyorum! Her an bir şey olacak korkusuyla yaşamak istemiyorum! Hatta nefes aldığım zamanları unutayım istiyorum ki bu çok zor çünkü zar zor nefes alabiliyorum! Beni boğuyorsunuz!'' gözümdeki yaşı umursamadan devam ettim.
''Hadi gittim diyelim. Beni normalmişim gibi karşılarlar mı sanıyosun? Çirkinim ben anne. Saçlarım yok. Az da olsa kiloluyum ve.. Ve..Boşversene.''
Göz yaşlarım yanaklarımı ıslatmaya başlamıştı bile. Okula gidebileceğimi zaten biliyordum. Ama beni bu halimle görmelerini istemiyordum. Lösemi hastasıyım ve eskiden olduğu gibi sırtıma gelen saçlarım yok. Okulda dışlanacağımı ve birçok gereksizin benimle dalga geçeceğini biliyordum. Umursamıyormuş gibi yapmakta çok iyiydim fakat dışa vurmasalar da bana acıdıklarını bildiğimden insan yüzüne çıkmıyordum. Durumum iyiye falan gitmiyordu. Her sene böyle oluyordu ancak en sonunda eve taburcu olduğum zaman bir sorun çıkıyor ve bu cehenneme geri dönüp yoğun bakıma kaldırılıyorum. Ben alışmıştım. Olacakları adım gibi biliyordum. Üzülmüyor değildim ama aslında kendimden çok anneme üzülüyordum. Her sene aynı umuda kapılıp benim eskiden olduğu gibi okula gideceğimi, hastalığımın bittiğini sanıyordu. Ve bunlar boka sardığında en çok üzülen de o oluyordu. Bunları ona yaşatmamayı, ona sağlıklı bir kız çocuğu olarak gelmeyi çok isterdim. Keşke benim yerime lösemi hastası olmayan, yine benim gibi 15 yaşında saçları beline kadar uzanan ve toplum tarafından dışlanmayan bir kızı olsaydı. O bunu hak ediyordu.
''Ya Anne ben buradan gitmek istemiyorum. Sonucu her seferinde aynı oluyor. Yıpranıyorum. Buradan azıcık da olsun sağlıklı çıkıp, eve gidip tekrar buraya yoğun bakım derecesinde kötü bir halde gelmek istemiyorum. Bırak burada kalayım. Benim ait olduğum yer bu hastalıklı bina. Üzgünüm.''
Annemin suratında üzülmüş bir hal vardı. Haklıydım ve o bunu biliyordu.
''Söz veriyorum kızım. Öncekiler gibi olmayacak. İyileşiyorsun!''
''Öncekiler gibi olmayacağına garanti veremezsin anne. Hastayım ben. İyileşmem bir mucize olur.''
''Mucizeler hep vardır kızım. Gerçekleşecekleri anları beklerler. İmkansız diye bir şey yoktur. İyileşeceksin.''
''İmkansız diye bir şey yok belki ama ölüm diye bir şey var. Ve birde bu ölüm denen şeyin süründücü olanı-hastalık-. Sadece kendini kandırıyorsun.''
Susup annemin hıçkırıklarının odada yankılanmasına izin verdim. Bu kadın ve babam olmasaydı yaşamayı çoktan bırakırdım. Annemin daha fazla ağlamasına dayanamayıp ''Ama bir kez daha dediğini yapıp eve döneceğim. Ama eğer..Eğer öncekiler gibi olursa bana mucizeden bahsetme.'' Dedim ve dememle hıçkırıklarının kesilmesi ve yüzünde kocaman bir gülümseme olması bir oldu. Bu kadını seviyordum. Gülümseyişi hayatı sevdirecek cinstendi.
''Ah, harika! O zaman eve gitmeliyiz ve daha sonra da alışverişe çıkıp okul kıyafetlerini almalıyız. Tabii bunlardan önce seni taburcu etmemiz gerekiyor. Ben doktorla konuşuru..''
''O liseye geri dönmeyeceğim.''
''Tamam o zaman seni başka bir lisey..''
''Liseye gitmeyeceğim! Sadece..Eve dönelim olur mu?''
''Ama birtanem, okumalısın. Lütfen benim için okuluna geri dön. Lütfen?''
Derin bir iç çekip dediğini kabul ettim. Sırf bu tapınılası kadın için okulda ezik durumuna düşecek, alay konusu olacak ve hastalığıma her zamankinden daha dikkat edecektim. Kim bilir kimler dalga geçecekti. Belki bir peruk takabilirdim. Ama şimdi bunları düşünmek istemiyordum.
Sessiz bir şekilde hastane yatağımın üzerinde oturmuş olacakları izliyordum. Annemin heyecanları babamın telaşları.. Ben onların bu durumuna gülerken serumları çıkaran hemşire de bana katılıyordu. Bir süre sonra tekerlekli bir sandalye beni almaya geldi ve arabaya gittik. Taburcu olmuştum ve bunun mutluluğunu temiz havayı içime çekerek kutluyordum. Mutluydum. Bir süre sonra bu mutluluğumun yoğun bakımda sonlanacağını bile bile..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Nokta.
Teen FictionBen kan kanseriyim. Kanserimi ilk sekiz yaşında fark ettiler. Özgürlüğüm ilk o zaman alındı ellerimden. Diğer kızlar gibi, hatta diğer çocuklar gibi koşamadım. Taşa takılıp Düşsem ‘’bir şey olmadı hadi kalk’’ demezler. Hastaneye götürürler. O küçücü...