6. Bölüm -Piknik-

44 5 2
                                    

Çok sıkıcı bi bölüm oldu sanırım. Üzgünüm aceleye geldi. Ve evet biliyorum geç oldu. Sınav haftamdı idare edin bu bölümle. Telafi bölümü yapacağım ve inanın bu kadar sıkıcı olmayacak.İki okumalaaar :*


NOT: Vote +5 olana kadar yeni bölüm gelmeyecek. Umursarmısınız bilmiyorum. Orası size kalmış.


Şarkıylada güzel oluyor.

Elliott Smith - Say Yes



''Gerçekten mi? Getirecek başka bir yer bulamadın mı?''


''Mızmızlanmayı bırak. Buraya bayılacaksın. Sadece biraz daha yürüyeceğiz o kadar.''


Birkaç saat geçmişti ve okuldan çıkmıştık. O eve gitme planından vazgeçip motoruyla beni evime bırakmıştı ve kapının önünde hazırlanmamı beklemişti. Buz mavisi pantolon onun üzerine gri tişört giymiştim. Üşümemeyi garantilemek için hırka niyetine gri tişörtümün üzerindeki şeklin rengine uyan kırmızı gömleğimi giymiştim. Piknik çantasına meyve suyu, peynir, domates, salatalık, ekmek ve birazda abur cubur almıştım. Tabii biraz kelimesi aldıklarımın çeyreğini bile kapsamazdı. İki tanede bardak koyup evden çıkmıştım. Elimdeki piknik çantasını gördüğünde ne yapacağımızı anlamıştı. Piknik çantasını motorla götüremeyeceğimizden taksiyle gelmiştik. Motoru yan binanın bahçesine park etmişti. Yol boyunca takside nereye gideceğimizi sormuştu ama tek kelime etmemiştim. Bu onu gıcık ettiğinden gidene kadar benle konuşmama kararı almıştı.


''Lanet olsun. Çok fazla insan var. Bu taraftan.'' Onu götürmek istediğim yerde çok fazla insan vardı. Maalesef bıraktığımız gibi boş değildi. Sıkıntıyla uflayarak yönümüzü gerçekten insan olmadığını bildiğim kulübeye götürdüm. Bu kulübeyi babamla beraber yapmıştık. Aslında o yapmıştı ama bitirdiğinde benim yaptığımı söyleyip ödüllendirmişti. Ki annem kulübenin varlığından bile habersizdi. Bu kulübe başta aklıma gelmemişti. Gelseydi de planlarım arasına almazdım. Babamla benim özel bir yerimizdi ve kimsenin bilmesini istemiyordum. Ayrıca bakımsızlıktan tozlarla kaplıydı ve bu tüm anın içine edebilirdi.


''İşte geldik.'' Dedim kulübenin birkaç metre uzağından kulübeye bakarak. Arın tam arkamdaydı ve yorulmuştu belli ki.


''Sonunda.'' Dedi ve ağır olmadığını düşündüğüm piknik sepetini güçlükle eline aldı. Ağır mıydı?


Kulübenin kapısı hafifçe ittirdiğimde açılmıştı. Çok eskimiş olmalıydı ve bakıma ihtiyacı vardı. Arın elindeki sepeti yere sertçe bıraktığında yerdeki toz tabakası boyumuza çıkmıştı. İkimizde aynı anda öksürdük. Garipti.


''Bir daha senin asla beni bir yere götürmene izin vermeyeceğim.'' Dedi sırıtarak. Omzuna vurduğumda sırıtması genişledi.


''Ne getirdin bir bakalım.'' Diyip piknik sepetini açtığında kollarımı karnımda birleştirip ona baktım. O varken tüm yaşadıklarımı unutuyordum sanki. Ve gülüşlerimin hatta kahkahalarımın sayısı artmıştı.


''Bana bakmayı kes ve yardım et. Hizmeti yapması gereken sensin.'' Dedi piknik sepetinden kafasını kaldırmadan. Kendime gelip sepeti boşaltmaya başladım.

Son Nokta.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin