Sıkıcı bir sabah..
Herşey tek tek düzeliyodu.
Annemi az hatırlıyodum.
Ve bunu yapmak bana iyi geliyodu.
Aradan 3 ay geçti.
Baba dediğim kişi bu sürede tutuklanıp ceza evine gitmişti bile.
Hayat eski düzenine dönüyordu.
Elimde kahve benimle yan kitabını okuyorum.
Herkes ile iletişimi kestim.
Buğrayla bile.
Kimsenin beni bulmak daha istemediğine eminim.
Bir gece İzmir'e doğru yola çıktım.
Kimsenin haberi yoktu.
Telefonumun sim kartını çıkarıp attım.
Kimse beni artık bulamıycaktı.
Güzelim saçlarımı boyayıp kestim.
Yüzümün bazı yerlerine piercing yaptırdım.
Koluma minik bir dövme bile.
Tanınmak istemiyodum.
Kitap okumak sıktı. Bu yüzden dışarı çıkmalıyım.
Küçük bir sahil kasabasında oturuyodum.
Okulu bırakmıştım.
Geçimini başka türlü sağlamaya çalışıyodum. Bu şeyde kitap yazmaktı.
Bu işte başarılı olmuştum. Şimdiden ilk kitabım basılmıştı.
Lâkin adımı değiştirip yapmıştım bunu.
Sahile doğru yürüyodum.
Gökyüzü mükemmel gözüküyodu.
Üstümde serin şeyler vardı.
Bir markete girip içicek birşey aldım.
Kasada ödeme yapıcakken kasiyer bana bakıp duruyodu.
Tabi bu beni rahatsız etti.
"Pardon birşey mi oldu?"
"Hayır hanımefendi sadece sizi birine benzettim."
Ha cidden mi?
"Yazarım belki ondan tanıdık gelmiştir." diyip çıktım.
Kumların üstüne oturup denizi selamladım.
Hırçın deniz
Dalgalar keskin ve güçlüydü.
Kalbimde nedensiz bir sızı vardı.
Hayatım altüst olmuştu.
Acaba beni merak eden olmuş mudur?
Sanmam.
Biz kimiz ki senem neden bizi merak etsinler anası babası olmayan birini...
İç ses...
İçeceğimden bir yudum alırken arkamdan bir gölge belirdi.
Kimdi bu Tanrı aşkına?
"Selam. Görüşmeyeli uzun zaman oldu"
Bi dakika bu can
Onun burada ne işi vardı.
Bir anda arkamı döndüm.
Tam karşımdaydı.
değişmişti.
Kalbim çok hızlı çarpıyodu.
Hem öfke hemde kırgınlık..
İkisi bir arada.
"Neden buradasın? Onca yaptığın şeyden sonra nasıl yüzüme bakabilirsin?"
Can gözlerini suratımda gezdirirken gözleri gözlerimi buldu.
"Her zamanki gibi çok güzelsin..."
bu çocuk çok salak. Kesinlikle
"Can sana burada ne işin var dedim?"
Onunla konuşmak dahi istemiyodum.
Yüzünü görmek sesini duymak. Tahammül edilmez.
Birşey demedi.
Sadece baktı.
Acı içinde.
Özlem dolu.
Hasret dolu.
Sanki birşey demek istiyodu.
Gözleri Gözlerime Kenetlenmişti.
İğrenici bir şekilde bakıp yürümeye başladım.
"Senem dur. Konuşmamız gerek."
Senin yalanlarını dinleyemem.
"Seninle konuşmak istediğim bir konu yok can uzatma da git şuradan."
kolumu tuttu. Anasını satayım çok sert tuttu. Kolum acıdı resmen.
Beni kendisine doğru çekti.
Gözleri bu sefer dudaklarıma kaydı.
"Onca hata...
Onca özlem..
Onca hasret çektim..
Seni aradım ama bulamadım. Annen..Olanları öğrendim bir şekilde.
Bundan sonra artık yanında olucam.Yeter ki bir şans daha ver. O gün gördüklerin emin ol yanlış anlaşılma."
Ah can sen salak mısın en yakınımla yiyişiyodun utanmasan okulda sevişicektiniz
Tabiki iç ses yine haklı.
Birşey demedim.
Cevap bekler bakışla gözlerime baktı.
Elimle elini ittim.
Ve bir ses daha.
"Kuzen hadi gel annem bizi bekliyor."
Bi dakika.
Kalbimdeki ateş tekrar yanmaya başladı.
Ateş harlandı. Su ona itaat etmeye başladı.
Gözleri gözlerimi buldu.
Su ile Ateş dans etmeye başladı.
Bu dans farklıydı.
Yaklaştı.
Daha da çok yaklaştı.
Can geriye doğru çekildi.
Olanlara anlam veremiyodu.
Kollarını açtı.
Sarıldı.
Elimle onu itmeye çalıştım.
Ama o kadar sıkı sarılmıştı ki.
Kokumu İçine çekti.
Kokusunu içime çektim.
Özlemiştim.
Gözlerim dolmuştu.
Kolları beni serbest bıraktığında yerdeki çantama doğru uzandım.
Birşey dememi bekliyodu.
Arkamı döndüm Sadece yürüdüm.
Peşimden gelmesini istemiyodum ve istediğim oldu.
Arkamdan gelmedi.
İlk defa Ateş ile Su iki yabancıydı....
Ve bir anda uyandım
İşte şimdi gerçek hayata dönmüştüm ')
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşle İmtihan
Novela JuvenilYaşadığın herşey aslında bir hayal ürünü olsa..? Bazen kendimizi mutlu etmek için hayal ürünleri kurarız...Ama senem bunun sınırlarını aşmış bir hasta. Artık hayal dünyası onun yeni yuvası olmuştu. Kafanda kurulan bir kurgu bir düzen. Gerçek olmaya...