1897 Atina/Yunanistan:
7 gün.
Johnny'den uzakta geçirdiği 7 gün olmuştu Jaehyun'un.
Evinin bodrumunda olan atölyesinde herkesten uzak bir şekilde resim çizmeye çalışıyordu. Fırçasıyla resmin ince detaylarını verirken kafasına dolan düşünceler onu yalnız bırakmıyordu.
Ona aşık olan bir adam vardı. Her şeyiyle aşık olan bir adam. Onu bekleyeceğini söylese bile buna hakkı var mıydı?
Siyah boyaya bastırdığı fırça elinden düşmüştü ve elleri yüzünü bulmuştu. Parmaklarına bulaşan boyaların şu an yüzünde olduğundan adı gibi emindi ama bunu umursayacak kadar iyi hissetmiyordu kendini.
Titreyen elleri portreyi bulmuş ve çizdiği resimde dolaştırmıştı parmaklarını. Çizdiği hiçbir şey onu tatmin etmiyordu.
Johnny'e karşı hissettiği hayranlığın ve vicdan azabının resim çizmesini bile engellediğini fark ettiğinde ruhu çekilmiş bir kahkaha bıraktı havaya.
Çalan kapı onu kendi düşüncelerinden kopardığında yorgunca kapıya bakmıştı. Derin bir nefes verip ayağa kalkmış ve ısrarla çalan kapıya doğru ilerlemişti.
Çıplak üstünün sebep olduğu ürperme hissi kapıya doğru gittiğinde artmıştı.
Öfkeyle kapıyı açmış ve kapıdaki her kimse bağırmaya başlayacaktı ki kapıda gördüğü adamla nefesi kesilmişti.
Her zaman bakımlı olan Johnny,üzerine salaş bir gömlek giyinmiş ve pantolonunun içine sokmaya bile lüzum görmemişti. Takım ceketi yoktu,gözlükleri burun kemerine doğru kaymıştı ve hoyrat perçemleri yine yüzüne,bu sefer dağınıkça çarpıyordu.
Onu gördüğü an Jaehyun'un her hücresi özlemle bağırmaya başlamıştı. Karşısındaki sarışın adama dokunmak için avuç içlerinin dahi kaşındığını hissediyordu ama karşısındaki adamın gözleri o kadar yoğundu ki hareket etmeye dahi cürret edememişti.
Sarışın olanın gözlerindeki özlem ve öfke duygusu nefesini keserken ağzını açamıyor sadece Johnny'nin ona bir adım atmasını bekliyordu.
Sarışın olan adamın dudaklarına atılması ise beklediği son şey bile değildi. Johnny ile birçok kez öpüşmüş olsalar bile bunun farklı olduğunu Johnny'nin dişlerinin kendi dişlerine çarpmasından anlayabiliyordu.
Birkaç saniye Johnny'e dokunamamıştı bile. Ona dokunmaya cesaret edebilmesi için sarışın olanın sertçe dudaklarını dişlemesi ve Jaehyun'un havaya boğuk bir inleme bırakması gerekmişti.
Nihayet elleri bu sefer pantolonun içinde olmayan gömleğin içine girmiş ve Johnny'nin belini kavramıştı. Sarışın olan nefes nefese ondan ayrıldığında gözleri zar zor açılmış ve ona odaklanmıştı.
"Yapamadım,uzak duramadım senden. Her zerrem bunun için bana bağırsa da yapamadım,gidemedim senden. Beni buna pişman etme Jaehyun."
Sarışın olanın muhtaçmış gibi çıkan sesi Jaehyun'un içini titrettiğinde az önceki şehvetin aksine güven verici bir öpücük verdi sarışına.
"Buna cürret dahi edemem."
Siyah saçlı olanın sözleriyle tekrar Jaehyun'un dudaklarına yapıştı Johnny.
Jaehyun yere düşen boyalarını umursamadan masaya yasladı uzun olanı,öpüşlerini saniye dahi kesmezken.
Johnny'i sevmeye ihtiyacı vardı.
Jaehyun'un çalışmak için hafif loş bıraktığı odada tüm gece birbirlerini sevmek adına ilk hamlelerini yaptılar o an.
Jaehyun ise yeni yeni anlıyordu sarışına olan muhtaçlığını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Between Us/Johnjae
Fanfiction"Sanatını icra ederken o kadar güzeldin ki parmaklarım ilk defa keman dışında bir şeye özlem duydu." Written for someone who reminds me of arts in Atina.