Πέντε

104 14 34
                                    

1897 Atina/Yunanistan:

Kapının gürültülü bir şekilde çalınmasıyla uyanmıştı Johnny.

Şakaklarını parmakları arasına almış ve ağrısıyla yorgun bir inilti bırakmıştı havaya. Kaç saat uyumuştu? 10? 12? Gerçekten hiç bilmiyordu.

Israrla çalan kapıya küfrederek ayağa kalkmış ve savsak adımlarla kapıya ilerlemişti. Bir yandan zihninde gelen bu kişi kimse onu mahvetmek varken bir yandan da ağrıyan başını ve tutulmuş olan boynunu ovuyordu.

Neredeyse tekmelenecek hale gelmiş olan kapıyı açmış ve karşısında gördüğü adam ile kaşlarını çatmıştı.

Sarı saçları vardı ve tıpkı Jaehyun'un saçları gibi ensesi uzundu. Güzel, büyük gözlerinin üzerine sürme çekmişti ve parmaklarını süsleyen yüzükler o dönem erkeklerinin kullandığının aksine fazlasıyla feminendi ve Johnny onun bu görünüşüyle bir sanat eserine benzediğini düşünmüştü ama sorun şuydu ki bu adamın kim olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu ve uykunu böldüğü için de kendini onun boğazına atlayabilecek gibi hissediyordu.

Öte yandan Taeyong acı bir şekilde Jaehyun'un söylediklerine çok haklı olduğunu kabul etmek zorunda kalmıştı çünkü karşısında gördüğü adam Jaehyun'un bile tuvale dökemeyeceği kadar yakışıklıydı. Uzun sarı saçları atkuyruğundan fırlamış ve perçemleri sert,erkeksi yüzüne yapışmıştı. Parmaklarına kan oturmuş, dudakları kurumuş ve göz altları korkunç bir şekilde morarmıştı. Üstüne üstlük üzerinde olan gömleğin yakasında şarap lekeleri vardı ve gözlerini açık tutamayacak gibi görünüyordu. Buna rağmen Taeyong'un Yunanistan'da gördüğü neredeyse bütün adamlardan çok daha karizmatik ve yakışıklıydı.

"Yardımcı olabilir miyim?"

Karşısındaki adamın fazlasıyla irite olmuş bir şekilde çıkan sesiyle Taeyong onu incelemeyi bırakmış ve gözlerini yakışıklı adamın kızarık gözlerine dikmişti.

"Gününüzü böldüğüm için özür dilerim ama mecbur kalmasam buraya gelmezdim emin olun."

Bu söylediği ile Johnny'nin kaşları çatılmış ve yana çekilmişti Taeyong'a içeri girmesi için izin vermek adına. Sarı saçlı olan minnetle gülümsemiş ve eve geçmişti.

Evde gözlerini gezdirirken ister istemez gülümsemişti çünkü ev aynı Johnny gibi görünüyordu.

Yerlere atılmış nota kağıtları ve masanın üzerinde bitmiş alkol şişeleri vardı. Devrilmiş bir kadehten kırmışı şarap damlıyordu ve kül tablası içinden sigara izmaritleri masanın üzerine savrulmuştu. Evin tüm bu karışıklığına tezat bir şekildeyse masanın üzerine özenle koyulmuş bir keman vardı.

"Ziyaretinizin sebebini anlatacak mısınız?"

Evin bu dağınıklığından hiç utanmış gibi gözükmüyordu Johnny. Hoş, Taeyong'un da onu kınamaya hakkı yoktu zira alacaklı gibi kapısına gelip onunla konuşmayı arzulayan oydu,Johnny değil.

Sarı,uzun saçlı adamın ona uzattığı beyaz şarap kadehini parmakları arasına almış ve nihayet Johnny'e dönmüştü.

"Sanat sergisinde tanıştığınız adamı hatırlıyor musunuz?"

Bu sözler Johnny'nin suratına bir tokat gibi şarptı,dudakları arasına götürdüğü kadeh havada kaldı. Sanat sergisinde tanıştığı adam, günlerdir uykusuz bir şekilde yemeden içmeden keman çalmasına sebep olan adam, yıllardır tatmadığı kalp sızısını tekrar yaşamasına sebep olan adam... Onu nasıl unutabilirdi ki? Yine de karşısındaki adamın bununla ne alakası olduğunu anlamadı. Bu adam onu tanıyor muydu yoksa? Bunun için mi buradaydı?

"Onun gibi bir adamı görseniz unutma şansınız olur mu ki?"

Ses tonunun yumuşaması Taeyong'un boğazına bir yumru oturmasına sebep oldu. Göz göre göre Jaehyun'un aşık olduğu adamın evine gelmiş ve bu duyguya kendisi izin vermişti.

"O da sizi unutamıyor ve ben arkadaşımı bu halde görmekten bıktım."

Söyledikleri Johnny'nin aldığı havada boğulmasına ve yüzünde bir gülümseme oluşmasına sebep olmuştu. Uğruna günlerdir uyanık kaldığı adam onu hatırlıyormuş,nasıl mutlu olmazdı ki?

"Ve siz de buradasınız çünkü?"

"Çünkü konuşmanızı istiyorum."

Taeyong kadehin dibinde kalan beyaz şarabı yudumlamış ve ayağa kalkmıştı,onunla beraber Johnny de.

"Yarın akşam saat 5'te Hephaestus Tapınağı'nın orada olun. Görüşmenizi sağlayacağım."

Masanın üzerine bıraktığı kadeh ile gözleri Taeyong'un gözlerine kitlenmişti Johnny'nin.

"Teşekkür ederim bay..?"

Sarışın olan samimice gülümsemişti.

"Taeyong. Yarın görüşürüz Johnny."

Adamın evden çıkışını büyük bir dikkatle izledi Johnny. Yorgun yüzünde günlerdir ilk defa bir gülümseme oluşmuştu,Jaehyun'u tekrar görecekti.

Güzel duygular ile kadim dostunu tekrar yaralı parmakları arasına almıştı. Bu sefer kemanını Atina'nın güzel,turuncu akşamüstüne çalarken içinde yoğun,boğucu duygular değil hafif ve mutlu edici duygular hissediyordu.

Between Us/JohnjaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin