Τρία

111 18 21
                                    

1897 Atina/Türkiye:

Ter damlaları.

Hırsla keman çalmaktan Johnny'nin boynuna doğru damlamıştı. Parmak uçlarından bileğine doğru damlayan kanlarla beraber hissettiği sızı dişlerini sıkmasına sebep olmuştu. Parmakları iyice güçsüzleşmişti ve elleri deli gibi titriyordu.

Keman yayı elinden düşmüş ve titreyen ellerini kendine çevirmişti. Daha fazla dayanamayacak gibi hissediyordu. Keman çalmaktan ölecek gibi hissediyordu hayatında ilk defa.

Kanayan parmaklarını havaya kaldırırken kafasını geriye attı. Sergide gördüğü adamı unutmak için her gün saatlerce keman çalıyordu. En son ne zaman uyumuştu? Hatırlamıyordu bile. Unutmak istiyordu,sadece unutmak. Ama keman notalarına her basışında aklına o çocuk,her türlü kusursuz hali ve çizdiği,içinde garip hisler uyandıran tabloyu hatırlıyordu.

Ayağa kalktığı anda kararan gözleriyle beraber tekrar kalçasının üzerine düşmüş ve daha fazla çabalamamak adına kendini yere bırakmış ve yatmaya başlamıştı.

Ellerini gözlerinin hizasına getirip bakmıştı. Ne kadar olmuştu ellerini yaralı görmeyeli? Kemanı eline aldığında ismini bile zar zor söyleyebildiğini hatırlıyordu sadece. Ondan beri sürekli keman çalardı ve elleri de hep yara bere içinde olurdu.

Yüzüne damlayan bir damla kan ile elini yere koymuş ve yere bulaşan kanları umursamadan Jaehyun'un ellerini düşünmeye başlamıştı.

Kendi kusurlu ve çirkin uzuvlarının aksine her şeyi çok güzeldi. Kanayan parmaklarını kavramıştı beyaz,güzel parmakları ve o an,kendini bildi bileli elini sızlatan yaralar bir anda sızlamayı bırakmıştı.

Kimdi karşısındaki adam? Tanrı'nın ona verdiği bir hediye miydi yoksa büyük bir ceza mıydı karar veremiyordu. Onu yemeden içmeden kesmiş, tüm zihnini kendiyle doldurmuştu. Büyük bir cezaydı bu,çok büyük bir cezaydı ama aynı zamanda da büyük bir ödüldü. Johnny'nin aylardır sanatsız kalmış zihnini bir karmaşa içine sokmuştu. Zihninde sürekli notalar geziniyor ve elinde olmadan keman yayı da karmaşık zihnine eşlik ediyordu. Yemeden içmeden keman çalıyordu günlerdir ve zaten iyice hassaslaşmış parmakları infilak etmişti. Sıcak kan damlayan parmakları artık alıştığı bir şey olsa da bu sefer yaranın üzerine inatla bastırmasından dolayı verdiği acı dayanılmaz seviyedeydi.

Kapattı gözlerini ve parmaklarını ağrıyan şakaklarına koydu. Alnının kırmızıya boyanmasını umursamasa da parmaklarını sarması gerektiğini biliyordu. Derin bir iç çekti. Kaç gündür yemek yememişti? Hatırlamıyordu bile. Midesini beyaz şarap ve kırmızı şaraptan başka hiçbir şey ile doldurmamıştı hatta az önce bir viski içmişti ve midesi onu öldürecekmiş gibi yanıyordu.

Yerden destek alarak ayağa kalktı ve bir adım attı. Kararan gözleri ve titreyen bacakları ile zar zor kendini koltuğa atmıştı.

Unutmak istiyordu. Sadece unutmak.

Kanepesine uzanmış ve titreyen aynı zamanda da kanayan parmakları ile saçlarını gevşek bir atkuyruğu yapmıştı.

Nihayet dayanamayıp kendini derin bir uyku içine bırakmıştı. Kafasına Jaehyun'un dolacağını bilerek.

Between Us/JohnjaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin