Bölüm 15😔

234 19 25
                                    

Yaklaşık yarım saat yolun ardından yemek yiyeceğimiz restorana girişi yapmıştık. Kapıdaki çalışanların yönlendirmesi ile masamıza yerleştik.

-"Önden içecek olarak ne içmek istersiniz hanımlar?"

John bize hitaben konuşmuştu. Cevabı Lily'e bıraktım ve önüme konan menüden akşam yemeği seçimine baktım ilk olarak. Lily'den ses çıkmadığını görünce ben konuşmaya dahil oldum.

-"Beyaz şarap ile başlayabiliriz sanırım."

Onay almak için ikiliye baktım.

-"Benim için farketmez."

Lily'nin verdiği cevap garsonu hareketlendirdi ve servis için yanımızdan ayrıldı.

Lily de evden çıktığımız süre boyunca bir tuhaflık vardı. Gergin veya kızgın görünmüyordu ama diyalog kurmaktan çekiniyor gibiydi. Aklıma, odasında hazırlanırken yaptığımız konuşmaların onu düşündürdüğü fikri geldi. Bu meseleye takılıp düşünüyorsa eğer, düşündüğü şey benim de gerilmem anlamına geliyordu.

John ikimizde ki dalgınlığıda farketmiş olacak ki konuşmaya başladı.

-"İyisiniz değil mi?" başımı kaldırdım ve gözlerimi, zaten üzerimde olan gözlerine çevirdim.

-"İyiyim bir sorun yok. Sadece biraz dalmışım."

-"Lily senin neyin var?"

Gözlerini oynadığı ellerinden çekip ikimize baktı Lily. Bizimse gözlerimiz onun üzerindeydi.

-"Başım ağrıdı biraz. Bir şeyler içince düzelecektir."

Verdiği cevap John'u da beni de tatmin etmemişti. John'un daha fazla soru sormasını engellemek için eski günlerimizden bir anıyı paylaşmaya karar verdim.

-"Hatırlıyor musunuz Wyoming'de ki ata bindiğimiz günleri. Neredeyse bir gün boyunca Lily ile atlarımızdan ayrılamamıştık."

Pür dikkat beni dinlerlerken ikisinin yüzünde de samimi bir gülümseme oluştu. Kaldığım yerden devam ettim konuşmaya.

-"Çiftliğin arka bahçesinde kocaman lastikler olurdu. İçine oturup defalarca döndürürdük birbirimizi. Hatta bir keresinde ben çalıların arasına düşüp kaybolmuştum."

Söylediklerim hepimizin seslice gülmesine neden olmuştu. Gülmelerinin arasında John anılarımızı anımsatmaya devam etti.

-"İki saat sonunda bulabilmiştik seni bebeğim. Bir de bulduğumuzda 'bu ıssız ormanda bir başıma öleceğim sandım' diyerek ağlıyordun."

Gülmelerimiz daha da artarken önümüze açılan servislerle biraz daha sakinleşmiştik. Bardaklarımıza doldurulan beyaz şarabın ardından yemek istediğimiz yemeklerin siparişini verdik.

Tam o anda aklımdan John'un az önce kurduğu cümleleri tekrarlarken yüzümde ki gülümseme soldu ve kullandığı kelimenin yine yanlış zaman da oluşuyla panikledim. Gözlerimi Lily'nin yüzünde gezdirdim. Çoktan yudumlamaya başladığı şarabın kadehine bakarak gülümsüyordu.

-"Peki New Orleans da geçirdiğimiz günleri hatırlıyor musunuz?"

John'un ortaya attığı soruyu Lily cevapladı bu sefer.

-"Hatırlamaz olur muyum hiç? Deliler gibi dans etmiştik kaç gece boyunca."

Konuşmalarına dahil olmak yerine lavaboya gidip kendime çeki düzen vermeye karar verdim. Yine bir hayli gerilmiştim çünkü.

-"Müsaadenizle lavaboya gidip geleceğim. Sohbetimizi bölmeyin."

Ben oturduğum yerden kalkarken, başlarını sallayıp konuşmalarına kaldıkları yerden devam ettiler.

John Cristopher Depp Ve BenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin