🖤 @Madamad_grindelwald 🖤
Umarım beğenirsin sevgili okuyucum. 🖤
Kapının vurulmasıyla birlikte oturduğum yerden sıçradım. Buradan uzaklara gitmek hakkın da düşünürken içim geçmiş ve uyuya kalmışım.
Hızlı adımlarla kapıya yürüdüm. John'un geldiğini düşünerek delikten bakmadan açtım. Karşım da gördüğüm kişilerle birlikte şaşırdım. Joe Perry ve Alice Cooper kapının önünde benim onları içeri almamı bekliyorlardı. Kafamı sallıyarak şaşkınlıktan çıktım ve onları içeri davet ettim.
İkisi de çift kişilik koltuğa kuruldukların da ben de çaprazların da bulunan tekli koltuğa geçip oturdum.
Bir süre sessizlik olunca nezaketen bir şeyler içip içmeyeceklerini sordum. Bira istediklerin de 2 bira açıp getirdim. İlk yudumunu alan Alice konuşmaya başladı.
-"Berfin nasılsın?"
Gülümseyerek "İyiyim Alice. Ya sen?" diye cevap verdim.
-"İyi olmaya çalışıyorum. En azından sevdiğim insanlar yanımda mutlu olmam gerekir değil mi?"
-"Elbette öyle." diye kısa bir cevap verdim. Bu konuşma nereye gidecekti. Ve konuşmaya ben devam ettim.
-"Alice bir sıkıntı mı var? Bu saatte burada olmanızın bir açıklaması olmalı."
-"Evet bir sıkıntı var. Her zaman ki gibi sıkıntının kaynağı John." dedi ve küçük bir kahkaha attı. Joe da ona katılınca ben de tebessüm ettim. Adını duymak beni yine hislerimde ve düşüncelerim de boğuyordu.
-"Size geldi değil mi?.. Bir anda çıktı gitti ve telefonunu da almadı.. Ulaşamadım hiç bir şekilde. Bir şeyi yok değil mi?" sesim biraz çatallı çıkmıştı. Sanırım uzun süredir konuşmadığım için.
-"Hayır hayır bir şeyi yok merak etme." diye lafa atladı Joe ve devam etti. "Biraz içmiş, daha sonra bana geldi. Dağılmış durumdaydı, Alice'i aradım. Belki konuşturabiliriz diye ama tek kelime etmedi. Sıkıntının ne olduğunu anlamak için sana geldik. Koca bebek yine bunalım da."
-"Ahh.. Çok saçma bir sebepten ötürü. Bunun için yorulmanıza gerek yoktu. Pek anlatabileceğim bir şey yok. Amber geldi ve ileri geri konuştu. Her zaman ki gibi diyebiliriz." iç çektim ve devam ettim. "John da her seferin de olduğu gibi fazla büyüttü.. Dediğim gibi büyütülecek bir şey değil. Alıştık artık." sahte bir gülücük attım.
-"Ah.. O kadın..." cümlesini tamamlamadan birasından bir kaç yudum aldı Alice. "Gerçekten manyağın teki. Ne kadar yanlış kadın varsa özenle seçiyor resmen. Tabi kimse benim kadar şanslı değil." kahkahasına karşılık yüzüm düştü ve düşünmeye başladım.
Gerçekten bizim ilişkimizi duydukların da John'un hayatına giren yanlış kadınlardan biri olduğumu düşünürler miydi? Ya da tüm dünyanın gözün de nasıl bir imajımız olurdu? John'un şöhreti yerle bir olur ve benim de sürtük olduğum düşünülürdü. Gerçekten aşkımıza inanabilecek sanırım kimsemiz yok. Gerçi bizim bir ilişkimiz de yok öyle değil mi?
-"Hey ne düşünüyorsun?" diye seslenen Alice'e 'hiç' diye bir cevap verip mutfağa gittim. Bir bira da kendime açtım ve salona geri döndüm.
-"John'un doğru kadını bulabileceğine inanıyor musunuz?" diye bir soru attım ortaya.
Joe biraz düşünür gibi yaptı ve beni şok eden bir cevap verdi. "Kesinlikle evet.!"
-"O kadının çok yakınlar da olduğuna eminim Berfin. 30 yıldır bulamadığını şu son 10 yıl da buldu diyebilir-"
Alice'in gereksiz bir öksürme seansını keserek Joe ya devam etmesini söyledim ama bu sefer de Alice atladı.
-"Bulacaktır işte bir gün. Herif 60'ına geldi neredeyse. Onu mutlu edebilecek insan çok da uzakta değildir.. Yani uzakta değil derken zamanı geldi artık onun için öyle dedim.. Yoksa dünyanın öbür ucunda da olabilir. Ciddi anlam da uzakta olabilir. Haha çok konuştum değil mi?... "
-"Evet çok konuştun Alice Cooper." Joe hafif bir yumruk indirdi Alice'in koluna.
Onlar konuşmaya devam ederken Joe'nun dediklerini düşündüm. John'un benden onlara daha doğrusu aramızda ki ilişkiden bahsetmiş olduğu açık ve netti. Bunu anlamamak için aptal olmak gerek. Peki neden bunun olmayacağını bana söyleyip durduğu halde insanların bilmesine gerek duyuyordu ki. Ya da her neyse sadece arkadaşlarına bahsetmiş. Bu durumun bir önemi olur mu(?) bilemem.
-"Sanırım benim biraz dinlenmem gerek beyler." diye laf attım. Aralarında ki konuşma her neyse beni duymadılar bile. Bu sefer ayağa kalktım. "Beyler uyumam, dinlenmem, yalnız kalmam gerek.. Ah yani rica etsem gidip John'a göz kulak olabilir misiniz?"
Alice ayağa kalktı ve ellerini bir birbirine vurup alkışlamaya başladı.
-"Çok nazik bir şekilde kovulduk Joe. Ben bu durum karşısında sinirlenemem. Çıkıyorum. "dedi ve kapıya yöneldi Alice.
Joe da onu takip etti ve kapıya doğru yürürken arkasını dönüp göz kırptı.Ben de ufak bir baş selamı verip tebessüm ettim.
-"John bu gecelik bana emanet merak etme. Yarın sabah evimden kovacağım dolayısı ile karnını sen doyurursun."
Joe'nun dediğine içimden göz devirdim ve başımı yukarı aşağı salladım.
-"Pekala. Bu gecelik idare ettiğin için teşekkürler Joe."
Kapıyı kapatıp gittiler ve derin bir oh çektim. Bu adamlar neden yaşına göre hareket etmez ki. 70 oldunuz 70. Lanet olsun sevdiğim adam sanki çok küçük. Aaaahhh sıyıracağım.
Kısa ve saçma bir bölüm değil mi?
Normal de bu bölümü daha uzun tutmak gibi bir düşüncem vardı lakin her zaman ki ben yine düşündüğümü yapamadım.
Bir sonra ki bölüm de artık patlamalar, kaoslar olsun da işin rengi değişsin. Bakalım neler olacak, çünkü ben de bilmiyorum.
Neyse bebekler bana iyi uykular. Size de iyi okumalar. Çok geç yatmayın, iyi dinlenin. Malum korona kajsjsjndajns.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
John Cristopher Depp Ve Ben
Roman d'amourBenim hikayem çok farklı. Herkesin isteyip de sahip olamayacağı birine sahibim. Ayrıca o benim koruyucu meleğim. Karanlık ve soğuk olan hayatıma hem sıcaklığı hem de ışığıyla güneş olan o adam.