Jimin'den
"Evet herkes burada değil mi?"
Eun hocanın 15. kez bunu sorması ile herkes tekrar senkorize şekilde bıkkınlıkla 'evet' demişti.
"5 otobüs var bu yüzden 5 grup oluşturduk. Sınıf olarak otobüse binmeyeceksiniz yani."
Taehyung Jongin ve ben totem yapmaya başlamıştık bile.
"Tanrım lütfen farklı otobüslerde olmayalım lütfen!"
Jungkook elleri cebinde bizi izliyordu. Geldiğine hiç memnun değildi. Yoongi hasta olduğunu bahane ederek gelmemişti.
Minji ise Jungkook'un yanında ve bizi izliyordu.
Hoca otobüsleri kafasına göre ayarlıyordu. 1. Otobüse hiç birimiz yerleşmeyince sevinçle bağırmıştı Taehyung.
"YES BE! Bakın kesin hepimiz aynı o-"
Hızla elimle Taehyung'un ağzını kapatmıştım.
"Taehyung sus!"
2. Otobüste de bizden biri yok gibi görünüyordu.
3. Otobüsü söylerken hoca hala toteme devam ederek gözlerimizi kapatıp serçe parmaklarınızı birleştirmeye devam ediyorduk.
İsmim okununca kalbim hızlı hızlı çarpmaya başlamıştı. Hiç birinin ismi okunmuyordu çıldırıcaktım neredeyse.
Hepsi şaşkınlıkla bana bakıyordu. Başka kimsenin ismi okunmamıştı ve nefret ettiğim insanlarla birlikte mi gidecektim?
Üstelik Min Joon'la aynı otobüsteydim! Taehyung kaşlarını çatıp itiraz etmişti.
"Hayır onunla aynı otobüste gidemezsin Jimin. Hocayla konuşalım."
Jungkook kafa sallamıştı.
Herkesin bineceği otobüs ayarlanmıştı. Taehyung, ben, Jungkook ve Jongin hocanın yanına gelmiştik. Minji ise kendi otobüsüne binmişti. Jungkook'la aynı otobüsteydi.
Taehyung ve Jongin de aynı otobüsteydi.
Eun hocayı bulamadığımız yetmiyor gibi tarih hocası çıkmıştı önümüze.
"Hocam, Eun hocayı gördünüz mü?"
Jungkook'un sorusuyla hoca dikkatlice bizi süzmüştü ve sonra Jungkook'a dönmüştü.
"Evet, o meşgul. Bana söyleyebilirsiniz."
Bu adamdan nefret ediyorum ve hala konuşuyor. Çıldırmak üzereydim gerçekten!
"Jimin'in otobüsteki yerini değiştirmek için izin isteyecektik."
Tarih hocası yarım ağız gülümseyince o gülümsemesini bir yerlerine sokacaktım ama terbiyeli bir çocuk olmalısın Jimin.
"Ahh ne yazık ki bu mümkün değil. Onun yerini değiştirirsek herkesin yeri değişmek zorunda kalacak."
Adamın üstüne atlayacağımı anlayan Jungkook kısa kesmiş ve tekrar otobüslerin olduğu yere dönmüştük.
"Diyorum işte ben o kadar şanssızım ki, bütün hevesim kaçtı şuan. Zaten kötü başladı, çok kötü geçecek. Ben gelmes-"
"Jimin bir susar mısın artık? Bizde çözümler tükenmez ayrıca. Değil mi Taehyung?"
Taehyung kafa sallamıştı ve sırıtmıştı. İkisinin aklından ne geçtiğini bilmiyordum.
"Siz bekleyin biz hemen geliyoruz."
Jungkook'la beni yalnız bırakıp gitmişlerdi. Nereye gittikleri hakkında en ufak fikrim bile yoktu.
Jungkook'a bakmıştım. Elleri ceplerinde bir yere bakıyordu. Baktığı yere bakınca Min Joon'a baktığını anlamıştım. Bu bakışlarının çok ürkütücü olduğunu önceden söylemiş miydim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soulless Prince | Jikook
Fiksi Penggemar"Ee sen beni neye benzetiyorsun?" Yürümeyi bırakıp bütün bedenimle ona dönmüştüm. Yorulmuştum, bu soru bahane olmuştu durmak için. Jungkook da durup bana bakmıştı. "Ben seni bir şeye benzetemiyorum Jimin." Kaşlarımı çatmıştım. "Seni şu ana kadar g...