• FLASHBACK •
Jungkook'un gidişinin 1 hafta sonrası:
Taehyung'tan
"Jimin, içeride ne yapıyorsun? Ne zaman çıkmayı düşünüyorsun?"
Jimin, Jungkook'un ona bıraktığı evde kendisini onun odasına kilitlemişti. 2 saattir onun çıkmasını bekliyordum. Bağırmıştı, bağırmıştım, bağırmıştık.
Ama sonra Jimin susmuştu ve içeride ne yaptığını bilmiyordum. Kendine zarar verme ihtimali geliyordu aklıma ama çok yorulmuştum. Kapıyı bir kaç kere zorlamıştım ama açamayınca kapının önüne oturmuştum.
Gözlerim şişmişti ağlamaktan, Jimin'i güldüremiyordum, onu iyileştiremiyordum, gittikçe çöküyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum.
Sadece onunla ağlıyordum, onu o halde gördükçe ağlıyordum. Mahvolmuştu. Umutla bekliyordu hâlâ Jungkook'un dönmesini.
Dış kapıdan bir anahtar sesi duyduğumda irkilmiştim ama uykulu olduğum için kıpırdamamıştım.
Birisi yavaş yavaş merdivenlerden çıkmıştı. Bakışlarımı o kişiye doğru çıkarmıştım ve onun Jongin olduğunu görünce derin bir nefes vermiş ve gözlerimi kapatmıştım.
Jungkook gittiğinden beri, Jimin'in yanında olmaya çalışıyordu. Jimin ise son 3 gündür yanında kimseyi istemiyordu. Jungkook'a takıntılıymış gibi davranıyordu. Delirmiş gibiydi ve tedaviye gitmeyi reddediyordu.
Hiçbirimizi istemiyordu, Chanyeol'ün acilen yurt dışına gitmesi gerekmişti ve bu hiç iyi olmamıştı. Chanyeol varken, en azından daha sakindi, şuan tamamen mantıksız düşünüyordu.
Chanyeol onu bana bırakmıştı ama ben ona hiç iyi bakamıyordum. Bu, canımı yakıyordu.
Jongin hızlı adımlarla yanıma gelmiş ve diz çökmüştü önüme. Konuşmamıştık, sadece gözlerimin içine bakmıştı.
O baktıkça, benim gözlerim doluyordu, benim gözlerim doldukça, o ağlıyordu, o ağladıkça ben ağlıyordum.
Hepimizin psikolojisi bozulmuştu kaç gündür.
Çünkü sevdiğiniz, değer verdiğiniz bir insan birine takıntılı olunca ve sizin elinizden hiçbir şey gelmeyince anlıyordunuz aslında ne kadar çaresiz olduğunuzu.
Bir süre sadece ağlamıştık, en sonunda o kendisini toparlayabilmiş ve bir kaç kelime etmişti.
"Kaç saattir içeride..?"
Gözlerimi kapatıp kafamı kapıya yaslamıştım.
"2 saat."
Mecazi anlamda söylemek isterdim ama gerçekten 2 saat olmuştu. Jongin derin bir nefes alıp ellerimi tutmuştu.
"Hadi."
Kalkacak gücüm yoktu, ama Jongin zorla kaldırmıştı oturduğum yerden. Kapıyı tıktıklamıştı sakince.
"Jimin..?"
Ses yok.
"Jimin, lütfen çık artık."
Ses yok.
"Jimin, bizi çok üzüyorsun.."
Kendimi tutamayıp hıçkırdığımda Jongin bana bakmıştı. Titrek bakışlarıyla, ağlamamamı söylüyordu sanki.
Jimin'den hâlâ ses yoktu.
"Jungkook çok üzülecek."
Bir kaç saniye sonra kilit açılma sesi gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soulless Prince | Jikook
Fanfiction"Ee sen beni neye benzetiyorsun?" Yürümeyi bırakıp bütün bedenimle ona dönmüştüm. Yorulmuştum, bu soru bahane olmuştu durmak için. Jungkook da durup bana bakmıştı. "Ben seni bir şeye benzetemiyorum Jimin." Kaşlarımı çatmıştım. "Seni şu ana kadar g...