"Ahh Romeo, Romeo neden Romeo'sun sen? İnkar et babanı, sana gelen aşk itiraflarını reddet!"
Jimin'in kahkahayı basmasıyla Taehyung durmuştu. Jongin umutsuzca kafasını iki yana sallayıp elini alnına vurmuştu.
"s- sana gelen a- aşk itiraflarını reddet mi?"
Jimin gülmeye devam ediyordu. Bir süre sonra kendini durdurmuştu.
"Shakespeare mezarında ters döndü..."
Jongin'in sözleri üzerinde Jimin yeni bir gülme krizine girmişti.
"Ya iki saattir bir sürü şey söylüyorsun Jongin, hangi birisini aklımda tutabilirim!"
Jongin kaşlarını kaldırıp şaşkınlıkla bakmıştı.
"Taehyung iki saattir birinci perdedeyiz! Hadi bu normal diyelim, Jimin rolünün bir kelimesini bile söyleyemedi! Ayrıca gülmekten bayılacak senin yüzünden!"
Taehyung kaşlarını çatıp dudak büzmüştü.
"Üstüme gelmesene! Ben daha yeni ameliyat oldum!"
Taehyung'un kazasının üstünden neredeyse iki hafta geçmişti ve iyi durumdaydı.
Taehyung ve Jongin'in dersi matematikti, yarın kamp olduğu ve kamp hazırlıkları yapılması gerektiğinden Eun hoca derslerine gelmemişti.
Jimin'in dersi vardı ama kaçmıştı. Tarihti ve hocayla kavga etmişti. Sinirliydi. Jimin onların burada olduğunu bildigi için direk buraya gelmişti.
Taehyung'un mükemmel hafızasını görünce siniri geçip yerini kahkahalara bırakmıştı.
Jimin ilk aşağı indiğinde bunun amacını anlamamıştı ama sormamıştı. Çünkü sadece eğlenmek için yaptıklarını biliyordu. Taehyung ve Jongin bir araya gelince onları anlamak zordu.
Jongin Jimin'e de bir part vermişti ama Taehyung'tan sıra gelmiyordu ki. Bu yüzden izleyici yerine geçip Jongin'in sinirden delirmesini ve Taehyung'un bir türlü sözleri aklında tutamamasını izlemişti Jimin.
Jongin kağıtları masaya koyup sahneden inmişti. Jimin'in yanına gelip oturmuştu. Jimin gülmeyi bırakıp ona bakmıştı.
"Tebrik ederim çok iyiydi!"
Taehyung da oflayarak gelmişti Jimin'in diğer tarafına oturmuştu. Jimin gülmüştü tekrar.
"Of gülme artık!"
"Tamam, tamam gülmüyorum!"
Jimin kendini durdurup gülümseyerek onlara bakmıştı.
"Buraya sinirli gelmiştim ve şimdi neden geldiğimi bile unuttum resmen."
Jongin kaşlarını çatmıştı.
"Sahi sen neden hocayla kavga ettin?"
"Ya dersi çok sıkıcı anlatıyordu. Sabahtan zaten sinirliydim. Salak Chanyeol sırf kampa gitmek için izin verdi diye bana yapmadığını bırakmadı. Neyse işte ben sıkılmıştım, bir şeyler çizeyim dedim. Hoca geldi direk zaten. Adam ders boyu beni izliyor! Çizim bitene kadar da beklemiş manyak adam! Suç üstünde yakalayacak ya, neyse işte. Sonra aldı çizimimi, bir sürü laf söyledi bende baktım adam daha konuşmaya devam edecek çıktım geldim, nasılım?"
Taehyung ve Jongin o sinirli sinirli anlatırken gülüyordu. Jimin'in bu adamla olan kavgaları çok komik oluyordu.
"Ee Jungkook'la konuşsaydın sıkıldıysan."
Jimin iç çekmişti.
"Aslında konuşuyorduk. Ben ona bir şeyler anlatıyordum o da bana cevap veriyordu. Hoca susturdu. Yani böyle bildiğiniz benimle insan gibi konuştu. Kendimi onunla konuşurken şizofren gibi hissetmemeye başladım, garip ama alışıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soulless Prince | Jikook
Fanfiction"Ee sen beni neye benzetiyorsun?" Yürümeyi bırakıp bütün bedenimle ona dönmüştüm. Yorulmuştum, bu soru bahane olmuştu durmak için. Jungkook da durup bana bakmıştı. "Ben seni bir şeye benzetemiyorum Jimin." Kaşlarımı çatmıştım. "Seni şu ana kadar g...