Jimin yavaşça gözlerini açmıştı güneş ışığıyla. Jungkook'un yatağındaydı. Yan tarafına baktığında onu görememişti.
Sevgilisinin yatağına yayılıp melek yapmaya başlamıştı.
Kokuyu içine çekip gülümsemişti.
"Beni gerçekten çok seven bir sevgilim var ve ben onun yatağında mı yatıyorum şuan?"
Jimin yatakta tepinmeye başlamıştı heyecandan.
Yatağın yanındaki küçük dolabın üstünde duran telefonunu alıp bakmıştı.
Tarihe bir göz atmıştı.
Doğum günü? Bugün doğum günüydü. Şaşkındı.
Genelde hep doğum gününe gün sayardı. Ama bu doğum gününü unutmuştu.
Annesinden, babasından, abisinden ve bir çok kişiden kutlayan mesajlar vardı.
Buna gülümsemişti. Önemsendiğini hissetmek dünyanın en güzel hissi olabilirdi.
Yavaşça kalkmıştı yataktan.
Jungkook neredeydi? Yavaş yavaş merdivenlerden aşağı inmeye başlamıştı.
Önce salona bakmıştı ama yoktu, sonra mutfağa gitmişti.
"Jungkook?"
Buzdolabının üzerinde bir not vardı. Notu eline almıştı Jimin.
'Sevgilim, sabah uyanınca ilk beni göremeyeceğin için üzgünüm ama çok önemli bir işim vardı. Kahvaltı masasını hazırladım, eğer başka bir şey istersen yapıp yiyebilirsin, biliyorsun benim evim, senin evin. Jongin'i aradım, bugün okula onunla gideceksin.'
Jimin notu okuduktan hemen sonra zil çalmıştı.
Jimin gidip kapıyı açmıştı. Karşısındaki Jongin'i görünce kaşları çatılmıştı.
"Jungkook nerede?"
Jongin iç çekmişti.
"Önemli bir işi varmış. Bana sadece seni almamı söyledi."
Jimin hüzünle kafa sallamıştı. Kendisine hiçbir şey anlatmıyordu. Bu çok canını sıkıyordu. Yeterince zaman vermemiş miydi?
"Jimin? Daha kahvaltını yapmamışsın. Hadi çabuk yap, geç kalmayalım. Şu Jungkook'un 'önemli işi'ni de hemen öğrenelim."
Jimin kafa sallamıştı.
&&&
Jimin Jungkook'a işini sorduğunda anlatacağını söyleyip geçiştirmişti.
Jongin'e de söylememişti. O da merak ediyordu. Ama boşvermişlerdi.
"Jimin geçmiş olsun."
"Geçmiş olsun Jimin, duyduğumda çok üzülmüştüm."
"Sağlıklı yaşa, kendine dikkat et geçmiş olsun Jimin."
Bunlara benzer söyleyen çok kişi olmuştu ama yine de Jimin okulunda olmayı özlemişti.
Öğle arasında yemekhanede oturuyorlardı.
Minji de yanlarına gelip oturmuştu.
"Geçmiş olsun Jimin."
Jimin kafa sallamıştı.
"Saol."
"Eskiden dikkat çekmek için yapıldığını düşünürdüm ama sende de olunca..."
Jongin araya girmişti.
"Dikkat çekmek için değil Minji, sandığından daha ciddi bir hastalık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soulless Prince | Jikook
Fanfiction"Ee sen beni neye benzetiyorsun?" Yürümeyi bırakıp bütün bedenimle ona dönmüştüm. Yorulmuştum, bu soru bahane olmuştu durmak için. Jungkook da durup bana bakmıştı. "Ben seni bir şeye benzetemiyorum Jimin." Kaşlarımı çatmıştım. "Seni şu ana kadar g...