seventeen

1.9K 154 33
                                    

Akşam saat on bir sularındaydı. Seul'ün kalabalık sokakları şu an bomboştu ve etraftaki kalabalık sesinden ziyade yalnızca rüzgar sesleri duyuluyordu ve tahmin edilmesi muhtemel ki, bu biraz korkutucuydu. Maskemle yüzümü iyice kapatırken şapkamı da iyice kafama yerleştirdim. Sokaklar soğuktu yalnız beni ürküten soğukluk hava değildi, tam olarak bu sokaktı.

Ne kadar rahat biri gibi gözüksem de, oldukça kuruntuluydum.

Akşam vakti sokakta yalnız yürümek, karanlık, yalnızlık, gök gürültüleri vesaire. Bunları aşmış bir kız gibi gözüküyor olsam da, öyle değildi. Zaten ben genel olarak göründüğü gibi biri değildim. Bunu biliyordum.

Arkamda adım sesleri duyduğumu hissettiğimde hızla arkama döndüm. Kimse olmadığını görünce derin bir nefes verdim. "Sakin ol, Rosé," dedim kendi kendimi rahatlatmak için. "Sadece kuruntu yapıyorsun, arkanda kimse yok." Adımlarım hızlandırarak yoluma devam ederken biri sertçe kolumu tuttu. Çığlık atarak arkamı döndüğümde eli ağzıma gitti ve maskeli olan ağzımı kapattı. Hızla adamın yüzüne baktım, tanımıyordum bile.

"Akşam vakti senin gibi küçük kızlar evinde oturmalı," dedi pis bir bakış atarak. Sanırım korkumu bir anlık arka plana atmam gerekiyordu, ya da gizlemem. Çünkü bu adamın zihniyeti sikim gibiydi. "Akşam vakti de, gündüz vakti de, senin gibi IQ'su bir halt etmeyen adamlar hastaneye yatırılmalı," dedim kendime inanmayarak. Kolumu kurtarmaya çalışıyordum ki, beni hızla duvara yapıştırdı. "Hırçın bir kızsın, bunu sevdim," dedi pis pis gülerek. "Ama dilin fazla uzun, kesmemi istemiyorsan sesini şu an çıkarma."

İmasını anladığımda yapabileceğim en mantıklı şeyi yapmak, bacak arasına tekme atmak, için bir hamle yaptım fakat alışık olacak ki beni kolayca durdurdu. "Şşşt," dedi iğrenç bir sesle. "Kendini yorma, sana lazım olacak." Kan beynime sıçramış gibi hissettim o an. Elim ayağım titredi, "Bırak beni!" diye bağırdım güçlükle. Elleri arasında çırpınırken yüzünü bana yaklaştırdı kafamı hızla eğip bana yaklaşmasını engellemeye çalıştım. "Ama böyle olmaz ki ama," dedi. "Senin de eğlenmen lazım."

"Seninle eğleneceğim ben şimdi, sokuk herif!"

Jeon Jungkook. Buraya nasıl gelmişti?

Tanıdık sesi kulaklarımı doldurduğunda içimin bir nebze de olsa rahatlattığını hissettim fakat bu çok kısa bir an sürdü. Sargılı bilekleriyle o adama vuracak mıydı cidden? Bunu yapamazdı, kendine vurulurken hamle yapamamıştı. Şimdi beni kurtarmak için neden yapacaktı ki?

Onun herhangi bir hamle yapmasını beklemiyordum fakat o beni şaşırttı. Hızla adama doğru koşup yakasından tuttu ve onu yere attı. Benim deli gibi zorlanıp yine de itemediğim adamı tek hamlede acıyan bilekleriyle nasıl yere sermişti?

Üstelik yere sermesi yetmemişti. Hızla düşen adamın üzerine eğildiğinde "Şimdi siktim belanı!" diye bağırdı hiddetle. Adamın yüzüne sayamayacağım kadar çok kez vururken bir yandan deli gibi küfür ediyordu. Adam bayılacak gibi olduğunda ayağa kalkıp ona bir tekme attı. "Kalksana lan, piç herif! En son eğlence diyordun, gördün mü lan eğlenceyi? Senin ona yapacağın imayı sikerim lan!"

Bunlar cidden Jungkook'un ağzından çıkıyordu.

Adamın burnuna sert bir vuruş yaptığında adam acıyla inledi.

"Bir daha sokakta yürüyen, yalnız olan herhangi birine, bir kadına el uzatmaya kalkmazsın!"

Aslında dövmeye devam etmesi benim için hiç problem olmazdı fakat Jungkook'un bilekleri kanıyordu. "Jungkook," dedim yaşlarımı silerek. "Bırak, lütfen. Yeter, bileklerin kanıyor."

Jungkook hızla bana dönerek ellerini omuzlarıma koydu. "İyisin, değil mi? Bir yerin acıyor mu? Sana bir şey yaptı mı?" diyerek sorularını sıraladığında sadece kafamı iki yana salladım. Bana hafifçe yaklaşıp gözlerini kapattı ve birkaç saniye sonra bana baktı. Ondan etkilensem de bakışlarım kaçırıp "Hastaneye gidelim, bileklerin çok kötü," dedim sakince. Kolumu tutup beni evimin olduğu yola çevirdi. Bir iki adım attığımızda "İçimde kalacak," dedi ağzının içinde. Daha sonra arkasına döndü ve adama bir tekme daha attı.

"Hastaneye gidelim," dedim. "Yeter, bileklerinin kanamasından öleceksin."

"Kesikler o kadar derin değil," dedi az önceki sinirli ses tonuna tezat sakin bir tonda. "Bir bez sararım olur biter."

"Ne kadar kolay senin için," dedim kendi kendime. Ama haklıydım, her şeyi bu kadar hafife alıp sanki çok ufak bir şeymiş gibi anlatması insanı sinirden deli edecek türde bir şeydi.

"Canımın yanmasını istemiyorsun," dedi bana yaklaşarak. Sonra bana yaklaştı ve elini sol göğsümün üzerine, kalbime koydu. "Kalbin hızlı atıyor. Korktuğun için mi?" Cevabı ikimizde biliyorduk fakat ben sevgim konusunda açık sözlüydüm. Onu hemen unutmam mümkün değildi, bunu ikimizde biliyorduk. Boşuna gizlememe gerek yoktu. "Hayır," dedim net bir sesle. "Korktuğum için değil."

Elini kendi kalbine götürdü. Soru sormak için ağzını araladığında göğsümdeki elini çektim. "Soru sorma," dedim ve önüme döndüm. "Neden attığını ikimizde biliyoruz, senin nasıl hissettiğini de. Bunları tekrar tekrar duymak iyi hissettirmiyor. Benimle gel, bileklerini düzgünce sarayım. Sonra evine dönersin."

"Buna gerek yok-"

"Gerek olup olmadığına ben karar verdim," dedim net bir sesle. Artık sinirlerim bozulmuştu. Sürekli ona göre, onun istediği şekilde davranmak istemiyordum ona karşı. "Ve gidiyoruz. Senin için hiçbir değeri olmayan şeyler benim için önemli olabiliyor."

"Benim için önemli olmayan şeyler mi?" diye sordu kafası karışmış bir şekilde. "Bence sen, benim önceliklerimi yanlış sıralamışsın, Roseanne."

"Ve ben, sana doğruları anlatacağım."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sınav haftam bitti, umarım sizin de bittiyse sınavlarınız güzel geçmiştir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Sınav haftam bitti, umarım sizin de bittiyse sınavlarınız güzel geçmiştir. Bitmemişse de, kalan sınavlarınızdan hak ettiğiniz puanı alabilirsiniz umarım❤️

Artık aralarını biraz da olsa düzeltmek gerek diye düşünüyorum. :')

Yalnız her an her şey olabilir🤐

Gerilim de kastığıma göre, hoşçakalın 🖤

I want to know, rosékook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin