ÇIĞLIKLAR

205 18 15
                                    

2. Bölüm~

İlk defa sağ çıktığım bir gün için mutluydum. Evet sabah olmuştu ve hemen ayaklandım yanıma aldığım hindistan cevizinden bir parça yiyerek yarım kalan yoluma devam etmeye başladım. Yolda yürürken büyük ihtimalle korsanlar tarafından acımasızca katledilen zavallı insanların kafatası ve kemiklerini görüyordum gördükçe korsanlardan ve ilk öncede korsan olduğum için kendime acıyordum. Babam ölmeden önce hep senden korsan falan olmaz daha bir böceği bile ezemezken insanları nasıl öldüreceksin derdi ve sanırım haklıydı da yürümeye devam ederken karşıdaki çalılıkların arkasından yardım çığlıkları yükseliyordu.

Ben koşarak oraya gittim dikenli çalıların arasından zar zor geçtim geçtiğimde ise karşımda gördüğüm görüntü yüzünden yine dona kaldım. Karşımda saçları dağınık olmasına rağmen hala çok çekici yüz hatları olan elleri kolları bağlanmış, dudağı ve kaşı kanıyor olsa bile gözlerindeki cesareti saklamayan benim yaşlarımda bir genç  dururken karşısında ise bağlandığı ipi koparıp karşısında onu parçalamak isteyen bir köpek -büyük ihtimalle bunun için eğitilmişti- Resmen burada ölüme terk edilmişti...

Orada öylece durup gözleriyle beni baştan aşağı süzüyordu.Ben olayın şokunu atlattıktan hemen sonra ilk köpeği buradan uzaklaştırdım ve bağlı olduğu ipleri çözdüm bir an göz göze geldik gözleri deniz mavisiydi bir an babamla ve kara inciyle olan anılarım gözümün ucundan adeta film şeridi gibi geçti kalbimde bir acı hissettim ama nafile bir daha asla geri gelmeyecekti.

Hemen onu yerden kaldırmaya yeltendiğimde beni sertçe itip ayağa kaktı bana bir teşekkür bile etmemişti kesin bir korsandı.   Ağaçların arasına doğru yürümeye başlamıştı peşinden koşup onu durdurmaya çalıştım " hey dursana kimsin sen seni o hale kim getidi! " Kolundan tutup kendime çevirdim. " sana diyorum duymuyor musun beni!" Bana yaklaştı aramızda neredeyse hiç mesafe yoktu. "  Bak senin kim olduğunu bilmiyorum ama Teşekkürler eğer istediğin buysa söyledim ve şimdi beni takip etmeyi bırak" yürümeye devam ediyordu "  " Burası neresi nereye gideceğimi bilmiyorum babam öldü ve gemimiz çalındı lütfen bana yardım et" aniden durdu ve bana döndü. " vayy demek sende  korsansın" elleri saçlarımda gezindi bu da neydi şimdi. "Ben korsan değilim babam korsandı. Hem bu bilgi senin ne işime yarayacak sen bana yardım edecek misin etmeyecek misin onu söyle"

"Şşş sakin ol bakalım geminizin adı neydi?"

"K-kara inci"

"Ne Kara inci mi! Demek sen onun oğlusun hıh sana yardım etmeyi düşünüyordum ama ne yazık ki bunu duymadan önce o yüzden hoşçakall"

" Ne hayır n-neden beni burda bırakma lütfen çok korkuyorum!"

"Hey niye ağlıyorsun şimdi bebek misin sen?!"

" korkuyorum bırakma beni burdaa!"

" Tamam ahh Tamam ama ağlamak yok tamam mı bu yaşa gelmişsin hala bebek gibi ağlıyor musun cidden."

Ağlamıyordum sadece korkuyordum bana yardım etmesi gerekiyordu neticede ben onun hayatını kurtarmıştım.

" tamam hadi kalk yiyecek bir şeyler bulalım bari"

" Hava kararıyor bence burada duralım sabahı bekleyelim diğer yerlerin güvenli olup olmadığını bilemeyiz"

"Demek ağlak olduğun kadar da korkaksın ahh gerçekten neredeyiz biz böyle"

Ağacın altına oturmuştu bende gidip karşısına oturdum ve yüzünü incelemeye başladım.

"Söylesene peki ya sen kimsin babamı tanıdığına göre sende bir korsansın"

"Evet öyleydim yani babamla beraber ama babam ölünce.. işte öyle"

"Baban... Nasıl öldü"

"Beş sene önce gereksiz bir savaş için o kadar çırpındı ki en sonunda da savaş ölümüyle sonlandı"

" Babalarımız... ne kadar benziyormuş.."

Gencin dilinden~

"Ne gerçekten uyudunmu ahh kalbimin hissettiklerini anlayamıyorum ama o bir mucize kadar güzel"

Ellerimi yüzünde gezdirdim bir erkek nasıl bu kadar mükemmel olabilirdi....

ağacın dibinde uyuya kalmıştık.

Porsche 'un dilinden devam~

Sabah baykuşların o garip sesiyle uyanmıştım. Başım kazan gibi olmuştu birden ayağa kalkınca başım dönmeye başladı ve yere çakıldım. Ayağa kalktığımda ise onun  yanımda olmadığını gördüm hemen aramaya başladım.

gidebileceği her yere baktım. Ama hiçbir yerde bulamadım. Ya yine korsanlar onu kaçırıp gittiyse umarım öyle bir şey olmamıştır.uyuduğumuz ağacın yanındaki eşyalarımı aldım bir ümit belki yolda onu bulurum diye tekrar yola çıktım.

Yürüdüm yürüdüm ama sanki geçtiğim yerlerin hepsi aynıydı her yerde aynı ağaçtan vardı. İki üç kere daha dolandığımda ise her yer sisle kaplanmıştı. Önümdeki taşı dahi göremiyordum. Üç dört adım attıktan sonra koca bir palmiye ağacına çarptım hemen sonra kafama ardı ardına üç tane sert hindistan cevizi düştü.

Ve ben bilincimi kaybedip yere serildim.kaç saat baygın kaldığımı bilmiyorum uyandığımda ise birisi bana sesleniyordu gözlerimi açtığımda karşımda o duruyordu kendimi tutamayıp sarıldım. Çünkü onun için çok endişelenmiştim.

bana mavi gözleriyle bakıyordu korku vardı sanki gözlerinde. Ardından bana "benim için bir daha asla endişelenme ve beni merak edip bütün adayı tekrar dolaşarak vakit kaybetme sadece bir şeyler aramaya gitmiştim dedi dediği an ise gözlerimin dolduğunu hissettim ve hemen ayağa kalktım başım dönmeye başladı tam yine düşecekken hızlıca ayağa kalkıp beni tuttu ve ayağa kaldırdı.

Aniden beni belimden kavrayarak o sıcak dudaklarıyla birleştirdi. Ben ise ona sadece bakmakla yetinmiştim. Dudağımdan ayrılınca kolumdan tutup peşinden sürüklemeye başladı sürüklerken de önden boğuk bir sesle bu adada daha fazla kalamayız diyip kendi kendine söyleniyordu.

Beni daha fazla sürüklemesine dayanamayıp hızlıca önüme çektim" bana bak ben senin adını bile bilmiyorum bari adını söyle" "Aslında şöyle bir bakarsak bende senin adını bilmiyorum." "Pekala o zaman bu işe ilk adımızı öğrenerek başlayalım"

Ve hemen öne atlayarak"ben Porsche peki ya sen gizli çocuk senin adını öğrenebilir miyim?" somurtkan bir tavırla "bende kinn, evet artık bu gereksiz tanışmayı da yaptığımıza göre gidebilir miyiz." Ve tekrar yola çıktık.

Günlerce yürüdük ama karşımıza hiçbir şey çıkmadı. Artık ağaç görmekten delirmek üzereydim. Sanırım kinn'de öyleydi kinn zaten yol boyunca sustu konuşmadı sadece benimle o mavi gözleriyle anlamadığım bir dille konuşuyordu ona her baktığımda gözleri benim üstümdeydi ama baktığım her an kafasını başka bir yere çeviriyor başka şeylerle uğraşıyordu. Ama biz yine hala anladığım kadarıyla sonu olmayan bir yolda yürüyorduk.

bölüm sonu...

KARA İNCİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin