=Bölüm Sekiz=

580 40 5
                                    

Yazarın anlatımıyla:

"Miray?" Toprak'ın seslenmesiyle kafasını telefonundan kaldırdı Miray.
"Ne takıldı aklına? Yoksa Ecrin'le mi konuşuyorsun?"

"Yok Berke'yle konuşuyordum. Ecrin dün gece hakkında konuşmak için onu bir yere götürmüş. Onu söylüyor."dedi Miray.

"Dün gece mi?"diyen Toprak'a Miray sadece kafasını sallamıştı. "Noldu ki dün gece? Önemli bir şey mi?"

"Yok önemli değil ya."dedi Miray konuyu değiştirmek için. Sonuçta Ecrin'in kocasına dün geceyi anlatıp akıl soracak hali yoktu değil mi. Her ne kadar Toprak onun yakın arkadaşı olsa da.

"Anlat." Toprak'ın konuşmasıyla yutkundu. "Neyi anlatayım Toprak?"

"Miray. Bak bana anlatabilirsin. Sen bilmediğimi falan mı sanıyorsun? Ecrin'in yanındaykenki değişen hâlini, Ecrin'e olan yumuşak tavrını, Ecrin'e bakan gözlerinin ışıltısını görmediğimi falan mı sanıyorsun?"

Miray duyduğu şeyle şaşkınca gözlerini büyüttü ve yalan bir öksürükle "Ne demeye çalışıyorsun Toprak? Anlamıyorum."

"Anlıyorsun... Anlıyorsun ama anlamamazlıktan geliyorsun. Çünkü yakın arkadaşının eşini sevmek sana kötü hissettiriyor."dediğinde Miray yerdeki gözlerini Toprak'ın gözleriyle birleştirdi.

"Ne zamandan beri biliyorsun?" diyebilmişti sadece Miray.

"Hani Ecrin'in arkadaşı olduğumu öğrendiğinde alttan alttan gizlice Ecrin hakkında sorular soruyordun ya. İşte o zaman anlamaya başlamıştım. Ama emin olduğum günü sorarsan biz memleketten döndüğümüzde Ecrin'le ilk defa yüz yüze geldiğin gün emin olmuştum."

Miray bunları Toprak'tan duyduktan sonra daha da utanmıştı. Resmen yakın arkadaşının eşinden hoşlanıyordu ve bunu yakın arkadaşı da fark etmişti.

"Merak etme gerçek değil..." Toprak sözlerine devam ettiğinde Miray anlamazca ona baktı. "Ne gerçek değil Toprak?"

"Ecrin'le olan evliliğimiz gerçek değil." Miray bir süre duyduğu cümlenin kendi hayal gücünün bir ürünü olduğunu düşünmüştü. Ama bu bir gerçekti.

"Nasıl yani?"diyebilmişti emin olmak için. "Ecrin'le ben küçüklükten beri beraber büyüdük. Birbirimizle kardeş gibiyiz. Daha ilerisini de düşünemeyiz ztn."

"O zaman neden evlendiniz?" Miray kendine hakim olamayıp aklındaki soruyu ağzından kaçırmıştı.

"Dedelerimizin birbirine verdiği söz nedeniyle evlenmek zorundaydık."diye söze başlayıp bütün hikâyeyi kısaca anlattı Toprak Miray'a.

"Şimdi sen söyle bakalım derdini. Fark etmedim sanma. Baya bir düşüncelisin bugün."

"Önemli bir şey yok-"

"Önemli bir şey yok deme. Anlat işte. Yoksa Ecrin'le mi ilgili?" Sorduğu soruyla Miray Toprak'ın yüzüne baktı yine. İçindeki tartışmaya bir son vererek ona dün gecenin özetini anlattı.

"Hmm... Ecrin'in hoşlandığı biri olduğunu sanmıyorum. Belki de gerçekten sana demiştir?" Toprak Ecrin'in de Miray'dan hoşlandığını düşünüyordu ve bu düşüncesi Ecrin'in Miray'a olan davranışlarından dolayı bir kanıya varıyordu. Lakin Miray'a bunu söylemek için daha çok emin olması gerektiğini düşündü. Bu yüzden göreceli bir cevap vermişti.

"Bilmiyorum."dedi Miray. "Bu şey kafamda sürekli dolanıyor ve bu eminsizlik nedeniyle Ecrin'e bir yakın bir uzak davranmama neden oluyor. Haliyle Ecrin'de bunu fark etti. Sürekli beni ve o gece orda bulunanları sorguya çekiyor." Toprak Miray'ın yakınmasına kulak verdikten sonra kendi kendine ' sanırım artık emin olma zamanı geldi. ' diye içinden geçirdi.

Ecrin'in anlatımıyla devam;

Dün gece hakkında net bir cevap bulmak için Berke'yi gizlice sorguya çekmiştim ama şimdi kafam öncekinden daha da karışmıştı.

Tekrardan Miray'a mi sorsam diye düşünürken çalan kapıyla kapıya doğru yöneldim. Toprak olmalıydı gelen. "Selam." Ve evet tabiki Toprak'tı.

"Selamm. Hoşgeldin." diye zorla gülümseyerek cevap verdim ona. Sonuçta ona dün geceyi anlatamazdım ki ben bile daha dün gece ne olduğunu bilmiyordum.

"Yemek hazır. Ellerini yıka ve gel hemen başlayalım."diye devam ettim. Toprak "Yemek sırası bu hafta bende değil miydi?" derken bir yandan da lavobaya ellerini yıkamaya gidiyordu.

"Evet öyleydi. Ama hem bugün erken geldim hem de biraz kafa dağıtmak için ben yaptım yemekleri." Ocaktan aldığım tencereyi masanın üzerine koydum.

"Kafa dağıtmak mı? Ne için? Bir sorun yok değil mi?" Aha şimdi sıçmıştım. Bir kere ya bir kere şu çenemi tutabilseydim nolurdu Allah aşkına.

"Hiiiç..." Gereksiz yere bu kelimeyi uzatırken bir yandan da bir bahane düşünüyordum. "Şey ya... DÜN!" Sesimin yüksekliğini fark edip hemen kıstım. "Şey dün gece çok içince sabah bir baş ağrısı ile uyandım. Üstüne de Feride hocanın dersine girdim ya. Biliyorsun bana takık biri. Derste esneyince azar yedim. Kadına karşılık vermemek için kendimi zor tuttum valla. Ondan yani..."

"Hmm... Anladım." Ne anladım mı? Bu kadar mı yani? Ben bu bahaneyi bulmak için güzelim beynimi yorarken senin sadece söylediğin tek şey anladım mı gerçekten?

_____________BOLUM SONU_____________

Lütfen oy atıp yorum yapmayı unutmayın!

best friend forever |glHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin