GİRİŞ

30.1K 1K 1.4K
                                    

No Signal, PSD

Yeryüzünü aydınlatan güneşin önüne ay geçtiğinde ve buzullar karanlığa gömüldüğünde, genç kadın korkuyla bir adım daha attı. Korkuyordu ama içindeki her şeyin farkında olan tarafı onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Ayaklarının altındaki kalın buz tabakası, ince bir damar şeklinde çatlamıştı ama farkında değildi, karşısında duran, gökyüzüne kadar ulaşan duvara bakıyordu.

Duvarın arkasında bir boşluk vardı. Boşluk onun göremeyeceği ruhlarla, enerjilerle doluydu. Ama onları göremese de hissetmekten de kaçamıyordu.

Genç kadın, elini duvara doğru uzattı. Kendi kanından bir adam onu durdurmaya çalıştı ama durduramayacağını o da biliyordu. Parmakları duvarın saydam, kızıl yüzeyini aştı. Aylardır izini sürdüğü şeye bir adım daha yaklaşmıştı.

Genç kadın önünde duran o duvarı aştığında, karşısına onu bekleyen bir köprü çıkacaktı, gerçek bir köprü.

O köprünün diğer ucunda onu bekleyen şey neydi?

Onu bekleyen, bilmediği bir evrendi.

Peki onu bekleyen tek şey bu muydu?

Onu bekleyen, onu o duvara kadar sürükleyen biri vardı.

Onu bekleyen birbirine bağlı beş evren, evrenleri birbirine bağlayan köprüler ve o köprülerin sahibi gardiyanlar vardı.

Gardiyanları koruyan kimlerdi?

Köprüye attığı ilk adımda köprü onu tanıyacak, sahibine diğer evrenin anahtarını kendi elleriyle verecekti.

🦂

Karanlık koridorda tedirgince etrafıma bakarken aniden bir kol bedenimi sardı, sardığı bedenimi kalın kolonun arkasına çekti. Korkudan irileşmiş gözlerle ona baktığımda, bir gümüş gibi parlayan gözleri gözlerime tutundu. İşaret parmağını dudaklarına yasladığında yavaşça başımı salladım.

"Birazdan buradan çıkacağız," diye fısıldadı, nefesi yüzümde dağılmıştı. Gözleri anlık yüzümden ayrılmış, etrafı kontrol etmişti. "Yanımdan sakın ayrılma."

"Kontrol edemiyorum." Sesim sadece onun duyabileceği kadar yüksekti. Sesimdeki umutsuzluğu da anlamış olmalıydı ki bakışları derinleşti. "Diğerlerini bulmamız gerekiyor."

"Önce seni çıkaracağım," dedi, ardından elimi avucunun içine alıp beni diğer kolona doğru çekti. Anlık görünür olmamız koridorda tiz bir çığlığın yankılanmasına neden olmuştu. "Koş!"

Birlikte koşmaya başladığımızda, o tiz çığlık arkamızdan bizi takip ediyordu. Diğerlerini göremiyordum ama boğuk da olsa seslerini duyabiliyordum. Koştukça karanlığı arkamızda bırakıyor, aydınlığa doğru geçiş yapıyorduk. Büyük, çift kanatlı kapı görüş açımıza girdiğinde içime yayılan rahatlama, kapının gıcırdayarak kapanmaya başlamasıyla sönmüş, daha büyük bir korkuya dönüşmüştü.

Kapının kapandığını gördüğünde ettiği küfür içeride yankılandı. Nefes nefese kapının önünde durduk. O tiz çığlık, bize gittikçe yaklaşıyordu.

"Kapana kısıldık," dedim, omzumun üzerinden geriye baktığımda gördüğüm tek şey, bir hortum gibi bize yaklaşan felaketti.

🦂

KARAKTERLER:

KARAKTERLER:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
AKREBİN KALBİ (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin