''Dünü unutmalı, bugünü yaşamalısınız. Çünkü dün ile bugün arasında bir kavga çıkarsa; yarını kaybedersiniz.''
BALZAC
∞∞∞
Artık okula alışmış bir rahatlıkla gelmişti bu sabah. İmam-Hatip çok özel bir deneyim olacaktı. Ailesinin çizgisinden gidiyordu. Aileden önemlisi, yaradılış sebebini yaşıyordu. Sabah namazını kılmıştı; içinde bir ferahlık vardı. Gözleri gülüyordu. Sırasına oturmuş hocasını pür dikkat dinliyor, dinledikçe daha da mutlu oluyordu. Dersin adı Kelamdı. Din felsefesini görmüştü daha önce. Bu çok farklıydı. Burada ilah var mı yok mu sorgulanmıyor, Allah'ın özü yani sıfatlarından bahsediliyor, ''iman, nübüvvet (peygamberlik), hidayet, ruh, mucize ve keramet..vb'' konular işleniyor, Üftade'nin çok hoşuna gidiyordu. Gönlünde ki boşluklar böylece doluyordu belki de. Ailesinden aldığı eğitimi bir okul çatısı altında yaşaması onun hayatını anlamlandırıyor, bilgilerin boşa gitmediğini anlıyordu.
Öğle arası bir saat olması ve okuldan çıkış olmaması Üftade'yi okula daha çok bağlıyordu. Evi gibi olmuştu. Ders çıkışları okulun bahçesinde yaklaşık bir saat oturuyor arkadaşlarıyla muhabbet ediyor, bazen futbol, bazen de voleybol oynuyordu. Bugün farklıydı bunları yapamazdı. Öğle arası gelip çattığında, hızlı adımlarla lavaboya gitti abdestini almak için sıraya girmiş, beş dakikadır bekliyordu.. Ta ki bir öğretmen:
-''Arkadaşlar! Aşağıda rahat abdest alacağınız çeşmeler var. Açtık kullanabilirsiniz.'' demesi Üftade'yi o tarafa yönlendirdi.
Çıkarttığı çoraplarını giymeden cebine soktu, ve ayakkabılarının üzerine basarak aşağıya indi. Görüntüsüne hiç aldırış etmemeye başlamıştı. Onun için önemli olan ezandan önce mescitte olabilmekti. Son bir kez saatine baktı, on dakika kalmıştı. Birden aklına Mert geldi, mescitte olduğunu tahmin etti. Önünde olan bir kişi abdestini aldıktan sonra kendisi de abdestini alırken, çok dikkatli davranıyordu. Gerçekten her konuda titiz olan Üftade bu konuda da titizliğini koruyor hatta en çok dikkat ettiği konulardan biri haline gelmişti.
Abdest alıp mescide vardığında gözleri Mert'i aradı. Evet aynı yerindeydi. Celil Hoca'nın yanında Halis'in kıldıracağı namaza müezzinlik yapacaktı. Mert'e yaklaştı ve yanına çöktü. Önüne eğik başında takkesiyle, elinde mikrofon gözleri saatinde vaktin girmesini bekliyordu. Üftade arkadaşının bu haline hayranlıkla bakıyor, bu günler için içinden Allah'a şükrederken aynı zamanda gözleri doluyordu. Gülümsedi ve ceketinin iç cebinden takkesini çıkartıp kafasına geçirdi. Mert'in tam sağ tarafında oturan Celil Hoca'ya baktı, göz göze geldiler, ve Celil Hoca 'aferin' anlamında gözlerini kırptı. Üftade önüne dönerken derin bir nefes aldı ve imam olan Halis'in tam tepesinde bulunan 'lafzatullah'a (Arapça 'Allah' yazısı) baktı. Gözlerine vuran mescidin ışıkları, gözünde ki ışığın yanında sönük kalırdı..
Mutluydu. Mutlu olmaktan çok huzurluydu. Önemli olan da bu değil miydi? Geçmişin verdiği acıların, boşlukların, üzüntülerin yerini artık ferahlık, huzur, mutluluk, dostluk ve sevaplar duyguları birleşmiş, Üftade'yi Allah yolunda kalma konusunda destekliyordu. Bunu 'dostum' dediği Mert ile başarmış, onun sayesinde, onun desteği ile beraber zor günleri atlatmış. Annesiyle duygulu anlar yaşadığı o geceyi uygulamaya koyulmuştu..
∞∞∞
(Dört ay önce)
Annesiyle yaptığı konuşmanın üstünden bir hafta geçmişti.. Duyguları sarmaş dolaş ilerliyordu kaldırımda. Konuşmadan sonra ne kolaydı düşünmesi mutlu günleri, başarmayı hayal etmek ne kadar da kolaydı.. Bu onu mahvediyordu. Annesiyle konuşmuş, o gece her şeyi hallettiğini sanmıştı.. Aslında gayet açık ve netti o gece düşündükleri. Ama o uygulamak gerekirdi. Daha bir kaç dakika önce kahvaltı masasında bir haftadır oynadığı mutlu çocuk rolünü ne zamana kadar sürdürecekti. Annesi ve Leyla için bunu yapıyordu, ama dayanma gücü ya tükenirse, neler olacaktı? Bu düşünce yoğunluğu içinde adımlarını atarken bazen yüzü değişik şekillere giriyor, kulağında çalan müziğin vurgulu yerleriyle kendine geliyordu. Etrafında olan bitenden uzak, bazen okulu bile es geçiyor yürümeye devam ediyor, ileriden geri dönüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adı ÜFTADE
EspiritualKendini bildiğini sandığı günden bu yana sevdalarla çalkalanmış bir kalbin, asıl sahibine dönüşü..