Kathy öğle arasında odasına bir tost söylemişti. Arkadaşları her ne kadar lokantaya gitme konusunda ısrarcı olsalar da kadının bugün hiç keyfi olmadığı için hastanede kalmayı tercih etti.
Bir elinde kahvesi bir elinde tostu bilgisayarından film izliyordu.
Captain America First Avenger.
Hiçbir zaman fantastik - bilim kurgu filmlerin ya da kitapların hayranı olmamıştı. Daha çok dram içerikli filmlere bakar veya bilimsel kitaplar okuyarak geçirirdi günlerini. Şimdi sadece izleyecek bir film bulamadığından üç gün önce taburcu olmuş hastasının en popüler filmini izlemeyi tercih etti.
Filmin yirminci dakikasında kapısı çalındı ve güler yüzlü bir kadın girdi içeriye. Kathy onun hastane çalışanlarından biri olduğunu bildiği için filmi durdurup kadının elindeki çiçeklere baktı.
"Bunlar size gelmiş." dedi kadın renkli çiçekleri masaya koyarken.
"Çok teşekkür ederim." Kathy gülümseyerek çiçekleri eline aldıktan sonra tozpembe kartı eline alıp üstündeki notu okudu.
Vedalaşamadan hastaneden ayrıldım. Bu küçük teşekkür hediyesini kabul edersen beni çok mutlu edersin.
- Chris Evans
Kathy gülümseyerek çiçeklere baktı, her çeşit çiçekten en az adet vardı ve hepsinin karışan güzel kokusu odaya yayılmıştı.Kadının hala orada olduğunu ve merakla kendisine baktığını fark ettiğinde telaşla gülümseyerek çiçekleri kenara bıraktı. "Hastamdan. Teşekkür çiçeği yollamış."
"Çok centilmen bir beyefendiymiş." Kadın gülümsedikten sonra Kathy'nin bitmiş olan kahvesini gösterdi. "Bir kahve daha getirmemi ister misiniz?"
"Ah, teşekkür ederim. Bu kadar yeterli." Kolundaki saate baktıktan sonra ayağa kalkıp dolabından bir belge almak için yürümeye başladı. "Bir saat sonra ameliyata gireceğim. Gidip hastayla biraz sohbet etsem iyi olacak."
Fakat ilk önceliği bir vazo bulmak olacaktı.
◍
"Doritom." esmer adam arkadaşının yatağına oturduğunda dramatik bir şekilde yüzünü buruşturdu. "İyi olduğuna emin misin?"
"Evet, iyiyim." Chris tişörtünü çıkartmak için yataktan doğrulduğunda arkadaşı ona yardımcı oldu. "Birazdan hemşire gelecek." diye mırıldandı Chris.
Pansuman için hastaneye gitmek yerine annesi bir hemşire ayarlamıştı. Doktorun dediğine göre oğlu bol bol yatıp dinlenmeliydi.
"Ağrın var mı?" Robert arkadaşının tişörtünü kenara koyarken sordu. Sarışın adam tekrardan gerisine yaslanıp gözlerini kapattı. "Çok fazla değil. Sadece hareket ettiğimde belime bir sızı giriyor."
"O arabadan iyi bile çıktın." diye mırıldandı Robert. Arabanın durumu internete düştüğünde haberi hâlâ almamıştı ve arkadaşının o arabadan sağ çıkamayacağını düşünmüştü. "Kaçla gidiyordun?"
Chris gözlerini açıp arkadaşına baktıktan sonra gözlerini adamdan kaçırdı. "Boş ver."
"Sana içkiyi ve hızı yasaklamamız lazım Evans." Robert bu sefer büyük bir ciddiyetle konuştu.
"Sarhoş değildim." diyerek kendisini savundu sarışın adam. "Hızlı sürmenin sebebi de sete geç kalıyordum."
Kapı çaldığında Robert ayağa kalkıp sandalyenin üzerine bıraktığı ceketini aldı. "Evet, her neyse. Benim de sete gitmem lazım. Yarın Sebastian ile uğrarız yanına."
"Biliyorsunuz, her gün beni ziyaret etmek zorunda değilsiniz. Zaten sette yoruluyorsunuz."
"Evet, değiliz." diyerek güldü esmer adam. "Ama seninle uğraşmayı seviyoruz." Arkadaşına göz kırptıktan sonra odadan çıktı ve onun yerine hemşire girdi.
◍
Robert ve Chris dostluğunu çok seviyorum. Umarım bir an önce bir araya gelirler. Artık ikisini yan yana görmek istiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doktor || Chris Evans
Fanfictionaraba kazası geçiren chris evans en başta bunun bir felaket olduğunu düşündü fakat hayatının dönüm noktası oldu. ◍ "bilirsin, beden yarasını iyileştirmek ruh yarasını iyileştirmekten daha kolay olur. bundan d...