ağlamak zayıflık değil

169 10 0
                                    

Chris elindeki çiçekleri mezarın üzerinde bıraktıktan sonra biraz sohbet etti arkadaşı ile. Sonra mezarın kenarındaki çiçekleri düzeltip ayağa kalktı ve mezarlıktan çıkmak için yürümeye başladı. Büyük bir kalabalık dağılıyordu, ölüm her an yanı başımızdaydı.

Bu sırada dikkatini biri çekti. Gözlerini kısıp mezarın birinde tek başına oturmuş olan doktoru gördü. Onu en son üç ay önce görmüştü ve bir sonraki görüşünün mezarlık olacağını hiç tahmin etmemişti.

Yanına gitse mi gitmese mi bilemedi bir süre fakat kadının bu kötü havada sadece ince bir ceketle mezarın başında öylece durması Chris'i üzmüştü. Kendi ceketini çıkarıp Kathy'ye adımladı ve onu ürkütmemek için boğazını temizleyip ceketini Kathy'nin omuzlarına koydu.

"Doktor." dedi kısık sesle. "İyi misiniz?"

Kathy alt dudağını hafifçe ısırdıktan sonra elinin tersiyle gözyaşlarını silip Chris'e baktı ve gözlerine ulaşmayacak bir şekilde gülümsedi. "Hayır, hiç iyi değilim."

Chris mezarın üstündeki Florence Evan yazısını okuduğunda anladı ne olduğunu. Üzgün gözlerini kadına çevirip ona teselli vermek için elini kadının koluna koydu. "Çok üzgünüm."

"Ben de öyle ama..." Kathy titrek bir nefes çekip dolu gözlerini mezara çevirdi. "Bunu demek ne kadar canımı yaksa da bir taraftan da mutluyum çünkü o şimdi daha iyi bir yerde." Ağzından küçük bir hıçkırık çıktığında sıkıca ellerini ağzına bastırdı fakat Chris Kathy'nin ellerini ağzından çekip ona sarıldı.

"Ağlamanı saklamak zorunda değilsin. Bu bir güçsüzlük değil." Ellerini Kathy'nin yumuşak saçlarına sokup okşamaya başladı. "Hem dolu olduğun belli, lütfen tutma kendini."

Kathy bunu bekliyordu. Bu atak ne arkadaşlarında ne akrabalarından gelmişti. Herkes ona 'sakın ağlama, güçlü dur, anneni üzme' gibi şeyler söyleyip ağlamasına izin vermemişlerdi.

Oysaki Kathy'nin tek ihtiyacı bir omuza yaslanıp bağırarak ağlamak ve acısını yaşamaktı. Acısını görmemezlikten gelmek değildi.

Belki on dakika boyunca ağladı. Gözyaşları Chris'in gömleğini ıslatırken sarışın adam sadece onun saçlarını okşuyordu. Sonunda Kathy geriye çekilip gözlerini sildi ve bu sefer içtenlikle tebessüm etti.

"Teşekkür ederim. İki gündür ihtiyacım olan tek şey buydu."

"İki gün." diye mırıldandı Chris. Daha sonra kolundaki saate baktı. Sete bu gidişle geç kalacaktı ama kimseyi bu şekilde bir başına bırakıp gidemezdi. Bu yüzden Kathy'nin içini ısıtacak kadar sıcak bir gülümseme verdi kadına. "Lütfen beni yanlış anlama ama çok solgun ve üşümüş duruyorsun. Yakınlarda bir kafe var. Oraya gidelim ve sen sıcak bir şeyler içip bana ne olduğunu anlat."

"Ben seni tutmak istemem." Kathy küçük bir gülümsemeyle başını iki yana salladı. "Arkadaşlarım beni bekliyorlardır."

"Onların şu an burada olmaları lazımdı, senden uzakta değil." Kathy tam bir şey diyecekken Chris onu durdurdu. "Lütfen, hem seni bu şekilde bırakıp gidersem içim rahat etmez."

Kathy annesinin mezarına bir kez daha baktıktan sonra kafasını salladı. Sadece kendisini dinleyecek birine ihtiyacı vardı ve Chris'e bunun için minnettardı. "Pekala, gidelim."

●

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Doktor || Chris EvansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin