Tehdit

1K 69 13
                                    


Deniz'den

"P-para... ne kadar istersen veririm! Lütfen bırak beni gideyim."

Bu sefer bir iş adamını kaçırmam için emir verilmişti bana. Onu yakalamak sıradan bir insan için kesinlikle zor olurdu. Bu adam sabahtan beri onu bırakmam için yalvarıyordu.

"Ne kafa ütüledin be adam." dedim. Üzerindeki pahalı olduğu belli olan gömleğe asılıp bir parça yırttıktan sonra ağzına tıktım. "Böylesi dünya için daha yararlı." dedim.

Sigaramın yarısına gelmişken bilinmeyen numaradan bir mesaj geldi.

"Bugün biriyle tanışacaksın. Bundan sonra işleri birlikte yapacaksınız.

Yanlış mı okudum diye bir kez daha üzerinden geçtim yazının. İşleri birlikte yapacağım birisi mi? Bu şerefsiz kesinlikle beni işin içine daha çok çekiyordu.

Ağzıma kan tadı gelene kadar Dudağımı ısırdığımı fark etmedim. Kendim için bu bir sorun değildi sonuçta yüklü bir para veriliyordu bana. Önemli olan Ayaz'ın bundan etkilenmesiydi.

Boş depoda yaklaşan adım sesleri yankılanınca direkt silahımı çıkarıp kafamı kaldırdım.

Turuncu saçlı adam ellerini kaldırıp "Waow silahları mı tercih ediyorsun? Bana bıçaklar daha ilgi çekici geliyor." dedi gülerek.

"Kimsin?" dedim çatılan kaşlarımla. Normalde bu depoyu kimsenin bilmemesi gerekiyordu. Ben ve bilinmeyen numaranın dışında... Tabi ya.

"Senin gibi zeki bir insana bu soruyu yakıştıramadım açıkçası." dedi. "Ve sorumada cevap vermedin."

Silahları tercih edip etmediğim hakkında sorduğu soruyu hatırlayınca göz devirdim. "Seni ilgilendirmez." Hâlâ daha silahı ona doğrultuyordum.

Üzülmüş gibi dudak büzüp omuzlarını kaldırarak "Alınıyorum ama." dedi. Ardından attığı kakahayla deli olduğuna emin olmuştum.

"Senin gibi birisini ortak olarak kabul edeceğimi mi sanıyorsun? Anca arkanı toplarım senin bir boka yaramazsın." dedim sinirle.

"Hmm öyle mi düşünüyorsun gerçekten?" dedi.

Hiç beklemediğim bir anda koluma yediğim darbeyle silah elimden düşerken eğilip bacağıma tekme attı.

Bu hareketiyle düşmemi amaçlamıştı muhtemelen. Ama bir şeyi unutuyordu, ben diğerleri gibi değildim.

"Kendini mi kanıtlamaya çalışıyorsun?" dedim sırıtarak. Yüzüme doğru salladığı yumruğundan eğilerek kaçıntıktan sonra hızla eğilip bacağından çektim. Sırt üstü yere kapaklandı.

Kafası yere sert bir şekilde çarparken inledi. "O zaman biraz daha uğraşman gerekiyor çünkü bunlar bana işlemez."dedim.

Yumruk atmak için yere eğildiğimde bacaklarını kafama sarıp beni yere yatırdı. "Beni çok hafife alıyorsun oysa ki kim olduğumu bile bilmiyorsun." dedi.

Neresinden çıkardığını bilmediğim iri bir bıçağı elinde döndürüp boğazıma sabitledi. Tamam, kabul etmeliyim ki bundan etkilenmiştim.

Sırtındaki tetik sesiyle irkildi. "Hangisi daha hızlı denemek ister misin? Benim silahıma senin bıçağın." dedim.

Gülümsemem kahkahaya dönerken depoda sadece gülme sesim yankılanıyordu. Üzerimden kalkıp siyah eldivenlerini düzeltti.

"Benim kadar olmasa da sen de deliymişsin, sevdim." dedi sırıtarak.

Anında yüzümde düz bir ifade oluştu. Yerden kalkıp ceketimi sirkeledikten sonra silahımı yerine yerleştirdim.

"Bununla ne yapacağız?" dedim yerde bize şokla bakan adamı gösterirken.
"Ha kabul edildim yani? Edilmeseydim tuhaf olurdu zaten." dedi.

"Şuna açıklık getireyim seninle çalışmak gibi bir düşüncem yok. O piç ne düşünüyor bilmiyorum ama sikimde bile değil." dedim.

Kollarını göğsünde birleştirip "Yapma yaaa paşam istemiyormuş bak sen şu işe." dedi alayla.

Derin derin nefesler aldım, sakin kalmam gerekiyordu. "Sizi bana sayıyla mı gönderiyorlar lan?"

"Sike sike kabul edeceksin etme de bak noluyor." dedi. Yine tehdit ediliyordum işte.

"Bir şartla..." dedim parmaklarımı şakağıma bastırıp.

"Ne?"

"Bir şartla kabul ederim." dedim.

"Hah, burada tehdit ediliyorsun ve yine de şart mı koşuyorsun? Yine de merak ettim söyle bakalım neymiş bu şartın."

"Günboyu evde kalacağım ve sadece geceleri çalışacağım." dedim.

"Şaka mısın sen?" dedi. Yaklaşıp parmağını bana dikti "Hiç çalışma istersen niye çalışıyorsun ki?"

"Ben çalışmıyorum, tehdit ediliyorum. Eğer bu şart kabul edilmezse hapise bile girsem umurumda olmaz." dedim parmağını tutup sıkarken.

Ciddiyetimi anlamış olacak ki afalladı. "Sikeyim, düşüneceğim." dedi. Elime vurup parmağını kurtardı.

"Ama kabul edeceğime emin olma. Beni tehdit etmenin bedelini kanıtları yayarak da elde edebilirim." dedi.

"Sen tüm bu şeyleri nereden biliyorsun? Bana bilinmeyen numaranın sen olduğunu söyleme." dedim şaşkınlıkla.

"Cıks, yanlış tahmin. Bilinmeyen numaranın bir yakınıyım sadece, bilirsin ihtiyaç falan..."

"İlgilenmiyorum." dedim elimi kaldırarak susmasını sağlarken. İkimize de aynı anda bildirim gelmesiyle birbirimize baktık. İkimiz de telefonlarımızı çıkarıp mesajı açtık.

" Deniz öldürme işi sende, cesedi saklamayı iş arkadaşına bırak."

Yanımdaki turuncu saçlıya bakınca mesaja sırıttığını gördüm. "Niye sen cesedi saklıyorsun da ben öldürüyorum acaba?" dedim alâyla.

"Ben öldürürsem oldukça acı çekecek, yazık değil mi adamcağıza?" dedi yerdeki adamı gösterirken. Benimle dalga geçiyordu resmen.

Yerdeki adam bu adamın dedikleriyle öleceğini kabullenmiş 'beni sen öldür' der gibi bana bakıyordu. Bilmiyordu ki benim de oldukça canını acıtacak yöntemlerimin olduğunu.

"Bu cesed bulunursa seni yaşatmam." dedim sinirle bakıp.

"Tabi canım tabi , hadi işine." dedi.

İçimden bir sabır çektim. Bu herifle ortak olmak oldukça sıkıntılı olacaktı. Başından böyle başladıysa ilerki zamanları düşünmek bile istemiyordum.

Cebimden silahı çıkardığım sırada adam gözlerini yummuş kafasına gelecek kurşunu bekliyordu. Ama ben bu adamın yediği her bokları bildiğimden böyle kolayca ölmesine müsaade etmeyecektim.

Hayati yerleri dışında her yerine sıkarken her kurşunla vücudu titriyordu. Büyük bir acıyla inleyip kasılıyordu.

Şarjör bitince turuncu kafaya bakarak yeni bir tane taktım. Ardından yine ona bakarak rastgele adama ateş ettim. İnlemesi kesilince kafamı adamın olduğu tarafa çevirdim. Bir kurşun kalbine gelmişti.

"Tüh, biraz daha acı çektirmeyi düşünüyordum oysa ki." dedim imalı sözlerle.

"Turuncu kafayla temizlik zamanı! Hadi git de arkamı temizle." dedim kahkaha atarak. Buna oldukça bozulmuş olacak ki sinirle baktı yüzüme. Ama bir şey diyemezdi çünkü az önce benim öldürmem için bahaneler üretiyordu.

"Bal dök yala olsun canım yoksa beceriksizliğinle ayrı bir dalga geçerim." dedim çıkış kapısına yürürken.

Hiçbir şey demeyip sustu.

Ona doğru dönmeden seslendim. "Ben eve gidiyorum, cevabını yakın ilişki kurduğun bilinmeyenle gönderirsin." dedim. Kahkahalarım depoda yankılanırken ne kadar kızdığını tahmin edebiliyordum.

Bölüm Sonu.

Bağımlı Aşk (bxb) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin