Akşam olmak üzereydi.
Bir haftadır üniversite ve ev arasında gidip geliyordum. Her şey fazla sıradan geçmişti bu son bir haftada yeni arkadaşlar edinmiş üniversiteye alışma sürecini atlatmıştım. Arkadaş edinmek için geç bile kaldığımın farkındaydım üniversiteye başlayalı bir ay olacaktı bu hafta bittiğinde ve ben daha yeni arkadaş ediniyordum.
Aral Pusat Erguvan'ı bu bir haftada hiç görmemiştim. Tesadüfi karşılaşmalarımız bile yerini dinginliğe bırakmıştı.
Onun hakkında bilgi edinemiyordum. Magazin sınırlıydı sanki bir yerden sonra kendisiyle ilgili şeylerin bilinmesini istemiyordu ailesi de buna dahildi.
Bu beni daha da cezbedip onu merak etmemi sağlamıştı.
"Nasıl hoşlanmadın çocuktan anlayamıyorum" kıvırcık saçlarını geriye doğru savurdu Nazlı. Yeni tanıştığım arkadaşlarımdan biriydi tatlı ve sıcak kanlı bir kızdı.
Kıvırcık saçları ona yakışıyordu minyon bir görüntüsü vardı. İlgili gözlerini bana dikmiş konuşmamı bekliyordu.
"İlgimi çekmiyor, kahve teklifini kabul edersem umut vermiş olmaz mıydım?" dedim.
Sözlerimde haklı olduğumu biliyordu başını salladı.
"Haklısın neyse onu bunu boşverelim şimdi, yarınki dersin notlarını bana versen" dediğinde önümde açık olan notlarımı ona uzattım.
Masada geri kalan eşyalarımı toparlarken konuştum bir yandan da
"Yarın alırım senden. Şimdi bana müsade" dedim.
Gülümseyerek elini sallarken karşılık vererek ders çalışmak için geldiğimiz kafeden çıktım.
***
Elimdeki elma dilimini ısırırken, ayağımı sallıyorum. Babam bazen çekilmez oluyordu o anlardan birini yaşıyordum şuan. Yaşlandıkça daha da mı huysuz biri oluyordu sankin düşüncelerime güldüm kendimi tutamayarak.
"Sen beni dinliyor musun Beliz" tok sesi bakışlarımı halıdan çekip ona çevirmemi sağladı.
"Evet dinliyorum baba" -yalan- en son ne dediğini düşündüm. Gerçekten ne konuşuyorduk biz?
"Arabayı aldıktan sonra yavaştan ehliyetini de alırsın"
Isıracağım elma dilimiyle duraksadım.
"A-anlamadım ehliyet mi dedin sen?" gözlerim şaşkınlıkla büyürken babama baktım.
"Evet araba isteyip durmuyor muydun"
Dudaklarımdan bir sevinç çığlığı kaçtı.
Oturduğum koltuktan kalkıp berjerde oturan babama yaklaşıp arkadan kollarımı boynuna dolayıp sarıldım.
"Teşekkür ederim baba" yanağına ufak bir öpücük kondurdum.
Gülümseyip kolumu okşadı."Yarın Ahmet Bey'in galerisine gidip istediğin arabayı seç, gerisini ben halledeceğim" cevap vermedim ama hevesle başımı salladım.
Konuşmamızdan sonra babam çalışacağını söyleyip çalışma odasına çıkarken ben de odama geçtim.
Karşımdaki seçtiğim arabama bakıyorum. Sabah erkenden kalkmış babamın bahsettiği galeriye gelmiştim.
Aklımda zaten seçeceğim araba modeli belliydi sadece rengine karar vermiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUMDAKİ İZ
Ficción GeneralBir insanı değiştiremezsin o neyse odur. Ne o kişi sizin istediğiniz biri olmak için yaratıldı,ne de siz insanlara nasıl olması gerektiğini söylemek için. Bazı zamanlar onuda anlamaya çalışıyorum. Ufak bir kız çocuğu gibi gördüğü birinin onu değişti...