Uzun bir aradan sonra geri döndüm...
Bu gecikme için üzgünüm ama hayatımda belli başlı halletmem gereken sorunlar vardı, artık ufak da olsa geri dönmem gerekiyordu bu bölüm ile buna ilk adımı atalım.🖤
Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen😘🥰
___________________________________________"Davete benimle katılmanı istiyorum." cümlesi beynimde dönerken hâlâ dip dibe olan bedenlerimizi yakınlığıyla titrek bir nefes aldım. Bakışlarımı zehir yeşili gözlerinden çekip gömleğinin açık bıraktığı bronz tenini sergileyen göğsüne çevirdim.
"Ben...ben yani bu olur mu ki? Bilemedim" dedim, kokusunu içime çekmek için sabırsızlanan ciğerlerim derin bir nefes aldı.
"Neden olmasın?" dolgun dudakları arasından çıkan ferah nefesi yüzüme çarparken bakışlarımı tekrar yüzüne çevirdim.
"Yanınızda bulunmamı istiyorsanız tabi gelirim"
"Bunun için teklif ettim" deyip üstüme doğru iyice eğildiğinde nefesimi heyecanla tuttum.
'Neden bu kadar yakışıklı şimdi?' diyen iç sesim heyecanımı daha da körüklerken, arkamda masanın üstünde bulunan davetiyelerden birini alıp bana uzatınca başta anlamaz gözlerle baktım. Al artık dercesine bakan gözleriyle elimi kaldırıp titreyen parmaklarımla davetiyeyi aldım.
"Tüm bilgiler üstünde mevcut, tam tarih ve saat. Seni o gün evinden ben alırım" sesi beni düşüncelerimin silsilesinden koparırken başımı onaylar anlamda sallayıp gülümsedim.
Bedeninin temasını benden çekip uzaklaştığında, dağılan bedenimi toparlayıp düşmemek için yaslandığım masadan bir adım öne atarak uzaklaştım. Odada hüküm süren sessizliği bozmak için hafifce öksürdüm.
"Yemek yediniz mi?" dedim, vereceği cevabı merakla beklerken.
Göz ucuyla bana bakıp başını hayır anlamında salladı. Tebessüm ettim
" Saat neredeyse 15.00'e gelmek üzere, yemek yiyelim mi?" beklendi dolu bir şekilde ona bakıyorum.
"Şu bakışlara son ver! Adamın karşısında sanki yavru kedi varmış gibi bakışlar atma" diyen iç sesim beni yine yalnız bırakmazken, bakışlarımı normal tutmaya çalıştım.
"Aferin, böyle ol işte"
Tam iç sesimle kavgaya tutuşacaktım ki ilahi sesi tekrar ona odaklanmamı sağladı.
Masasına yönelmiş telefonunu alırken konuştu
"Çantanı al da çıkalım." demesi, çocuk gibi ellerimi birbirine vurup sevinmemek için kendimi zorlarken, biraz önce oturduğum yerde duran çantamı aldım.
"Gidebiliriz" dedim. Heyecanlı sesimle.
Büyük adımları ile kapıya yöneldiğinde olduğum yerde dikilmeye son verip onun aksine ufak adımlarımla peşine takıldım.
Peş peşe odadan çıktığımızda koridorda olan Eylül Hanım, Pusat'a hitaben "Çıkıyor musunuz Pusat Bey?" dedi.
Elindeki dosyaları düşürmemek için bir yandan da sıkıca tutuyordu.
"Evet Eylül. Herhangi bir şey olduğunda ararsın. İşin bittiğinde sen de çıkabilirsin" deyip asansöre yöneldi.
Eylül'de başımla 'İyi günler' dercesine selam verip, ben de koşar adımlarla asansöre bindim.
Bu şirkete geldiğimde bindiğim asansör değildi. Tamamen camla kaplı olan asansör, şirketin içini tamamen görmemizi sağlıyordu. Gözlerim merakla asansörün içinde gezinirken fark ettiğim detay kat numarası olarak sadece 0 ve 32 numaralı kat düğmesi vardı onun dışında da şifre girildiğini düşündüğüm üstünde 0-9 arasında rakamların bulunduğu bir bölme ve parmak izinin okutulduğunu düşündüğüm bir bölme mevcuttu. Ben merakla bunları incelerken yanımdaki adam telefonuyla ilgileniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHUMDAKİ İZ
Narrativa generaleBir insanı değiştiremezsin o neyse odur. Ne o kişi sizin istediğiniz biri olmak için yaratıldı,ne de siz insanlara nasıl olması gerektiğini söylemek için. Bazı zamanlar onuda anlamaya çalışıyorum. Ufak bir kız çocuğu gibi gördüğü birinin onu değişti...