Geçmişten Bir Yara

22 4 2
                                    

Medya nefes
Herkese iyi okumalar❤❤❤
_________________________________________

Dün gerçek anlamda bizim için zehir gibiydi. Berfin'in bu okulda olması bana hayatı tekrar zehir edeceği anlamına geliyordu. Mira ve Batın'ı tekrar görmek istesem de okulda nereye baksam onları bulamamıştım. Onları tekrar görmek, birlikte yazdıkları şarkıları dinlemek,çalışlarını izlemek istiyordum ama istediğim hiçbir şey hayatım boyunca olmamıştı ki bu olsun. Berk'e küsmüştüm. Nedenini soracak olursanız, buna karşı size üç sebep verebilirim. Birinci sebebi, Mira ve Batın'ı onun görüp benim görmememdi. İkinci sebebi, Onları görmüş, konuşmuş ama sınıflarını öğrenmemişti. Üçüncüsü ise onları aramama yardım etmemişti.Ona sinir olmuştum.

Şu an yurt odamda cam kenarına bir sandalye çekmiş, elimde yeşil çayımla oturuyor, yağmuru izliyordum. Karşımdaki bu manzara nefes kesiciyidi. Yağmur damlaları gökyüzünden bir füze gibi düşüyordu. Yere çarptıklarında çıkan ses, gitarın tellerinden çıkan sese benziyordu. Bazı yağmur damlaları zarif ve huzurlu bir melodi oluştursa da, bazıları bir davula vurulan tokmak gibi sert ve keskin bir ses çıkarıyordu. Her yağmur damlası aynı gibi gözüksede çıkardıkları sesler farklıydı. Bu farklılıklar birleşiyor ve bir şarkı oluşturuyordu. Her yağmur damlasının melodisi, müziği farklıydı, aynı bizim birbirimize olan dostluğumuz, arkadaşlığımız, sevgimiz gibi. Hepimizin farklılıkları vardı ama biz birleşerek bir bütün olmuştuk. Biz yaralarımızı böyle kapatmıştık. Biz her zaman kontrolü kalbimize vermiştik. Kalbimiz yap dediyse yapmıştık çünkü kalbimizden düşünmek her zaman iyi hissettiriyordu. Beynimizi dinleseydik kalbimizdeki düşünceyi yapmadık diye hep üzgün olurduk. Hep derler ya kalbinden geçeni yap diye. Evet, bazı zamanlarda beyin haklı çıkardı ama kalp her zaman vicdanen sizi doğru yola sürüklerdi. Bu yüzden biz de kalbe inanırdık ama sonunda beyin haklı çıkmıştı. Kalp elimizden her şeyimizi almıştı ve sanki Beynimiz, kalbimize demiştim diyordu. İki senedir sadece beynimi dinliyordum. Bunun nedeni zaten belliydi. Kalp yanılmıştı.

Yanaklarımdaki ıslaklığı fark etmemle çabucak elimin tersiyle sildim. Hızlı olmamın sebebi odaya birazdan birinin ayak basıcak olmasıydı. Anahtarın çevrilme sesleri kesildiğinde kapı açıldı. Gelen kişi Aslıydı. Burada ne işi vardı? Onunda diğerleri gibi yemekhanede olması gerekmiyormuydu? Ayrıca elinde tuttuğu o iki poşetin içinde ne vardı? O buradaysa diğerleride birazdan gelirmiydi? Acaba ağladığımı görmüş müydü? Görmediyse bile gözlerime bakınca anlardı da neyse.

"Beni dinliyor musun?" dediğinde bir an kendimi düşüncelerimin arasında bıraktığımı anladım. Aslı iyi bir kızdı ama insanları öyle bir süzerdi ki sanki ölüceğini düşündürürdü. Onun sorgulayıcı bakışlarından kimse kaçamazdı. Kaçamazdı ama erteliyebilirdi. Bende bunu yapmıştım, o insanı geren yeşil gözlerle randevumu ertelemiştim ama ne zamana ertelendiğini, ne zaman rafa kaldırılan bu konunun açılacağını bilmiyordum. Yine dalmış olmalıyım ki Aslı beni süzüyordu.

"Özür dilerim dalmışım. Ne diyordun?" dedim toparlamaya çalışarak. Konuşurken bakışlarımı ondan kaçırıyordum çünkü eğer anlık bir bakışma olursa Aslı beni öldüresiye süzebilir ve anlatmam için elinden gelen herşeyi yapabilirdi. Aslıya bakınca aklıma Ada gelip duruyordu. Onunda böyle bakışları vardı. Ailelerimizi kaybedince biz ikimiz tek kalmıştık. Ona herşeyi anlatırdım. O benim akıl hocamdı. Benim yada onun herşeyi anlatıp akıl alabileceği bir ailesi yoktu. Ben Akçaların son varisiydim. Sayamayacağım kadar param vardı ama bir ailem bile yoktu. Ada da aynı durumdaydı ama o tek varis değildi. Bir zamanlar onun bir abisi vardı. Çok cömertti fakat o da ailelerimizle beraber göç etmişti. Son varis abisi gittikten sonra Ada olmuştu. Yiğit ailesinin son varisi oydu ama artık o da yoktu. Yiğit ailesinin son variside göç etmişti. Ada gitmeden önce tüm birikimini bana devretmişti. O harika bir insandı.

SON NEFES Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin