Bölümü kontrol etmedim ama umarım bir hata yoktur, en son düzenlerim şimdi çabucak atmak istedim.İyi okumalar 🤍
Tatlı bir heyecan yaşardınız ya, karnınızda garip krampların girdiği ama sizi rahatsız hissettirmek yerine mutlu hissettirenlerden..
Tam olarak bunu yaşıyordum.
Gözlerim hızla çevreyi tarıyordu. Kalabalıktı, gerçekten fazlasıyla kalabalıktı. Koşturanlar, konuşanlar, panoya bir şeyler yapıştıran insanlar.. herkes farklı şeylere kafa yoruyordu.
Dolapların yanında bir kız ve bir erkeğin sohbetine gitti gözlerim sonra ise panoya bir kağıt yapıştıran çocuğa kaydı. Kağıtta bir müzik yarışmasından söz edildiğini görmüştüm fakat çok üstünde durmadan kendi çapımda okulu incelemeye devam ettim.
Güzel bir ortamdı, ama sessizce söylendim kendi kendime. "Jungkook, ne vardı beni bırakıp gitmeseydin?" Resmen beni odaya bırakıp tüymüştü. Benimle uğraşmak istemediğini herhalde bu kadar belli edebilirdi. Gözlerimi devirdim.
Çalan telefonumun sesini duyduğumda elim kot ceketimin cebine gitti. Ekrana baktığımda Bayan Jeon'un aradığını gördüm.
"Efendim?" diyerek telefonu sevimli bir şekilde açtığımda neşeli çıkan sesiyle Bayan Jeon konuştu. "Jimin!" dedi son harfi uzatarak. "Nasılsın tatlım?" ve ekledi. "Okuluna gittin mi? Beğendin mi?"
O sorularını peş peşe sıralarken güldüm. "Evet Bayan Jeon, ben iyiyim! Şu an okulumdayım." dedim mutlulukla. Onun da sesi neşeli geliyordu ve hemen bana da yansımıştı. "Sevindim adına. Arkadaşlarınla iyi anlaşıyorsun, memnunsun değil mi?" diye sorduğunda 'Jungkook hariç hepsiyle güzel anlaşıyorum' diyemedim elbette. "Evet, hepsi beni çok güzel karşıladı. Hepsiyle iyi anlaşıyorum." dedim o görmese bile gülümseyerek. İçinin rahat etmesini istiyordum.
Aslında söylediklerim bir nevi doğruydu. Hepsiyle iyi anlaştığım bir gerçekti. Ama Jungkook konusunda hala bunu aşamamıştık sanırım. Ama bu aşmayacağımız anlamına gelmiyordu tabii.
"Tamam canım, rahatsızlık duyduğun bir konuda beni mutlaka ara olur mu?" diye sorduğunda tekrar gülümsedim. "Merak etmeyin." dedikten sonra konuşmamızı sonlandırmıştık.
Eve ilk gittiğimde de aramıştı ve şimdi de arıyordu. Gerçekten üstüme düşüyordu ve bu beni asla sıkmıyordu. Aksine mutlu oluyordum. Annem zaten şu an benden uzaktaydı ama Bayan Jeon gerçekten eksikliğini hissettirmemeye çalışıyordu ve sürekli benimle ilgileniyordu. Bunu anlamamak için aptal olmak gerekirdi. Gülümsedim tekrar telefonu cebime geri koyarken.
Klübüm dans ve okçuluk üzerine olacaktı. Küçüklüğümden beri dans ettiğim için zaten bu kulübü seçeceğimi başından belirlemiştim ama okçuluk tam anlamıyla şu an verdiğim bir karardı.
Dizilerde veya filmlerde denk geldiğim zaman hep havalı bulurdum. Şu ana kadar ok atmışlığım yoktu. Ama öğrenebilirdim diye düşünüyordum. Değişiklik iyi gelirdi.
Üst dudağımı dişlerim arasına alarak çevreme bakındım. Koskoca okulda nerede bulacaktım şimdi kulüpleri?
Yanımdan geçen bir kızı durdurdum hemen. Evet asyalı olması buna bir sebepti sadece. "Bakar mısınız?" dedim kibarca gülümseyerek. Birisine sormak daha kolay gelmişti.
"Efendim." dediğinde biraz düşündüm. Bu kız da ingilizceyi iyi konuşuyordu. Hafifçe mırıldanıp söze başlayacağım sıra da o konuştu. Korece. "Koreli misin?"
Bu durumu Bayan Jeon ile yaşamıştım ve şimdi de bu adını bilmediğim kızla yaşıyordum. Kahverengi saçları vardı ve minyon bir kızdı. Heyecanlı bir şekilde "Sende mi öylesin?" dediğimde güldü. "Ben Tayland'lıyım. Korede iki sene yaşamıştım, korecem biraz bozuk. Şimdiden özür dilerim." dedi gülümseyerek. Onun gülümsemesi bana da bulaşmıştı. Samimi birisine benziyordu. Korecesi gerçekten biraz bozuktu. Konuştuğunu ilk duyduğum saniyede koreli olmadığını anlamıştım zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rosy cheeks
FanficJimin, alanında daha iyi bir eğitim almak için Erasmus programı sayesinde bulunduğu ülkeden ayrılmak zorundaydı ve bu onu fena halde zorlayacaktı, belki yıpratacaktı. Bunun farkındaydı. Belki ilk defa ailesinden uzak kalacaktı ama böyle bir şans eld...