Bu olayın ardından gelecekteki sert, bad boy ve yakuşuklu kocacığımın evinden ayrıldım. O da Zemzem'in peşinden gitmişti, Zemzem'in eli güçlüydü ama onu alt etmenin bir yolunu elbet bulacaktım ve yakuşuklu kaderimi geri kazanacaktım. Eve doğru yürürken aklıma eğer üvey annem Fusuye ve babam Orhun'un ağzıma sıçacağı geldi, ne yapacaktım? Parkta bir bank buldum oraya adeta çöktüm ve hüngür hüngür ağlamaya başladım. O anda yanıma gizemli, kim olduğu belli olmayan bir adam oturdu. Bana:
Adam: Ben bir kahinim.
Kazımsu: Yani? (ağlayarak)
Adam: Eğer hayatını böyle devam ettirirsen, gelecekte çok daha üzüleceksin.
Kazımsu: Sen Abdullah ile benim arama girmeye mi çalışıyorsun?
Adam: Ben sadece bir elçiyim, seni uyarıyorum.
O an kalkıp gittim. Kaderime yaşlı, kim olduğu belli olmayan bir dedenin ellerine bırakmayacaktım.
Eve gitmek üzere yola çıktım. Yolda agresif bir şekilde Abdullah'ın sevgilisi Zemzem ve Koç aşiretinin meşhur hanım ağası Fevzoş Hanım'ı gördüm. İkisi de beni görünce adeta tehditkar bakışlarına büründüler. "Senle görüşeceğiz. " dercesine bakıyorlardı. Ama aşka ulaşmak için zorluklara direnmek lazımdı ve ben de hayatımın aşkı Abdullah'a ulaşmak için her zorluğa karşı direnecektim.
Eğer eve gidersem babam beni adeta küçük bir bokmuşçasına üzerime sifon çekecekti. Eve giremezdim, Abdullah'ım da bana öfkeliydi. Ne yapacaktım? Dışarıda hafiften yağmur yağmaya başlamıştı. Sokakta da kalamazdım. Ben ne yapacağımı düşünürken Anadolu eşeğinin üzerinde birini gördüm. Uzaktaydı ama bana doğru geliyordu, yüzü tam seçilmiyordu. Eşeği ile beraber hızlanmaya başladı. İçimi hafiften bir korku sardı, ta ki o kişinin Abdullah olduğunu fark edene kadar.
Kazımsu: Abdullah, burada ne yapıyorsun?
Abdullah: Sus ve eşeğe atla.
Dediklerini yapıp eşeğin arkasına oturdum. Beni evine götürüyordu, Zemzem yüzünden hala kızgındı, acaba bana kötü bir şey mi yapacaktı?
O sırada Zemzem:
Abdullah'ımın bana bunu yaptığına inanamıyorum. Düşündükçe sinirleniyor, yanındaki kızı öldürmek istiyordum. Fakat o ikisinden de intikamımı alacaktım. Olayları annem, Fevzoş hanım ağaya söylemiştim. O, icabına bakacaktı.
Gün içerisinde o kızın bir kerhanede çalıştığını öğrendim. İşim çok basit olacaktı çünkü bu kerhaneyi kuran babam Memati'nin ta kendisiydi.
O sırada Kazımsu:
Kazımsu: Abdullah benimle ne yapacaksın?
Bir şey söylemedi ama eşeğin önünden gelen homurdanmalarını duyabiliyordum. O an gelen korkuyla konuşmayı kestim. Evine varmıştık, eşeğinden inip kapıyı açtı.
Abdullah: Odama geç ben hemen geliyorum.
Dediğini yaptım, o da kısa sürede geldi.
Abdullah: Sen nasıl benimle sürtüşürsün? Neredeyse Zemzem ile aramı bozuyordun!
Kazımsu: Ama...
Abdullah: Konuşma! Seni yağmurda ıslanma diye getirdim. Bugün burada kalacaksın. Sen burada uyu ben salonda uyuyacağım.
Bunu söyledikten sonra odadan ayrıldı. Beni hala sevdiğini biliyordum. Aksi takdirde beni evine almazdı. Abdullah'ımın yatağı sıcacıktı. Ama bir eksik vardı: Abdullah'ım yanımda değildi. Ben onun kaslı kollarına aittim. Bu sebepten ötürü bir plan yaptım. Salona, Abdullah'ın uyuduğu yere, sessizce gidip onun yanında yatacaktım. Daha sonra o uyanmadan odaya geri gidecektim. Aman Tanrım çok zekiyim!
Plana koyulma vakti. (sinsi gülüş.)
Yavaş ve sessiz bir şekilde Abdullah'ımın yanına gittim. Yanına kıvrılarak horlaması eşliğinde uyudum. Adeta hayallerim gerçekleşiyordu. Bad boy'umla bir gece...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kerhaneden Bir Şıllık
RomanceBüyük bir aşk uğruna kerhanede çalışmaya başlayan varoş bir köylü kızının, karşılaşacağı zorlukları anlatan kusursuz bir başyapıt... Bir aşiret ailesi, namus meselesi ve hepsinin ortasında kalmış bir köylü kızı... Bu hikaye size toplum tarafından yo...