jungkook
taehyungtaehyung
?jungkook
bir de bana ima yapıyordu çalıyorum diye|
nabertaehyung
iyi senjungkook
iyi ben de
proje eşi olduk da
sen bugün okula gelmedin
hoca yan yana oturanları eş yaptıtaehyung
peki
hangi dersjungkook
biyoloji
basit bir konu ama
hemen yaparıztaehyung
iyi
yapalım hemenjungkook
netaehyung
evime gelgörüldü
sikeyim ki o böyle ani şeyler yapınca kalbim duracak gibi hissediyordum.
hala seokjin'de kalıyordum, okuldan geleli çok olmamıştı, taehyung zaten gelmemişti bugün hepimiz de ilk derse gelmeyince gelmeyeceğini anlayıp uyuyordur diye mesaj atmamıştık. biyoloji dersinde de hoca ikimizi eş yapmıştı, sınavlardan önce dosyaya istediği bir proje ödeviydi. basitti. hemen şimdi gidip yapabilirdik.
"taehyung beni çağırıyor." dedim karşı kanepeye yayılmış seokjin'e. bir gece onun odasında derin konulara daldığımızda söylemiştim taehyung'tan hoşlandığımı, tepki vermemişti ve bildiğini söylemişti. sonra ise taehyung'un bütün hareketlerini ona rapor etmemi söylemişti. analiz yapacakmış kendi çapında.
"neden?" dedi telefonla oynarken. yeni bulduğu bir oyun vardı ve bu sıralar ona bağımlıydı.
"biyolojide proje eşi olduğumuzu söyledim, evime gel yapalım dedi." dediğimde seokjin başını telefondan bana doğru çevirebilmişti.
"git hemen." ve kalkıp çantamda sadece biyoloji ile ilgili şeyleri bırakıp ceketimi kaptığım gibi kendimi dışarı atmam da bu sözden sonra gerçekleşti.
onunla ilgili şeyler hayatımda yer edinmeye başlayınca ismini bile duysam duygularıma, hareketlerime engel olamıyordum. beni başka bir boyuta sokuyordu sanki, ne ara bu kadar yoğunlaşmıştı hislerim ona karşı bilmiyordum ama fobime meydan okutturyordu bana çünkü dolapta geçirdiğimiz yedi dakika boyunca onu öpmekten başka bir şey düşünememiştim ve neredeyse ona ondan hoşlandığımı söyleyecektim.
grupta yaptığı öpüştük yalanı bile tüylerimi diken diken etmiş, dudakları dudaklarımın üstünde nasıl durur düşüncelerimi alevlendirmişti.
jungkook
kapının önündeyimonunla ilişkimi ilerletmek istiyordum, onunla farklı olmak istiyordum.
taehyung üstünde gri eşofmanı, beyaz kısa kollu tişörtü ve kıvırcık siyah saçları ile kapıyı açtığında karşı karşıya geldik. ilk basamakta duruyordum, o üçüncü basamağın sonunda kapının önündeydi. çekinmezdim normalde, bir haftadan fazla evinde kalmıştım, her gün yüz yüze bakmıştık ama şu sıralar farklıydı işte. aramızda garip bir çekim vardı, tuhaf bir şeyler vardı. hem o da beni düşünüp durduğunu bana itiraf etmişti, ben de farksız sayılmazdım bir süredir.
içeri adımlarken sokaktan geçen gürültülü araba sesi taehyung'u ürküttü ama toparlanıp geri çekildi ve ben geçince hemen kapıyı kapattı.
derin bir nefes aldığını işitmiştim.
"selam." dedim aramızda gariplik olmasın diye ama o geri cevap vermedi bana. "salonda yapalım, bilgisayarı da açtım." dedi kısık sesiyle. nasıl sesi her seferinde bu kadar kalın ve tam doğru tonda çıkabiliyordu?
salona ilerledim ve sehpanın üzerine çıkardığı laptop, defter, a4 kağıdı gibi şeylere baktım. suratımda hafif bir sırıtma oluşurken çantamı kenara bıraktım ve derin bir nefes aldıktan sonra dizlerimi kırıp sehpanın konumlandığı halıya oturdum.
"konu ne?" dedi taehyung çaprazıma otururken. "insan anotomisi." dedim. başını kaldırıp bana baktı. sırtımı arkamdaki koltuğa yaslamıştım ve bacaklarımı bağdaş kurmuştum. o da bağdaş bir şekilde oturuyordu ama kolları arkasına dayalıydı.
"basit." dedi ve bakışlarını çekti benden. önce benden iskelet çizmemi istedi ve bu şekilde insanın bedenini açıklamakla başladık.
bir süre çalıştıktan sonra ve bayağı da yol kattettikten sonra taehyung ayağa kalktı. "bir şeyler içmek ister misin?" dediğinde başımı salladım. "kahve yapıyorum." dedi ve tekrar başımı sallayarak onayladım onu.
birbirimize laf atıyor, imalarda bulunuyor, hatta çoğunlukla ben, trip atıyorduk ama yine de karşı karşıya geldiğimizde her şey normal seyrinde ilerliyormuş gibiydi.
dayanamadım ve arkasından gittim mutfağa. "bana yardım etmeye devam edecek misin?" dedim kısık çıkan sesimle. bu sefer bunu isteyerek yapmamıştım. birden bire utanma duygusu nüks etmişti çünkü kim taehyung acayip biriydi. bir gün bana çok iyi davranıp kalbimi yerinden çıkarıyordu, diğer gün ise çıkardığı kalbimi ezip geçiyordu işte.
iki günde bir mesaj yoluyla kavga etmekten bıkmıştım.
"ihtiyacın olduğunda buradayım." dedi ve ısıtıcı çalıştırdı. bu demek oluyordu ki sen bana gelirsen seni geri çevirmem ama sana da gelmem. siktir, topu bana atıyordu, yüzsüzlük yapmamı sağlayacaktı resmen.
"peki, sağ ol." dedim ve düşen suratım ile salona geri döndüm. çok geçmeden taehyung elinde kahve kupaları ile yanıma geldi. bardakları masaya bıraktı ve eline telefonunu alıp bu sefer karşıma geçmeyi tercih ederek sırtını benim gibi arkasındaki duvara yasladı.
"soomi gelecek ama senin için sorun olur mu?" dedi telefondan başını kısa bir an kaldırıp gözlerime bakarak. "o kim?" dedim. ben de telefonumu elime almıştım ama yapacak hiçbir şeyim yoktu.
bana cevap vermeyip telefonu ile ilgilenmeyi sürdürdüğünde bozuntuya vermedim. tanımadığım arkadaşları elbetteki olacaktı, olabilirdi sonuçta bu durum beni ilgilendirmezdi eğer o kişi onun için farklı bir konuma geçmezse.
"iyi, ben de gidecektim zaten." dedim fakat taehyung başını telefondan kaldırmadan ağzını açıp bana konuştu. "kal biraz daha." derken surat ifadesi ciddiydi, bana bakmıyordu ama kaşları çatıktı.
"gideyim, rahatsız etmeyeyim seni arkadaşınla." dediğimde başını iki yana salladı. "onu görmeni istiyorum." dedi derin bir sesle. bir daha bir şey demedim. soomi denen kız gelene kadar da konuşmadık pek.
kapı çaldı, taehyung hızla gidip kapıyı açıp geldi ve soomi ile içeri girdi. sarı saçlı zayıf bir kızdı, gözlerinde mavi lens vardı ve suratına da hafif koyu bir makyaj yapmıştı. kıyafetleri siyah ağırlıklıydı fakat üstüne giydiği beyaz ceket onu hemen fark edilir yapıyordu.
"soomi, jungkook; jungkook soomi, sevgilim." dediğinde ise bir an her şeyi sorguladım.
kendimi çok kaptırmamam konusunda kendi kendime söylenirdim, tavsiyeler verirdim hep. bir gün taehyung'un yanındaki ben olamazsam eğer başkalarının olacağının bilincindeydim ama kendi gözlerimle buna şahit olmak tahmin ettiğimden çok daha fazla acıtıyordu.
işte burada taehyung'a sövebilirsiniz ama biraz. azıcık böyle. üzülmesin o da. kendince sebepleri var.
:(

ŞİMDİ OKUDUĞUN
dive into you
Fanfictioninsanlara dokunamayan jungkook ve akustikofobisi olan taehyung. kim taehyung & jeon jungkook| @bennyburnday'e ithafen. ©muudita 2022