Jimin beklemekten sıkılınca yataktan kalktı. Prensin odasında bir o yana bir bu yana dolaşıyordu. Merakla inceliyordu odanın her bir köşesini.
Aynanın karşısına geçti. Kendini baştan aşağı süzmüştü. Kalbi heyecandan deli gibi atıyordu. Bir türlü sakinleşemiyordu. Heyecandan olduğu yere yığılmaktan korkmuyor değildi doğrusu.
Dakikalarca bekledi. Prens hâlâ ortalıkta yoktu. Endişelenmeye başlamıştı. Aklına binbir türlü şey geliyordu. Çoğunun gerçekleşme ihtimali yoktu tabi.
Tacını, küpelerini ve gerdanlığını çıkardı. Eldivenlerini de çıkardıktan sonra saçlarını açmıştı. Babasından ona kalan yüzüğü masadan geri alıp taktı. Böyle daha iyi hissediyordu.
Kapının açılma sesini duyar duymaz arkasına döndü. Prens nihayet gelmişti! Jimin, küçük bir çocuk gibi sevindi. Salına salına yaklaşmıştı alfaya. Gülümsemesini bir türlü bastıramıyordu.
Taehyung sertçe yutkundu. Derin bir nefes alıp vermişti gerginliğini azaltmak adına. Omeganın yanağını nazikçe okşadı. Başparmağını pürüzsüz tende gezdirmişti usulca.
"Beklettim seni. Özür dilerim."
"Mühim değil." Prensin yanağındaki elini tuttu ve üzerini öptü.
Taehyung bu ince hareketine tebessüm etti. Bir süre öylece bakmıştı omegaya, donmuş gibi. Jungkook'un odasından kendini hazır hissederek çıkmıştı lakin şimdi kara kara düşünmekteydi, nasıl olacaktı bu iş? Jimin anlamaz mıydı kalbinin, ruhunun bir başkasına ait olduğunu dokunuşlarından?
Jimin kollarını boynuna sardığında düşüncelerinden sıyrıldı zavallı prens. Hislerini gizlemek için sahte bir gülümseme yayılmıştı dudaklarına. Omeganın gözlerinin içine baktı. Siyah saçlarını omzunun arkasına doğru atmış, alnından öpmüştü heyecandan kızaran genci.
Jimin utandı. Tatlı bir kıkırdama dökülmüştü dudaklarından. Taehyung omeganın bu sevimli tepkisine gülmeden edemedi.
"Sonunda buradayım... Senin odanda, seninle, senin omegan olarak."
Taehyung kafasını salladı. Jimin'in bakışları dudaklarındaydı. Kafasını toplamaya çalıştı. Omegadan sonsuza dek kaçamazdı, Jungkook haklıydı.
Jimin artık onun omegasıydı ve son nefesini verene kadar ona ait olacaktı, bittabi Taehyung da.
Prens dudaklarını birleştirince Jimin de prensin kıyafetinin düğmelerini açmaya başladı. Öpüşmeyi ağırdan almalarına rağmen Jimin ayaklarının bağları çözülüyormuş gibi hissediyordu. Sanki her an yere yığılacakmış gibiydi.
Bir düğmeyi açmakta zorlanınca Taehyung ellerini üzerinden çekti. Düğmeleri kendi açmıştı. İçindeki ince gömleği de çıkardıktan sonra tekrardan omegaya yaklaştı. Usul usul yürüyorlardı yatağa doğru.
Jimin gülümsedi. Nefes almakta güçlük çekiyordu. Arkasını döndü. Prens elbisesini çözerken o alt dudağını ısırıyordu gerginlikten. Prens omzunu tutup ince bedeni kendine doğru çevirdi. Jimin kıpkırmızı olduğundan emindi.
Prens yanağını okşadı. Omeganın utandığını sadece gözlerine bakarak bile anlayabiliyordu. "Sakin ol." diye fısıldadı gülümsemesinin arasından. Jimin hemen kafasını eğmişti.
Prens çenesini tutup yüzüne bakmasını sağladı. Omeganın kendini daha iyi hissetmesi için içtenlikle gülümsüyordu. Ne kadar muvaffak olmuştu, tartışılırdı tabi.
Omeganın eşsiz gözlerinin içine bakarken elbisesini omuzlarından çıkarmaya başladı. Elbise omeganın omuzlarından aldığı desteği kaybedince saniyesinde yerle buluşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
If Loving You is Wrong
Fanfiction"Aşk o sarayda lakin Prens Kim Taehyung'ta değil sevgili Jimin. Doğru kişiyi bulursan eğer senin kederin son bulacak ve ikinizin de kaderi yeniden yazılacak." Seme!jk omegaverse jeonjungkook&parkjimin