Selamlarrr
Ne yazık ki ölmedim 😔
Ne ara bu kadar zaman geçti bilmiyorum eskisi kadar müsait değilim, mental sağlığım da müsait değil arkadaşlar bu yüzden düzenli yazamıyorum
Düzenli yaptığım hiçbir şey yok zaten, açıklama isteyenlere söyleyebileceğim şeyler bunlar
Bölüm 19k 😊 düzenlerken boynum koptu 😊 götüm düzleşti 😊 gözlerim şaşı kaldı 😊
Bu yüzden mantık ve yazım hatalarım varsa üzgünüm
Anywoy hadi iyi okumalarrr 🤍🤍🤍
~~~
"Ne oldu?"
Prens Taehyung, şifahanenin kapısının önünde dikilen koruyucusunu gördüğünde henüz yanına varamadan korkuyla sormuştu omegasının başına ne geldiğini. Aslında haberini almıştı lakin her şeyi Jungkook'un ağzından duymayı istiyordu bir de.
Beta utancından bakamıyordu prensin yüzüne. Yer yarılsa da içine girsem diye düşünüyordu ve bir daha çıkmasam oradan. Jimin'in başına gelenler için kendini suçluyordu. Omegayı sonsuza kadar kaybetme ihtimali yüreğini paramparça ediyor, ruhunu yaralıyordu. Toparlayamazdı, adı gibi biliyordu ki omegayı kaybederse toparlayamazdı.
"Jungkook? Ne diye susuyorsun karşımda, dilini mi yuttun?"
Seokjin araya girdi. Kardeşini omuzlarından tutup betadan uzaklaştırmıştı. Taehyung evvela direndi ancak sonrasında, ağabeyi ile göz göze geldiği vakit, gardı düşmüş ve büyük prensin kollarına bırakmıştı kendini.
"Neden elem vaziyetler yakamızı bırakmıyor?"
Seokjin, kardeşinin saçlarını şefkatle okşadı.
"Sükunetini koru. Jimin iyi olacak, şifacılar ilgileniyor. Hepsi. Çıkar at aklından kötü düşünceleri."
"Bebek..?"
"Endişelenme. İkiniz de çok gençsiniz."
Kraliçenin hizmetinde olan bir beta prenslere yaklaşıp selam verdi. Annelerinin odasında ikisini beklediğini söyledikten sonra gitmişti. İki oğlunun da ivedilikle yanına gelmesinin istiyordu. Taehyung gitmeden önce Jungkook'a baktı. "Buradan ayrılma." demişti, boğuk çıkan sesiyle.
Yol boyunca ağabeyinin desteğiyle yürüdü. Kraliçenin odasına girdiklerinde babalarının da orada olduğunu görmüşlerdi. Seokjin, kardeşini oturtmaya çalıştı zira vaziyeti iyi değildi lakin Taehyung oturmayı reddetmişti. Merakla annesinin konuşmasını bekliyordu. Böyle bir zamanda Jimin'in başında beklemesi gerekirken bu kadar acil olan şey neydi bir an evvel öğrenmekti niyeti.
"Ne oluyor? Benden bir şey mi saklıyorsunuz?"
Kimse tek kelime etmeyince mecburen konuşmayı başlatan taraf küçük prens olmuştu.
Kraliçe, bir köşede oturan eşine baktı. Derin bir nefes alarak oğluna doğru yaklaşmıştı. Gergin görünüyordu.
"Bir şey sakladığımız yok. Sen ne biliyorsan, biz de o kadarını biliyoruz."
"Niçin çağırdın bizi o hâlde?"
"Başşifacı Gihun ile bizzat konuştum. Evet, bebeği kaybettik ancak her şey bitmiş değil henüz. Kanamayı durdurmaya çalışıyorlar." Durdu. Sertçe yutkundu. Söylemek üzere olduğu şeyden kendisi de pek memnun değilmiş gibi görünüyordu. "Durduramama ihtimali de var elbet, ne yazık ki."
Taehyung kafasını olumsuz manada salladı. Öfkeden gerim gerim gerilmişti yüzü. "Jimin'e bir şey olursa o odadaki kendine şifacı diyen tüm adamları öldürürüm. Bir daha sakın-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
If Loving You is Wrong
Fanfiction"Aşk o sarayda lakin Prens Kim Taehyung'ta değil sevgili Jimin. Doğru kişiyi bulursan eğer senin kederin son bulacak ve ikinizin de kaderi yeniden yazılacak." Seme!jk omegaverse jeonjungkook&parkjimin