3. Bölüm

288 23 5
                                    

ZİFİR

3. BÖLÜM

-

3 Gün Sonra

"Turuflar da hazır değil mi?" Asiye abla yiyeceklerin son kalanlarını da paketlerken oflayarak tezgaha yaslandım. Şu üç gündür siparişleri yetiştireceğiz diye doğru düzgün ne uyumuştum ne de dinlenebilmiştim. Yorgunluktan her yerim ağrıyordu ve yetmiyormuş gibi bu yiyeceklerin başında ben de gidecektim. Ben herhalde anca mezarda dinlenecektim, başka açıklaması yoktu şu durumun.

"Hazır Asiye abla, bir sakin ol artık." Ufacık mutfakta sağa sola koşturuyordu ve onun savruluşu beni boğmuştu. Bugün yiyecek başında nöbet tutacak oluşum zaten beni yeterince geriyordu bir de Asiye ablanın gereksiz gerginliğiyle uğraşıyordum. "Sen hazır mısın?" Birden bana döndü ve beni süzdü. Aslında süzülecek tek bir yanım yoktu ama kendisi bilirdi. O kadar sadeydim ki belki de ömrü hayatımda hiç bu kadar sade olmamıştım.

"Kız bu ne hal?" Ne vardı halimde? Altımda bir mom pantolon, ayağımda bot, üzerimde de kalın bir boğazlı kazak. Saçlarım da arkadan küçük bir tutamla tutturulmuştu. Bence gayet normaldim. "Ne var halimde?"

"Kız organizasyona böyle mi gidilir?"

"Ben mi veriyorum organizasyonu? Bana ne?" Sanki benim organizasyonumdu. Şık olacak kişi Efkan'dı, ben değildim. Ben oraya yiyecekleri götürüp kontrolünü yapacak olan basit bir çalışandım.

Ben polis olmayı çok özlemiştim ya.

"Sen bu adamı etkilemeye çalışmıyor musun? Bu adamı kendine bu kılıkla mı aşık edeceksin? Zaten geçen de eşofmanlaydın." Vay, vay, vay... Hani geçen eşofmanla olmam sorun değildi. Hani çok güzeldim, o kendine baksındı. İnsanlara gerçekten bu hayatta güven olmazdı. "Hani çok güzeldim?"

"Ben öyle bir şey demedim. O kendine baksın dedim." Göz devirdim, ikisi de aynı şeye çıkıyordu işte. Ayrıca Efkan beyi tipimle etkilemem artık pek mümkün değildi, adamla her karşılaşmamızda karşısında hep günlük kıyafetimleydim. Adam beni aksi gibi düşünemezdi artık. Düşünmemeliydi de, o gün nasıl rahatsam ben öyle giyinirdim.

Bu yüzden sivil polis olmayı çok seviyordum.

"Gelirler almaya birazdan Asiye abla, her şey tamam mı?" Bana boş boş birkaç dakika baktıktan sonra bu sefer o göz devirip paketlediği yiyeceklere çevirdi bakışlarını. Tek tek onları sayarak sağlamasını yapıp tekrar bana döndü. "Tamam her şey. Sen tamam mısın?" Başımı 'evet' der gibi aşağıya yukarıya salladım. Ben tamamdım, hazır olacak bir durumum yoktu zaten. Oraya gidip yiyecekleri kontrol edecektim ve şansım yaver giderse Efkan'la iki satır sohbet edecektim. Tabii geçen günkü suratsız ayrılışından sonra bu pek mümkün müydü bilemiyordum. 

Onunla zıtlaştığım için mi kızmıştı yoksa o an aklına bir şey gelip mi enerjisi düşmüştü bilmiyordum ama şu üç gündür içim içimi yiyordu. Adam sürekli gülümseyen, gülen bir insandı ama birden bozulmuş ciddi bir hale bürünmüştü. 

Acaba gerçekten hep ciddi miydi? Yoksa nadir gülen bir insandı ve bana da o güldüğü günlerden biri mi denk gelmişti?

Başkası olsa buna takılmamın saçma olduğunu söyleyebilirdi ama ben takılmıştım işte. Zaten baş komiser de bir yandan sıkıştırıyordu. Ona göre Efkan çoktan ağıma düşmüştü, hızlanmam lazımdı ama ben bunun aksi gibi düşünüyordum ve tabii ki benim düşüncelerimin baş komiserin nezdinde bir önemi yoktu.

Baş komiserin bilmediği bir şey vardı: Bu oyunu ben oynuyordum. 

Beni yönetemezlerdi. Tavsiye verebilirlerdi ama ben tavsiyesini uygulamak zorunda değildim ve en son verdiği tavsiye o kadar saçmaydı ki asla uygulamayacaktım. Efkan Dağdelen bana aşık olur muydu bilmiyordum, bundan emin değildim. Emin olduğum tek bir şey vardı aşık olacaksa da bana aşık olacaktı, baş komiserin oluşturmaya çalıştığı bir karaktere değil.

ZİFİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin