Her zamanki gibi sınıfta çizim yapıyordum, öğle arasıydı sanırım. Birden Berk ve Zeynep bağırarak içeriye daldılar.
"Ne demek ayrılalım, ne demek Berk," dedi Zeynep sinirle. Berk düz bir ifadeyle yanıtladı onu.
"Duydun beni Zeynep, istemiyorum artık. Zorlamayalım, sende sevmiyorsun bende. Ne anlamı var? Hem, bütün okulda benimle param için birlikte olduğunu bilmeyen yok. Çok sıkıldım ben artık." Zeynep şok içerisinde ona bakarken Berk yanıma geldi ve oturdu.
"Bu kadar kolay mı senin için?" Berk kıkırdadı.
"Rol yapmayı çok güzel beceriyorsun, be Zeyno." Sınıftan biri alayla bağırdı.
"Bir de bayıl istersen Feriha!" Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Zeynep bana sinirle bakıp sınıftan barut gibi çıktı. O çıktığında Berk'e döndüm.
"Bunu, neden yaptın?" Gülümsedi ve kollarını masaya koydu başını ise kollarının üzerine yerleştirip, film izler gibi yüz hatlarımı incelemeye başladı.
"Yanlış geliyordu çünkü. Seni sevdiğimi bile bile, onunla birlikte olmak çok koyuyordu. Üstüne bir de benimle param için birlikte olması, tuzu biberi oldu." Dedi ve göz kırptı.
Kalbim göğüs kafesimi parçalarcasına atarken içeriye Burak girdi. Hızla Berk'in yanına gelip, sinirle tısladı. Birileri kudurmuş, belli.
"Berk, dışarı gel. Konuşacağız." Berk omuz silkti ve yerinden kalktı. Onlar çıkarken çizimime geri döndüm.
~Berk~
Gözlüğümü işaret parmağımın ucuyla yerine oturtup, sırtımı duvara yasladım ve kardeşimi dinlemeye başladım.
"Dökül bakalım." Sinirle histirik bir gülüş attı, laciverte dönen gözlerini gözlerime dikti.
"Nasıl Zeynep'i terk edersin? Hem de bana sormadan! Yürek mi yedin? Zeynep'in babasıyla babamızın ortaklığı olduğunu biliyorsun değil mi? Babam çok büyük bir ihaleye girdi, senin yüzünden bu ihaleyi kaybedebilir. Eğer öyle bir şey olursa gebertirim seni." Sinsice gülümsedim ve adım adım üzerine yürüdüm. Bu hareketimle gerilemişti, attığım her adımla cümlemi heceledim.
"Sende. O aptal baban Berkay'da. Aptal şirket ve ihalelerinizde umurumda değil! Ben sizin oyuncağınız de-ği-lim!" Sertçe sağ omuzundan ittirmemle sırtı duvara çarptı.
"Umarım anlamışsındır, kardeşim!" Elimi saçlarıma daldırıp kantine indim.
* * *
Valeye arabamın anahtarını fırlatıp, eve girerken bir küfür fısıldadım. Az önce Mert'i evine bırakmıştım ve eğer bu aptal Berkay ve oğlu olmasaydı şuan onunla mükemmel bir gece geçiriyordum. Neyse ki, bu gecelik öpücüğümü almıştım.
Eve girdiğimde, annem ve aptal kardeşim koltuktaydı. Berkay'sa masada oturmuş, dosyalara gömülmüştü.
"Selam, ev halkı. Ben geldim, kısa bir süreliğine. Tahminen 2 saat içerisinde geri giderim." Annem gülerek bana baktığında eğilip saçlarını öptüm. Bu ailede sevdiğim tek kişiydi.
Berkay duygusuz bir sesle her zamanki gibi beni tersledi.
"Kapa çeneni, serseri. Zeynep'le hemen barışıyorsun, senin yüzünden iflas edebilirim." Omuz silktim.
"Olur olur, barışırız," dedim umursamazca.
Yaklaşık 1 saat içerisinde sofraya oturmuştuk, o kadar sıkıcıydı ki. Burak ve Berkay, şirket işlerinden konuşuyorlardı, annem sakin bir şekilde yemek yiyordu. Başka kimse de yoktu zaten. Bayılacağım sanırım. Dur lan! Mert var!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gay İbne
Genç KurguBenim yaşadığım hayatı kim yaşıyor aga iki aptal yanlarındaki makyajdan ibaret hatunlarla bana sürekli zorbalık yapıyor. Üstüne bir de bu iki salaktan biri bana âşık olup nefes almamı bile kısıtlıyor, buna rağmen hala ona âşık olmaya devam ediyorum...