~4~

84 13 16
                                    

Sıkıcı geçen derslerin ardından sonunda uzun teneffüs gelmişti. Okulun hepsi yemekhaneye inmişti. Minho arkadaşlarına bir bahane uydurup inmedi aşağıya. Jisung'un geç indiğini bildiği için sınıfta oyalamaya başladı. Koridorda kimsenin olmamasını fırsat bilip Jisung'u bekledi. Jisung merdivenlere yönelirken Minho'nun sesini duydu. Kafasını çevirdiğinde duvara yaslanmış sırıtarak bakan Minho'yla buluştu gözleri.

"Ne istiyorsun yine?" Bıkkınlıkla nefesini vererek bedenini ona çevirdi.

"Aa ne bu sinir ama? Hem bak sana ne göstereceğim."

Minho cebinden çıkarttığı kolyeyi sallayarak Jisung'a gösterdi.

"Sende ne işi var onun? Ver hemen!"

Sinirle üstüne yürüdü ama Minho eliyle dur işareti yaptı.

"Şş sakin ol, yavaşça beni takip et."

Jisung ne yaptığına anlam veremese de o kolyeyi sonuna kadar almak istiyordu.

"Manyak mısın Minho versene şunu?!"

Minho geri geri yürümeye devam ederken Jisung yüzündeki şeytani gülümsemeyi gördü.

"Neler planlıyorsunuz acaba Bay Lee?"

Jisung adımlarını Minho'nun üzerine doğru atıyor ve Minho'da onun tam tersine hareket ediyordu. Hiç konuşmuyor ve sadece Jisung'a bakıp sırıtıyordu.

Jisung sinirlenip hızını arttırdığında Minho arkasını dönüp koşmaya başladı. Arkasından edilen küfürleri umursamadan koşmaya devam etti. Temizlik odasına girdiğinde kapının arkasına saklandı. Jisung içeri girince kapıyı sertçe kapatıp kilitledi ve anahtarı cebine attı. Arkasını dönen genç önce kapıya sonra da Minho'ya baktı.

"Derdin n-" Minho aniden onu belinden tutup kendine çektiğinde Jisung ellerini göğsünde birleştirdi. Minho geri geri adımlayıp onu aniden masaya yatırdı ve üzerine uzandı. Jisung ise şoktan konuşamıyordu. Minho yüzüne eğilip burnunu burnuna sürttüğünde Jisung kasıldığı için tırnaklarını Minho'nun göğsüne batırdı.

Minho cebinden kolyeyi çıkardı ve yüzüne karşı salladı.

"Bunun senin için önemi ne küçüğüm?"

Jisung yavaşça nefes almaya devam ederken ellerini göğsünden çekip kolyeyi almaya çalıştı ama Minho ellerini yakalayıp bileklerinden tuttu ve başının iki tarafından masaya sabitledi.

"Neden bende merak ediyor musun?"

Jisung az çok tahmin ediyordu ama itiraf etmeye niyeti yoktu.

"Ben söyleyeyim istersen?" Jisung'dan bir tepki alamayınca kafasını boyun girintisine soktu. Bir süre orada nefeslendikten sonra çene hattına öpücük kondurdu ve kulağına eğildi.

"Dün gece kaçmayı başardın, bakalım şimdi de kaçabilecek misin?"

Jisung kendisinden emin bir şekilde yüzüne baktı ve konuştu.

"Hepsini hakettin Lee, hiç birinden pişman değilim!"

"Fazla cesursun küçük sincap ama bu kadar emin olma pişman olmamak konusunda."

"Tamam uzatma ne yapacaksan yap bir de şu patilerini çek üzerimden."

"Mrr~" Jisung bu hareketine sırıttığında Minho konuşmaya başladı.

"Başkası olsaydı hastanelik ederdim Hanji ama işler sen olunca değişiyor."

"Benim ne ayrıcalığım var."

"Götün güzel."

"Götümü mu dikizliyorsun Minho?"

"Hayır o beni dikizliyor."

"Kolyemi verecek misin artık?"

"Bu kolye neden senin için bu kadar önemli?"

"Sadece versen olmaz mı?"

"O kadar kolay olmaz."

Minho baş parmağıyla Jisung'un dudağını okşadı. Jisung tuttuğu nefesini bırakmak isterken bir süre daha tutması gerekti. Normalde olsa onu iter ve oradan çıkmak için her şeyi yapardı ama şu an kıpırdayamıyordu bile.

Minho eğilip dudaklarını dudaklarına bastırdı. Kafasını yana eğerek öpüşmeyi daha da derinleştirdi. Kıvrımlı beline götürdü ellerini, Jisung için bu son hareket bardağı taşıran son damla olmuştu. Minho'nun elinden kurtuldu ve suratına yumruğunu geçirdi. Suratı sağa doğru düştü ama hiç hareket etmedi. Elini Minho'nun cebine atıp anahtarı ve elindeki kolyeyi aldı. Kapının kilidini açıp arkasına bakmadan uzaklaştı.

Jisung bir anda sınıfa dalıp çantasını aldı ve okuldan çıkıp evine gitti. Banyoya girip kendini soğuk suyun altına attığında yaşanan şeyleri unutmaya çalışıyordu. İşe yaramadığını anladığında ellerini saçlarından geçirip olduğu yere çöktü. Hala şokunu atlatamamıştı. Gözünden akan yaşları hissetmişti. Onu sinir eden şey öpmesi değildi, öptüğünde rahatsız olmamasıydı. Onunla artık temas kurmaktan nefret ediyordu ama içinde bir yerlerde onu özlemişti. Eskiden mutlu oldukları zamanları... Her şey yaklaşık 2 yıl önce başlamıştı. O zamanlar da Minho ve Jisung 10. sınıftı. Minho onu zorbalıktan kurtarmıştı ama en büyük zorbalığı o yapmıştı.

~~~

Bir süre öylece oturduktan sonra hasta olmamak için durulanıp çıktı. Aklına gelen eski anılar ile gözyaşları akmaya devam etti. Onunla oynadıktan sonra gelip öpmesi fazlasıyla sinirlendirmişti.

Giyinip kendini yatağa bıraktığında bu sefer kendine sinirlendi.

"Aptal gibi öylece beni öpmesine izin verdim." Saçlarını çekiştirmeye başladığında ağlaması artmıştı.

"Nefret ediyorum senden!"

Yatakta doğrulup telefonuna uzanıp gelecek aramaları ve mesajları görmemek adına kapatıp yatağın yanındaki koltuğa fırlattı. Biraz yalnız kalıp düşünmeye ihtiyacı vardı. Bir süre sessizce oturduktan sonra kararını vermişti. Minho ona nasıl hiçbir şey olmamış gibi yaklaşıyorsa o da altta kalmayacak ve aynı şekilde karşılık verecekti.

"Seni becereceğim günü sabırsızlıkla bekliyor olacağım Lee Minho."

~~~

~~~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-momo-luna

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-momo
-luna

Love To Hate Me - MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin