Gangsta Paradise

Delirmek

"B-Bu.."diye inledi Yalın patlattığı gözleriyle. "Bu...Bana yapılan bir işkence bu ve.."

"Ne var ya?"dedi Doğan ağzındaki sigara ve cebinden sarkan silahla gevşekçe pencereye ilerlerken. "Başımızı sokacak bir çatı işte,arkadan gelen manyakları görmedin mi?"

"Bak.."diye açıkladı Yalın ucuz hosteli işaret edip. "Burası mikrop yuvası. Burası yeni bir virüs üretim merkezi. Burası Çin'in Wuhan eyaletindeki canlı hayvan pazarı,burası..."

"Abart."diye tısladı Doğan sarı saçlarını savurup rüzgardan kehribarlarını kısarken.Esmer tenli oğlan tembelce bir nefes koyverip dumanlandı sigarasından. "Hostel işte."

"Bu çarşaflarda belki daha önce birileri sevişti?"diye inledi Yalın gözünden bir damla yaş akarken. "Belki başka birilerinin vücut sıvıları buraya temas etti ve eğer yeterince sıcaklıkta arındırılmadıysa..."

"Seks.."diye fısıldadı Doğan dudaklarını dişleyip muzipçe göz kırparken. "Kokmuyor güzelim,seks kokusu yok."

"İĞRENÇSİN! SEKSİN KOKUSU MU OLUR.."

"Evet."diye yanıtladı çakmağın ucuyla oynayan ve alayla oğlanı süzen esmer. "Seks kokusu olur güzelim,burada ondan yok."

"Belki daha önce biri burada intihar etti! Belki bu banyoda,belki çarşaflara boğdu kendini. Belki pencereden atladı. Belki katliam yaşandı ve iç organları buralara..."

"Ebenin amı."diye tısladı Doğan sırıtırken. "Yapma be pamuk şeker,fazla korku filmi izlemişsin. Ha, ucuz eskortlarla kaçamak yapılmıştır. Aile oteli değil pek,kamyoncu abiler yoldan ucuz eskort toplayıp getirmiş falan olabil.."

Yalın hıçkırarak ağlarken "Ben burada yatamam. Ben.."

"Bak.."dedi Doğan silahı işaret edip. "Şimdi sana gelinlik kız gibi çeyiz mi düzeceğim alışveriş merkezine gidip yorgan takımı alarak!"

"Yıkamadan yatmam imalathanenin tozları yapışır !"diye hıçkırdı Yalın sinirle. "Ayrıca benim deterjanım alerjenik! Bunlar ucuz. Ayrıca ben kaynar suda bekletip öyle.."

"Yavrum."diye mırıldandı Doğan sinirle. "Sen biraz deli misin?"

"Belinde silahla gezen ve benzinciden adam kaçıran biri mi söylüyor!"dedi Yalın hırsla pislik yuvasına bakarken.

Eskimiş,dandirik ranzalı yatak. Mobilyaların tahtası aşınmış eşyalar, kapağı kırık bir dolap. Kuş uçmaz kervan geçmez yerdeki pislik göz yaşartıcıydı. Banyodaki havlularda kadın ruju ve göz kalemi lekesi vardı. Tamam temiz kokuyorlardı, yıkanmışlardı belki ama kesinlikle ve kesinlikle kaynatılarak arındırılmamış yüzeysel yıkanıp geçilmişti.

Üstelik çatal bıçakları kendine ait olmayan bir yerde yemek yemeyecekti. Plastik kaşık ve çatal istemişti Yalın. Kullan at yapacaktı her ne kadar geri dönüştürülemeyen plastik kullanımı hakkında Doğan denen insan azmanına saatlerce çevre dersi vermiş olsa da...

"Bizim ailede genetik, adam kaçırıyoruz biz."diye tısladı Doğan sigarayı söndürüp. "Babam da babamı düğününden kaçırmış."

"Ee?"

"Ben de seni benzinciden kaçırdım."

"Ben.."dedi Yalın hırsla yumruk sıkarken. "Ben senin sevgilin değilim! Rehinenim! Ve.."

"Yok lan yok rehineliğin kalmadı sen de aileden sayılırsın."diye mırıldandı Doğan yatağa uzanıp ayakkabılarını odanın bir köşesine fırlatırken. "Duşa girsem dikişim patlar mı ya?"

"Bir cinayet şüphelisisin!"diye inledi Yalın sinirle. "Sence mevzu bu mu?"

"Üzülüyorum kardeşlikten birileri öldüğü için ve koynumuzda bir yılan olduğu için lakin..Ben öldürmedim yani."dedi Doğan yarasını gösterip. "Kendi götümün derdindeyim."

"Bu iğrenç yerde uyuyamayız!"

"Aylardır evden uzağım,aylardır buralarda yaşıyorum pamuk prenses. Kimse beni doğrayamaz,ben onları doğrarım."diye mırıldandı ve yastığı göğsüne çekip gözlerini yumdu Doğan. "Yemek gelecek birazdan,ağlama ye."

"Ya tırnakları kesilmemişse? Ya ellerini yıkamadıysa, ya bone kullanılmadıysa."

"Saç çıkarsa sevin güzelim."diye mırıldandı Doğan. "Kaynağı belli,herif bone taksa nolur yün gibi kollar.."

"Ne!"

"Senin takıntılı olduğunu söyledim."diye yanıtladı Doğan göz devirip. "En ufak bir kuralı atlarlarsa kurşunlarım dedim. Bence tertemiz yemek gelecek."

"Sen....Aşçıyı mı tehdit ettin?"diye fısıldadı Yalın merakla.

"Acına kayganlaştırıcı yiyince bi acıdım sana kopiiiil."diye kıkırdadı Doğan. "Yat,yemek gelince kalkarsın arabada otur otur totom ağrıdı be. Baston yemiş eşşek siki gibi."

"Ne gibi?"

Yalın ayakta duruyordu zira oturursa...Mikrop kapmaktan korkuyordu.

Doğan ise esmer vücudunu kapatan tişörtü bir yerlere savurmuş çıplak ,yalnızca altındaki eşofmanla uzanıyordu öylece.

"Pis orası."diye mırıldandı Yalın. "Bu odada temizliğine emin olduğum tek bir şey bile yok. O yüzden yemek yiyip...Ne kadar dirensem de! Arabada uyuyacağım."

"Tekinsiz ile Alaca evi bekleyen tipler değildir ha,minik psikolojim zedelenmesin diye belli etmeseler de Alaca kırmızıya çalıyorsa ve Tekin keyifle ıslık çalıyorsa hiç bir şey olmamışsa da bir şey olmuş demektir."diye sırıttı Doğan imayla.

"Ne?"dedi Yalın. "Anlamıyorum seni!"

"O arabanın koltuklarının dili olsa da konuşsa yani sen yat kalk dua et burada yıkanmış çarşaflara..."diye fısıldadı Doğan. "Herifler arabada bile..."

"Ağlamak istiyorum...Ağlamak...Günlerdir anneciğim beni nasıl merak etmiştir! Babam yollara düşerdi kesin. Ve patronum beni kovdu,işsiz kaldım. Ya ev sahibi kira için geldiyse beni bulamazsa eşyalarımla birlikte orayı kiraya verirlerse ben öldüm diye! Ya eşyalarıma başkaları taşınırsa ve.."

"Güzelim uzan ya rahatla.."diye mırıldandı Doğan alayla.

"Burada temizliğinden emin olduğum tek bir şey..."

Yalın kendini Doğan'ın çıplak göğsüne uzanırken kucakta bulurken kehribar gözleri haşince ışıldayan oğlan esmer yüzü genişleyene dek sırıttı ve "Ben temizim,benim üzerimde uyusana.."diye fısıldadı usulca Yalın'ın belini sararken. "Üzerimde uyuyabilirsin,kalbim de çok temiz bak..."

Yalın kucakta stabil donakalırken Doğan yastık niyetine kendi kollarına sardığı oğlana usulca yaklaştı.

Bugün bir öpücük  alabilme planı vardı.

Hayatında yemiş olduğu en şiddetli tokadı ağzının ortasına yemeden önce Doğan gülüyordu çokça hatta çünkü oğlan çok güzel kokuyordu ve kucağında tüy kadar hafifti de...

"SAPIK!"

Ve Cüneyt Arkın 'ın paraladığı dublörler nasıl hayata küsüyorsa tokat yemekten ,Doğan acılarını derinden hissediyordu şimdi.