~7~

254 52 8
                                    

Sabah uyandığım da o kadar huzurluydum ki, bir o kadar daha huzurlu uyumak için neler vermezdim. Çünkü bu sabah yaşadığım bu duygu uzun zamandır yaşadığım bir şey değildi.

Daha doğrusu bu son 10 senedir...

Yeni uyanışın belirtisi olan şiş yüzümü kalkıp yıkamaya karar verdiğim de yatağın boş olduğunu fark ettim. Annem benden önce kalkmış ve odadan çıkmıştı. Sanırım aşağıdadır düşüncesiyle yüzümü yıkamaya banyoya gittim. Banyonun aynasında uzunca bir kendimi süzdüm ve düşündüğüm tek şey. Fatih'in neden beni sevdiğiydi? Ben ciddi anlamda güzel değildim. Yani nedendir bilmiyorum kendimi bildim bileli hiçbir yerimi güzel bulmamışımdır. Peki neden seviyor Fatih beni? Daha doğrusu neyimi seviyor, neyim var ki? Yüzümü yıkayıp aşağıya indiğimde, sofra hiç alışkın olmadığım bir şekilde hazırlanmıştı. Annemin dokunuş uydu bu...

Çatallar, kaşıklar, tabaklar ve bardaklar özenle ve belirli bir düzenle dizilmişti. Ve hepsinden üç tane vardı, peki neden? Sofranın güzelliğiyle şımaran ruhum neden şimdi tedirgin-leşmiş ve bedenimi germişti.

***

Dışarıdan kulağıma gelen muhabbet ve gülüş sesleri benimde dışarı çıkmama sebep olmuştu. Evin önündeki çardakta gördüğüm yüzler beni oldukça şaşırtmıştı. Son günlerde son derece şaşıran bir kız olmuştum ben. Çardakta annemle babam gülüşüyor birbirleriyle muhabbet ediyorlardı.Gördüğüm manzara benim en büyük hayalimdi. Tabi 10 yıl önceki hayalim. Şimdi mide bulantım dan başka hiçbir şeye sebep olmuyordu. Neydi bu şimdi?

Yanlarına gidip " Ne yapıyorsunuz siz burada gülüşmeler filan ne şimdi? " diye sorduğumda ikisi de birden şaşkınlıkla yüzüme baktılar.Hep bir ağızdan "Ne?" diye sormayı da ihmal etmediler. "Ne demek ne? Gülüşmelerin-izin sebebini sorabilir miyim acaba? Baya samimi gördüm de sizi?" dediğimde bir anda sırıtmaya ve kıs kıs gülmeye başladılar. Sinirle "Gülmeyi kesin!" diye bağırabildim. Ses tonum kulağıma gidince hiç hoş olmadığını anladım. Ama bu tabloyu görmek beni çok sinirlendirdi bunun yanı sıra nedenini sorduğum da cevap yerine alay eder gibi gülüyorlardı. Babamın bu bağırışımın üzerine bana kızacağını düşündüm ama beklentilerimi karşılıksız bırakıp.

"Annen hamileymiş kızım, sevindik bizde buna gülüyorduk. Seni sinirlendiren neydi ki? Ne düşündün? " diye sorduğunda benim beynim "annen hamileymiş anne hamileymiş annen hamileymiş" diye sayıklamaya başlamıştı. Şaşkınlığım hala sürerken sadece "..Ne?" diyebilmiştim. Ardından annem sevinçle boynuma atladı ve sıkıca sarılarak "Evet bitanem kardeşin oluyor, abla oluyorsun. Hemde erkek. Ayyy nede güzel ablalık yaparsın sen öyle" dediğinde hıhı diye ses çıkarabilmiştim çünkü hala şaşkındım. Düşündüm düşündüm ve sonunda beynim her şeyi algılayabilmişti. Nasıl yani annem hamile mi???? "Kimden??" dedim büyük merakla. Hemen gözlerini devirerek cevap verdi annem "Nasıl kimden? Nasıl bir soru bu kızım anlayamadım? " dedi bunun üzerine babamda yüzünü ciddileştirerek "Hala olayın şokunda. Böyle bir şey beklemiyordu sanırım. Hani erken bulmuş olabilir." dedi hafif kıskançlıkla. Annem de şaşırmıştı ve kızmıştı. Ama şuan mutluluğu ağır bastığı için bana cevap vermemişti. Acaba verdiğim tepki fazla mı gelmişti? Bu konuda üzmem mi, üzülmem mi gerekiyordu bilemedim...

***

İnanamıyorum ben abla olacaktım. Böyle altına pisleyince ben değiştirecektim. Ayyy ben yapamam ki onu ama neyse yinede bir denerim. Veya annem mama hazırlar ben yedirirdim. Saçlarına tokalar takardım. Hımmm ama erkek olacaktı? Olsun yinede takarım ne olacak ki. Bunun üzerine anneme yaklaşıp tekrar sarıldık ve içimde oluşan sevinci onunlada paylaştım. Elimi annemin göbeğine koyup okşadım. "Peki ismi ne olacak? " dedim. Annem "İsmini sen koyacaksın güzelim. Ee sonuçta ablası sensin. Hem buraya neden geldim sanıyorsun. Bebişimi burada doğuracağım ve sende ona ablalık edeceksin. (Kocası) Selçuk'un da işini buraya aldırttık çok şükür. Öyle işte cinsiyeti belli olunca hemen geldik." dedi ve ben hala inanamadım abla olacağıma. Peki babam neden seviniyordu bu duruma. O gece Funda ile uyurken Meleğim diye sayıklamamış mıydı? Ve bir eksiklik var aklıma geldi de Funda nerede? Ne oluyor ya? Her şeyiii geçiyorum. Kardeşimin ismini ne koymalıyım. Ayy çok heyecanlandım. Birden aklıma tek bir isim geldi oda "Fatih" neden oydu ki? Binlerce isimden neden onu ayırt etmiştim. Acaba sürekli Fatih ismini duymak istediğimden mi? Aslında bir düşündüm de bana isim bulmamda yardım edebilecek en ilk isimlersen biri o. Neydi o kafenin ismi?? Hı Bahar. Bahar mı? Bahar kim ya? Ve bu içimdeki kıskançlık duygusu niye? Neyse işte o kafe ye gidip Fatih'le konuşmalıydım. Bu güzel haberden sonra annemin hazırladığı güzel sofraya oturup kahvaltımızı yaptık. Annemde daha sonra evine gidecekmiş

Babam ve annem ile vedalaşıp bende hemen yola koyuldum. Bu mutlu haberi hemen onunla -Fatih'le- paylaşmalıydım. Bana değer veren kişiye -ne kadar karşılıksız olsa da- Adımlarım hızlanmaya uçarcasına koşmaya başlamıştım. Ama neden? Neden koşuyordum Fatih'e giderken. Onu özlediğim için mi yoksa gerçekten bu bebek meselesi için mi? Kafam allak bullak oldu...

Birazdan gelmiştim Bahar kafeye Fatih'i aradı gözlerim ve sonunda buldu. Kafenin önündeki masada oturuyordu. Ve ağlıyordu? Fatih ağlıyor muydu? Ama neden???

~~~

Babası gerçekten mutlu olmuş muydu bu duruma? Yoksa hala annesine karşı beslediği duygular mı vardı? Bizim deli kız abla oluyor ama hala Fatih'e karşı duygularında emin değil. Peki Fatih neden ağlıyor???

Çok sevgili okuyucularım bu bölümüm de böyle bittiiiii. Birazcık geç geldi ama umarım beğenmişsinizdir. Her zaman ki gibi söylemeliyim ki destekleriniz benim için çok önemli. Lütfen beğenilerinizi ve yorumlarınızı benden esirgemeyiinn. Ve yeni bölümüü bekleyiniinn...

Sizi çoook çoook seviyoruum :)))))

-prisoncukiz

(Medyadakiler;

Işıl= Shailene Woodley

Fatih= Francisco Lachowski)

Yıldızlarla KaybolalımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin