Evett yine ben geldim. 🕺
Umarım ballı turtalarımın keyifleri yerindedir .(şahsen ben menopozda gibiyim dkslskldlddk😴).
Bu bölümden sonra asıl olaylara geçiş yapacağımızı belirtmek isterim.😌Oy ve yorumlarınızla Green'e peluş oyuncak hediye etmeyi unutmayın .🧸
SEVİLİYORSUNUZ💜.
¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤
Neredeyse onuncu kez gördüğüm kabusla yatağımda aniden oturur pozisyona geçmiş, kendime gelmeyi deniyordum. Terden sırılsıklam olmuş alnımı ovuştururken aklıma gelen kesitlerle neler olduğunu yavaş yavaş hatırlamaya başlamıştım. Derin nefesler almaya çalışarak başıma giren ağrıyla kahve içmem gerektiğine karar verdim. Aksi halde kendime gelmem çok uzun sürecekti.
Dün gece şahit olduğum manzaradan sonra hiç kimseye haber vermemiş, yoldan taksi çevirerek eve geçmiştim. Annemlerin akşam yemeğini dışarıda yemeleri ilk defa bu kadar işime geliyordu. Gece boyunca olanları atlatamadığımdan dolayı kesintisiz kabuslar görmüş, uykumdan uyanıp ağlayarak sabahlamayı başarmıştım. Gözlerimin kan çanağına döndüğünden adım kadar emindim. Aklıma gelen şeyle iç çektim. Benimkiler kesinlikle 'bu hâlin ne' diyerek başıma üşüşeceklerdi.
Yataktan yavaş adımlarla kalkıp banyoya geçtiğimde ayna karşısında gördüğüm yansımamla bu kadar berbat göründüğüme inanamıyordum. Ne ara ona pençesinden kurtulamayacak seviyede bağlanmıştım? En önemlisi nasıl toparlanacaktım.
"Ağlamak yok Apo, ağlamak yok." Diyerek kendi kendime mırıldandım. Üstesinden gelecektim. Hatta buna elimi yüzümü yıkayarak başlayacaktım. O an direkt duş alma fikri cazip gelse de yapabileceğimi zannetmiyordum. Zira elimi kaldıracak halim bile yoktu.
Üstümdekileri değiştirdikten sonra mutfaktan gelen seslerle saatin çok erken olduğunu varsaymıştım. Annem genelde dokuz on arası babamla kahvaltısını yapar, benim geç kalkacağımı düşündüğü zamanlarda tostumu hazır bırakırdı. Taş kadınım beni düşünmeden yapamıyordu işte. Salona attığım hâlsiz adımlarla ikisininde bakışları bana dönmüştü.
"Oğlum?" Diyen annemle yüzümdeki ifadeyi neşeli tutmaya çalışarak "Günaydınnn." Demiş sırayla ikisininde yanağına sulu bir öpücük kondurmuştum. Babamın beni tarayan bakışlarına karşılık vermediğim bir anda anneminde beni endişeyle süzdüğünü farkettim. Sanırım görev başarısız sonuçlanmıştı.
"Ağladın mı sen?" diyerek babam tek kaşını kaldırdı. Bari bu kadar çabuk çözmeseydin olayı babacım.
"Hayır, sadece biraz uykusuzum o kadar. Hani dün geceden kalma olayı işte." diyerek çaktırmamaya devam ettim. O sırada ikisinin bir biriyle bakıştığını görüyordum. Genelde böyle yaptığımda üzerime gelmez, sadece onlara anlatmak için kendimi hazır hissetmemi beklerlerdi. Nitekim annem saçlarımı öperek "Yemeğini soğutma hadi." Derken babam masaya en sevdiğim kurabiyelerden koymuş, göz kırpmıştı. Tanrım onları seviyorum.
"Yarasın benim yakışıklı oğluma." diyen babamla bu bir kaç saat içinde ilk defa gülmüştüm.
Kahvemi içerken annemle babamı beni yalnız bırakmak istememelerine rağmen işe gitmeye ikna etmiş, cevapsız onca arama ve mesajlara boş bakışlar atıyordum. Balkonun demirliklerine yaslanırken dün gece o karmaşık hislerimle sosyal medya hesaplarımı kapattığımı hatırladım. Fazla mı belli ediyordum? Eh, öyleyse bile umrumda değildi artık. Bundan sonra yapabildiğim kadar ondan uzak durmak istiyorum.
Build'in telefonu kapattığım için beni söven mesajlarını okurken en son 'YARIN JEFF'LE KAPINA DAYANMAZSAM NE OLAYIM!' diyen uyarısını gördüğümde sarhoşken bile beni düşünebilmesine hayran kalmıştım. O kafayla uyanmayı başarırsa dediğini yapacağını biliyorum. Bay umursamaz Jeff bile en az yirmi kez aramıştı. Tanımasam buna şaşırırdım ama inatçı keçim zaten hep böyleydi.Ben ve Build söz konusu olduğunda korumacı içgüdüleri ortaya çıkıyordu. Cevaplamama ihtiyaç yoktu çünkü çoktan Build'i zorla uyandırıp yanıma gelmek için yolda olduklarını tahmin ediyordum.Bütün bunları düşünürken bir kişinin isminde duraklamıştım.