Karşınıza bugüne kadar yazdığım en kısa bölümle geldim 🤞. Şu sıralar hayat asabımı bozmakta ısrarcı. O yüzden biraz sizin yorumlarınızı okuyayımda moralim düzelsin dedim .💜Finalden önceki son bölüme hoşgeldiniz çiçeklerim . 🌸Umarım iyisinizdir ve hiç kimsenin sizi üzmesine izin vermiyorsunuzdur . 👉👈
Dedikodu köşesi:Hangi Kinnporsche karakterinin sizi yansıttığını düşünüyorsunuz ?Şahsen ben Kim ve Arm 'ın karışımıyım .Sizi sevdiğimden bu minnoşluğum ona göre SJDKKS 🥺💜.
Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin çiçeklerim 🌸. İyi okumalar .🌈
¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤
Yüzümde gezinen parmaklarla yatakta sola doğru döndüm. Sırt üstü yatarken uykumu bölmemeleri için huysuzlukla mırıldanmıştım. Hâlâ fazla yorgun hissediyordum. Kendim kadar enerji dolu biriyle karşılaşmayalı çok oluyordu tabii. Vücudum yaşadığı yüklenmeyi zar zor kaldırabilmişti. Öyleki dün geldiğimizden beri dinlenme fırsatı yakalayamamış, küçük insanın koşturmacalarına maruz kalmıştık. Kısa zamanda birbirimize alışmamız beni mutlu etse de onun hızına yetişmemiz bizi baya zorlayacaktı belli ki.
"Onu uyandıracaksın. Bak kaşlarını çatmaya başladı bile."
Mile'ın sesiydi bu. Fısıltıyla birini uyarmaya çalışıyordu. Ancak arada kendisi de gülmeden duramamıştı. Sevgilime göre çok küçük kalan dokunuşlardan saniyelikde olsa kurtulmuştum. Yan tarafımdaki haraketlenmeyle yine aynı duruma geri döndüm. Bu sefer sadece yüzüm değil, alnım ve saçlarımda öpücüklere boğuluyordu. Ayrıca üstüme alışıldık olmayan bir ağırlıkta çökmüştü."Tanrım! Ödüm koptu!" Gözlerimi açmamla birlikte göğüsüme uzanıp, bana kıkırdayarak bakan onunla karşılaştım. Kıvırcık saçları görüşünü engelliyordu. Benim tepkimle gülerek çığlık atmış, boynuma atlamıştı. Evet, minik insandı bu.
"Günaydın huzurum. Kusura bakma uyandığımda odamıza sızmıştı." Mile elini başına yaslamış bizi gülümseyerek izliyordu. Onun bakışları kalbimi eritirken üstümdeki yaramazı gıdıklamaya başladım. Green'nin gülüşü bütün odayı sardığında Mile'da dayanamayıp bana katılmıştı. En son ikisinden gördüğüm sinsi ifadeyle neyin geldiğini anlamıştım.
"Hile yapmayın ama-" Sözüm Mile'ın üstüme çıkması ve hissettiğim gıdıklanma sayesinde yarıda kalmıştı. Green ise omuzuma başını yaslamış, işaret parmağını ısırıyordu. Gülüşünden fazla eğlendiği gün gibi ortadaydı. Çok geçmeden Mile'a durması için dil dökmeye başlamıştm.
"Eğer günaydın öpücüğümü verirsen dururum." Nefes nefese kalmış bana yüzünü yakınlaştırdığında panikle gözlerim büyümüştü. Elim anında ağızını kapamış, Mile'ın tek kaşını kaldırmasına gülmüştüm. Odada bir çoçuk vardı tanrı aşkına.
Ne dediğimi anladığında göz devirdi. Çözüm yolu olarak Green'nin gözlerini kapatmıştı. Duyduğumuz ciyaklama sesiyle kahkaha atmış, sevgilimi kendime çekerek öpmüştüm.
"Beni de mucuk mucuk! P'Maiii! P'Po!" Green durmadan Mile'ın elini çekmeye çalışıyor, saçlarının çeneme vurmasına sebep oluyordu.Mile dudaklarımız ayrıldığında saçlarımın kokusunu içine çekerek, alnıma uzun bir öpücük bıraktı. Sonrasında yanımızdaki minik adamın gözlerini açmıştı. Ben Green'in saçlarını severken Mile onun isteğini yok saymadan yanağını öptü.
"Bugünkü kahvaltımız kim olsa acaba?"diyerek bana göz kırpan Mile ile Green'e döndüm. İkimizden aldığı yamyam bakışlara kıkırdamış, kaçmak için yataktan inmeye koyulmuştu. Ne yazık ki sevgilimin çevikliğinden dolayı planı suya düştü. Poposundan aldığı ısırıkla çığlık atmaya başladığında gülmekten kendimi kaybetmiştim resmen.