O Şimdi Asker | 25

8.3K 803 560
                                    

Huzeyfe'nin haki yeşilleri aralanırken, solunum cihazına verilen hava sayesinde nefes aldığını fark etti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Huzeyfe'nin haki yeşilleri aralanırken, solunum cihazına verilen hava sayesinde nefes aldığını fark etti. Yutkunduğunda, acıyla gözlerini yumdu.

Kriz geçirdiğinde hissettiği şeylerin ağırlığını tekrar hissetti. Gökyüzü kara dumanlarla boyanmıştı. Tüm bağırışlar hâlâ kulağında çınlıyordu. Ağrıyan başını ovuşturmak için elini kaldırmak istediğinde, kolundaki serum ile duraksadı.

Tüm anlar yine aklına hızla akın ederken, kalp atışları hızlandı. Kalbi derin bir acıyla sıkıştığında tekrar hatırladı Feza'sının ölüm anını...

Kolundaki serumu hızla çıkarırken, dönen başını umursamadan ayağa kalkmaya çalıştı. Kendini o kadar çok kasmıştı ki, tüm sinir ve kasları adeta kitlenmiş gibiydi. Sakinleştirici iğneler etkisini kaybetmeye başladığında, boğazındaki yumru ile yutkunamadı.

Çıplak ayakları soğuk zemine değdiğinde, yataktan kalktı hızla. Üstündeki hastane kıyafetini umursamadan dış kapıya doğru yürüdü. Emin olmak istiyordu, Feza'sının yaşadığını hissediyordu...

Kapıyı hızla açtığında kapıda bekleyen iki nöbetçi asker hızla dikelip komutanlarına baktılar. Huzeyfe onlara dönüp sağ tarafındaki askerin yakasına yapıştı. "Şehit olan askerlerin kimliklerini bildir!" Diye emir verdiğinde, askerler şaşkınlıkla birbirlerine baktılar.

Asker üniformasını tutan komutana bakıp yutkundu. "Komutanım biz kimlikleri bilmiyoruz, bizi Albay dikti buraya." Dediğinde Huzeyfe sinirle bıraktı yakasını. Onların yanından geçerken hâlâ yumrukları sıkılıydı. Bir haber almak istiyordu, inanmıyordu Feza'sının onu bıraktığına.

"Komutanım şuan gidemezsiniz dokto-" peşinden endişeyle gelen askerleri duymuyordu bile. Hatta güzel bir haber alana kadar duymak gibi bir niyeti de yoktu.

Hastanenin danışma kısmına geldiğinde, sinirini hakim olamadan iki hasta yakınını kenara doğru çekti. Hemşire hızla ona doğru geldiğinde Huzeyfe beyaz danışma masasına eğildi. "Şehit olan askerlerin naaşı buraya mı getirildi?" Diye sordu sabırsızca.

Kafayı yemek üzereydi. Kimse bir şey bilmiyordu. Kimse yarin yaşıyor demiyordu. Kimse uğrunda öldüğün oğlan yaşıyor demiyordu. Delirmek üzereydi. Krizin eşiğindeydi yine. Onu kaybetme düşüncesi üzüntüyü bastırıp öfkelendiriyordu. Sanki Feza ondan izinsiz ölemez gibi hissediyordu. Ondan izinsiz bırakamaz gibi hissediyordu.

O ŞİMDİ ASKER | GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin