O Şimdi Asker | 29

8.2K 737 274
                                    

Bazı alışkanlıklar zaman geçtikçe boğucu gelebilirdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bazı alışkanlıklar zaman geçtikçe boğucu gelebilirdi. Örneğin her gün aynı yemeği yerken bile bunalıp başka arayışlar içine girebiliyordun. Birinin yoğun ilgisi de böyleydi benim gözümde. İlgiyi elbette her insan sevebilir, arayabilirdi. Hatta yoğun ilgiye maruz kalıp bunalan birini gördüklerinde nankör, hiçbir şeyi hak etmiyor, buldu da bunalıyor gibi laflara maruz kalabiliyordu insanlar. Kendisi o ilgiyi kimseden görmediği içindi belki de. Ama yaşadığın zaman öyle olmuyordu. Bunalıyordun, uzaklaşmak istiyordun, belki de ilişkide eski heyecanı göremiyordun. Benim son  iki haftadır yaşadığım şey buydu... 

Huzeyfe beni boğuyordu son iki haftadır. Sürekli bir bahane ile Kuzey komutana emir veriyor ve beni odasına çağırıyordu. Yemek saatlerinde inmediğim zamanlar kavga çıkarıyor zorla yediriyordu. Sakar bir yapım  vardı, kendi ayağıma bile takılıp düşebilirdim ben. Burada da değişmemişti. Sürekli kayıyor, düşüyordum. Bazen aceleyle koşup basamağı görmediğim için yüz üstü yere kapaklanıyordum. Huzeyfe buna askeriyede birkaç defa denk gelmişti. Resmen düştüğüm için beni azarlamıştı, 'Ben sana kaç kez hızlı inmeyeceksin demedim mi!' diye bağırmıştı. Son zamanlarda daha da üstüme düşüyordu üstelik. 

''Huzeyfe komutan er Feza Sancak'ı çağırıyor komutanım.'' Anıl'ın dediği şeyle Kuzey komutan derin bir nefes alıp sıkıntıyla başını salladı. Şınav çekmeyi bırakıp Kuzey komutanın karşısına dikildiğimde bakışlarını Anıl'dan çekip bana çevirdi. Kızgın duruyordu, suratında belirsiz bir sinir vardı sanki. 

İfadesiz tutmaya zorladığım yüz mimiklerim kendini koyvermeden önce izin almak için dudaklarım aralandı lakin Kuzey komutan benden önce davranıp, "Gidebilirsin asker." Diyerek izin vermişti. İzin veren dili dışında oldukça hoşnutsuzluğunu belli eden bir suratı vardı. Bu memnuniyetsizliğin asıl sebebi sürekli çağrıldığım için olmalıydı.

Bugün buna son vermeyi düşünüyordum. Huzeyfe iyice düşüncesiz hareket etmeye başlamıştı. Her gün odasına çağırdığında insanların dikkatini çekecektik ama ısrarla düzenli olarak çağırıyordu. Eskiden böyle değildi, benden daha çok dikkat ediyordu hem kendi için hem benim için.

Odasının kapısını çaldığımda, onun otoriter sesini duydum. "Gir." Diye komut vermişti sadece. Sessizce komutuna uyup kapıyı açtığımda, kafasını kaldırıp gülümsedi. Bugün mutlu gibiydi, yüzüne yansıyan bir tebessüm vardı. Sol tarafımda baş gösteren ağrı istemsizce yüzümü iyice düşürürken, Huzeyfe'nin gülümsemesi soldu. 

''Konuşmamız gerek.'' sesim sert çıkmıştı. Alt dudağımı ısırıp anında toparladım. ''Yani konuşabilir miyiz?'' dediğimde elindeki metal dolma kalemi masaya bırakıp duraksadı. Belki de bugün beş yıldır ilk kez ciddi bir konuşma geçecekti aramızda. Hiç ayrılmamıştık daha önce, sadece ufak pürüzler olmuştu ama onu da bir şekilde alttan alarak çözmüştük. Lakin bugün...

dudaklarımı ıslatıp masanın hemen önündeki karşı karşıya koyulmuş koltuğa oturdum. Bakışları beklenti doluydu, ne olduğunu anlamak istiyordu. Haklıydı da, lakin konuya nasıl girmem gerektiği hakkında bir fikrim yoktu. Ona direkt beni sıkıyorsun desem alınır mıydı? ya da biraz beni rahat bırak mı demek daha doğruydu?

O ŞİMDİ ASKER | GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin