16. Bölüm

51 9 12
                                    

Ashley'den

Aniden kolumun çekilmesiyle neye uğradığımı şaşırdım.

"Neden böylesin gerçekten de çok değişmişsin"

Güldüm. Bazen hayat şartları insanları değişmeye zorlardı.
Bunu ona düzgünce anlatmayacaktım tabiki. Göz devirdim. Kolumu sıkmaya devam ediyordu. Kaval kemiğine tekme attımm. Ben bunu ne diye sevmiştim be? O zaman ki aklım işte saçma

"Bir daha bana bulaşma aslanım Eski mıy mıy Ashley yok karşında kendini kolla"

Acıyla yere yığılan tom sızlanıyordu küfürler savuruyordu. Umursamadan yanından ayrıldım. Yola çıktığımda gelen arabayı tanıdım. Araba yanımda durdu. Abimdi. Arabaya bindim.

İkimizde sessizdik. Bir kaç dakika sessizliğin ardından sessizliği bölen abim oldu.

"Nasıl oldu?"

"Hamburger alıyordum. O sırada ses falan da gelmedi dışarı çıktığımda yengemin şaka yaptığını düşündüm. Gerçekle yüzleşmem uzun zaman almadı"

Abim frene bastı. Kafasını direksiyona koyarak elleri ile kafasını kapattı.

"G..gitti onu da kaybettim"

Dolı gözlerle abime bakıyordum. Kelimeler ağzıma geliyor geri gidiyordu ne diyebilirdimki. Hatalı olan taraftım.

"B-ben hatalıyım ne ceza verirsen ver kabul ederim abi"

"Senin hatan değildi. Çarpan kimmiş?"

"Sofia çarpmış"

"O kızı bu kez öldüreceğim"

"Öldürmene gerek bile yok araba patlayınca o da öldü."

"Gördün mü?"

Abim kafasını kaldırmadan konuşuyordu.

"Sanırım"diyebildim.

"Ash seni eve bırakayım ben aramaya yardım edicem"

"Hayır bende abi"

"Bir kere söz dinle lütfenn!"

"Peki"

****

×MARİNETTE×

Arabadan zor bela çıkmıştım. Sofiayıda kurtarmıştım. Ormanın içindeydik. O hâlâ uyanmamıştı. Benden nefret edip beni öldürmeye çalışmıştı  bense onu kurtarmıştım.

Kolumda çizikler başımda hafif bir kanama vardı. Sofia'nın başında bekliyordum. Omzuna yavaşça vurdum. Nabzını ölçtüm. Yaşıyordu. Kaza anında telefonum yere düşmüştü.

"S-su lütfen su"

Sofia uyanıyordu. Su istiyordu etrafta hiç su yoktu. Oturduğum yerin ıslaklığına bakıcak olursak yağmur yağmıştı. Yapraklara bakındım. Bir yaprakda su damlaları vardı. Yapraktaki suları yere dökmeden sofiaya içirdim.

Sevdiğim adamı elimden almaya çalışan bir kadına yardım ediyordum. Aferin bana.

Kenara çekildim ağaca yaslandım acaba Adrien şimdi ne yapıyordur? Beni arıyor mudur?
Onu çok Özlemiştim.

Sofia gözlerini açtı. Doğruldu ve kendini geriye itti. O kadar şey yapmıştı şimdi ise benden korkuyor muydu?

"Sen sen yaşıyorsun!"

"Sende yaşıyorsun sayemde sofia"

"A-ama nasıl? Sana çok hızlı çarpmıştım."

"Öldürmeyen rabbim öldürmüyor işte naparsın?"

"Beni neden kurtardın ölüme terk edebilirdin senin için kurtuluş olurdu."

"Kimseyi ölüme terk edip kendi yoluma bakamam öncelikle vicdanım el vermezdi biliyorum beni o kadar öldümeye zehirlemeye çalıştın ama şunuda unutma sana karşı en ufak bir nefretim yok umrumda değilsin"

"Bana kızgın değil misin? Adrienı sevdiğim için"

"Sevebilirsin buna karışmam ama Dokunamazsın o ellerini kırarım"

Sofia gerçekten korkmuş görünüyordu. Yada rol yapıyordu.

"Anladım, küçükken mahalledeki çocuklar tarafından zorbalığa uğruyordum. Her defasında Adrien beni kurtarıyordu. Onu kahramanım olarak seçmiştim. Ona olan sevgim git gide büyüdü işler çıkılmaz bir hâl almaya başladı. Ona yan gözle bakanlara bile çok kötü şeyler yaptım. O beni hep kardeşi olarak gördü ben ise diğer türlü. Ne yapacağımı bilmiyorum sana çok kötülük ettim inan ki pişmanım bana inanmaya bilirsin. Bu senin bileceğin iş ama en yakın zamanda benden kurtulacaksın"

Üzgünce tebessüm etti. Ne demek istediğini tam anlayamamıştım. İyi biri gibi görünüyordu öylemiydi? Kafası başka bir yerde miydi?

"Ne demek bu şimdi?"

Sofia arkasını dönerek ağacı inceliyormuş gibi yapıyordu. Yere ona ait su damlaları düşüyordu ağladığını görmemi istemiyordu ama neden?

"H-hiç bi-şey"

Sofianın kolundan tutarak bana çevirdim.

"Neden ağlıyorsun ne demek oluyor bu?"

"Canım yandığı için ağlıyorum en ufak şey bile canımı çok yakıyor. Marinette yeteri kadar yaşadım. Diğer tarafın tadına bakma sıram geldi."

"A-ama-"
Sözümü kesen şey Adrien'ın bana koşarak gelmesiydi.
Beni kollarının arasına aldı. Kokusu çok güzeldi. Kafamı boynuna gömdüm. Beni kucağına aldı. Yürümeme izin vermeyecekti. O esnada etrafıma bakındım sofia yoktu. Nereye kaybolmuştu bu kız?





Kısa oldu ve yazarınız yıllar sonra bölüm attı tebrik edin tşk

GörevHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin