21.Bölüm

27 5 0
                                    

Müzik: Taylor Swift- Bad Blood

“Bebeğim Seninle Düşmanlığımız var çünkü bu Eskiden Delice Bir Aşktı”

*******

"Luka acil konuşmalıyız"

Luka anlamamış gözlerle bana baktı.

"Ne var?"

"Bak benimle düzgün konuş sanki eski ilişkimizde hatalı olan benmişim gibi davranıyorsun saçmalamayı kes artık sana adam akıllı bişey anlatmaya geldim ama sen onu bile kursağımda bırakıyorsun"

"Tamam sakin ol Özür dilerim seni dinliyorum"

"Kapıda mı anlatayım?"

"Geç içeri"

Adrien ile konuşmamdan sonra soluğu Luka'nın yanında almıştım. Luka'nın son yaptığı şeyler canımı çok yakmış olsa da Kalbimin bir mafya oğluna ait olduğu açık bir gerçekti. Kendimden nefret mi etmeliydim?

"Adrien sandığımız gibi biri değilmiş"

"Nasıl yani?"

"Adrien, Gabriel Agreste'nin oğlu-"

"Dur bir saniye şu ünlü mafyanın oğlu mu?"

"Maalesef"

"Ne yapacağız Sende Aşkların en imkansızını bulmuşsun be Mari"

"Ben- ben bilmiyorum Luka Kandırıldım bunu hiç beklemiyordum üzgün olmamam gerekiyor ama yapamıyorum"

Yere çöktüm. Üzerimdeki ağırlık beni yerin dibine çekiyordu. Luka yere çömeldi. Elimden tuttu. Beni ayağa kaldırıp Koltuğa oturttu.

"Chloe bir bardak su Getirir misin Hayatım?"dedi Luka.

Sanırım Chloe de burdaydı. Aklıma gelen şeyle ayaklandım Chloe'nin nerede olduğunu bilmesemde koridorun sonundan sesler geliyordu. O yere doğru hızlandırdı adımlarımı Luka ne yaptığımı anlayamıyordu.

Koridorun sonuna geldiğimde Chloe'nin mutfakta olduğunu gördüm. Chloe Adrien ile az da olsa yakındı. Bunun hakkında illaki bişeyler biliyordu. "Chloe"

Arkasını döndü şaşırmış gibi bir hâli vardı.

"Hoş Geldin Marinette"

"Adrien hakkında ne biliyorsan hepsini anlatıcaksın"

"Ne diyorsun Marinette?"

"Senin bildiğini biliyorum ben aptal değilim derhal anlat yoksa Kaçak bir mafyaya yardım ettiğinden dolayı senin hayatını mahvedebilirim"

"Saçmalama lütfen sen iyicene sıyırmışsın Luka bu ne diyor?"

Dayanamayıp Chloe'nin yakasına yapıştım.

"Çabuk söyle"

"Bırak beni!"

"Söylemeden asla!"

Luka araya girerek müdahale etti. Geri çekildim. İşimi halletmiştim nasılsa. Mikrofon iğnelerden birini Chloe'nin yakasına saplamıştım. Lukaya yaparsam yakalanırdım.

"Marinette cidden mi?"dedi Luka.

"Her neyse boşver"

Salondan çantamı alarak evden ayrıldım. Karadan gitmek güvenli değildi bu nedenle çatılardan gitmeye karar vermiştim. Evime gidemezdim. Adrien orayı biliyordu.

Rose, onun yanına gidebilirdim. Çatılardan yürürken aşağıdaki insanların dikkatini çekiyordum. Mecburen aşağıdan gitmek zorundaydım. Zaten şehir merkezine gelmiştim. İnsanların içine karışırsam kim farkına varırdı ki?

Kimseye yakalanmadan Rose'un yanına gidip gerçekleri anlatmalıydım. Birinin takip ettiğini farkettim. Ben nereye geçersem geçeyim beni takip ediyordu. Bildiğim bir ara sokak vardı. Her kimse onu köşeye kıstırdığımda dersini verebilirdim. Tahmin ettiğim gibi ara sokağa döndüğümde beni takip etmeye devam etti. Gidilecek bir yer olmadığını biliyordum. Arkamı döndüm yüzünü görmem gerekiyordu.

Ağızında ki maskesini indirdi. Hiç şaşırmamıştım Adrien Agreste.

"Ne o Adamların işlerini terk mi etti? Aslında Seninle kim çalışabilir ki?"dedim Gülerek.

"Kimsenin beni terk ettiği yok kendi görevimi kendim yerine getiririm kimseden bir beklentim olmadı"

"Görevin ben miyim? Beni yakalamak mı?"

"Seni Öldürmek Görevim ama Çok Şey biliyorsun önce bunları öğrenmek sonra öldürmek"

"Ne yazık sana verdiğim emeğe çok yazık sevgiye saygıya bir insan sevdiği kadına bunu der mi vicdansız?"

"Seni Sevmiyorum Marinette hiç sevmedim sadece rol icabıydı."

"Güldürme beni Adrien o Aşkı Gözlerinde okudum ben"

"Yeter bu kadar şimdi ya benimle gelirsin uslu uslu yada zorla"

"veya sen benimle gelirsin"dedim Gülümseyerek.

Dövüşmek istemezdim özellikle Sevdiğim adam ile ancak buna mecburum.

Yanımda getirdiğim şemsiyenin düğmesine bastım. Kılıç haline geldi. Adrien da elinde ki Demir Beyzbol sopası ile bana doğru yürüdü.

"Madem Beyzbol oynayacağız topsuz olur mu?"dedim gülerek.

Cebimden çıkardığım sis bombasını Adrien'a doğru attım. Atar atmaz Bomba  patladı. İçinden sadece sis bulutu çıktı. O sırada Adrien'ı hedef belirleyici lenslerimle gördüm. Afallamıştı fakat bu bana yetmezdi. Kılıcı yere atıp yumruk yumruğa savaşmayı seçtim. Nerede olduğunu biliyordum. Bu da tekmelerimin gidiş yerini isabetler hâle getiriyordu. Son tekmeyi pankreasına attıktan sonra cebimden çıkardığım ağ atıcı silahı Adrien'a doğrulttum.

Silahı sıkmama fırsat vermedi karnıma gelen tekme ile yere yığıldım.
Duvardan güç alarak kendimi toparladım. Kemerime dokundum. Beni kamufile etti. Duvar ile aynı renkteydim. Hareketsiz durdum bir kaç saniye ama gitmiyordu.

"Hadi ama Güzelim sonsuza kadar saklanamazsın?"

"Steve kamuflajı kapat"diye komut verdim saatime.

"Bak Güzelim Daha fazla canın yanmadan teslim ol çünkü seni almadan gitmeyeceğim."

"Seni beklemeden gideceğim, Steve ayakkabılarımı aktif et"

Ayakkabılarından çıkan yaylar sayesinde çatıya çıktım ve gözden kayboldum. En azından kimsenin göremediği kadar uzağa gittim.



Bir heyecanlı Bölüm daha oy vermeyi unutmayın ballar.

GörevHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin