[28] SAÇ YÜZE

72 9 21
                                    

Ne diyorsun Muscle? Takip mi ediliyorsun?

Ah kader! Ağlarını artık nasıl örüyorsan başıma, hiç nefes aldırmıyorsun valla! Yarım saatçik rahatlamayı bile çok görüyorsun bana!

Ay bu mafya bozuntuları Emre'ye bir şey yapmasın!

Yapmasın!

Arkasından kalleşçe gelip kurşunlamak suretiyle sırtından vurmasın!

Vurmasın!

Sonra biz ailecek restorandan çıkıp 'Neşeli Günler' filmindeki gibi bir aile saadeti içinde yürürken tek tek bizi kurşunlamasın!

Ay kurşunlamasın!

Telaşlanınca hemen de Yedi Numara dizisindeki Zeliha Yenge'ye bağlıyorum valla ya!

Dağ başı mı burası kızım?

Değil.

Öyle çarşının ortasında, herkesin içinde katliam yapabilirler mi hiç?

Yapamazlar, değil mi?

Burası şehir merkezi. Her yeri tebdil-i kıyafet polis kaynıyor.

Yapamazlar bir şey!

Ne yapmalı? ne etmeli? En iyisi polise haber vermek. Evet, polise haber vermeli!

Telaş içinde neredeyse ellerim titrer halde mesaj yazdım Muscle'a.

Siz: Tamam. Polisi arıyorum hemen. Dikkatli ol.

Of, neydi polisin numarası ya? Neydi?
Hatırlamıyorum kahretsin! Kahretsin!

Ne oluyor bana böyle ya? Hani, o korkusuz Hollywood filmi kadını hallerim nerede? Daha önce hiç bu kadar korkmamış, telaşlanmamıştım ben ya! Ne Muscle mafyayla dövüşürken ne kapkaça uğramışken ne de mafyaya bulaştığımızı öğrendiğimde! Peki şimdi neden bu şiddetli kalp atışı? Korkunun titrettiği eller neden?

Böyle endişe içinde yıllar gibi geçen o kısacık süre sonunda Muscle'dan gelen mesajla telefona sarıldım resmen.

Mr. Muscle: Sakın yapma!

Polisi aramamı istemiyordu. Ama neden? Sonraki mesajları yine sesliydi.

Mr. Muscle: Telefonda beni meşgul etmezsen daha dikkatli olabilirim belki.

Mr. Muscle: Polisi de arama sakın!

Anlaşıldı, komutanım!

Ama off! Ne yapacağım şimdi? Polisi arama Gülce! Emre'yi arama Gülce! E, meraktan öl bari sen Gülce!

Aklım Snake oyunundaki yılan misali sürekli dönüp duran ve gittikçe büyüyen bir soruyla doluydu:
Ya ona bir şey olursa?

Etrafimda bol kahkahalı ve neşeli bir aile saadeti yaşanırken ben resmen karalar bağlamış halde "telefonun başında çaresiz bekliyordum."

Yüreğim ağzımda, gözüm telefonda geçen bitmek bilmez dakikaların ardından Muscle'dan gelen mesajla rahatladım.

Mr. Muscle: Salondayım. Bir sıkıntı yok. Ama sen dikkatli ol.

Mesajı alır almaz tuvalete gitme bahanesiyle telefonda en rahat konuşabileceğim yer olan lavaboya koştum ve Muscle'ı aradım.

"Alo. Emre. Nasılsın? Bir şeyin yok di mi?"

ŞAKA YAPIYORSUN! (Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin