[5] EJDERHA

450 45 59
                                    

(Şuraya aklına gelen ilk emojiyi bırakır mısın?➡➡➡➡➡➡➡➡➡➡➡➡➡➡➡)

    Salona girdiğimde kayıt olduğum gün bizimle ilgilenen Enver Hoca karşıladı beni. İlk gün basit hareketlerle başlayacaktık. Önce koşu bandına gidip biraz yürüdüm. Sonra ısınma hareketleri ve yarım kiloluk ağırlıklarla Enver Hoca’nın gösterdiği hareketleri yaptım. Ağırlıklar yarım kiloydu ama iki yüz elli gram olsaydı da olurdu yani. Baya bir yordular beni.

     Aslında yıllardır Ayşen Hoca (yani annem) koçluğunda market ve pazar poşeti taşıyan, Karate Kid’deki Miyagi Usta’nın cilala-parlat olayının bizim evdeki versiyonları olan ‘süpür-sil’ ve ‘sil-kurula’yı yapan kollarımın oldukça güçlenmiş olması lazımdı ama yeterli değilmiş işte.

     Velhasıl kelam, eve döndüğümde boksçulardan bütün gün yumruk yiyen kum torbası kadar yorgundum. Üstümü değiştirir değiştirmez kendimi yatağıma attım.

Canım aşkım! Özledin mi beni? Ben de seni çok özledim!

     Yatağım ve yastığımla aşk yaşarken annem sofrayı hazırlarken ona yardım etmemi istedi. Bense ona Dokunmayın Şaban’ıma şarkısına kattığım yeni yorumla cevap verdim:

Dokunmayın Gülce’me yorgunduuuurrr!
Dokunmayın Gülce’me bitmiştiiirrr!

   Yanıma gelen annem zorla açabildiğim dudaklarımdan dökülen ve yorgunluktan yemek bile yemeyip hemen uyuyacağımı bildiren cümlelerimden sonra gerçekten harap bir halde olduğuma inanarak beni rahat bıraktı.

Demek ki spor böyle kilo verdiriyordu, yorgunluktan yemek yemeye bile mecal bırakmıyordu insanda.

   Ertesi sabah, gece çektiğim depderin uykunun ardından her yanımdan fışkıran ağrılarla ve midemin içindeki davullar eşliğinde bana duyurmaya çalıştığı büyük bir açlıkla uyandım. Elimi yüzümü yıkayıp ‘kahv’ımı yaptım. E, çünkü sülün gibi bir kız olmak için bunu yapmak gerekirdi, kuş kadar yemek yani. (Zira sülün de bir kuştu.) Neyse işte bir şeyler yedikten sonra hazırlandım ve tam evden çıkıyorken annem:

   “Kızım, bunu unutmuşsun,” diyerek Mr. Muscle’a aldığımız hediyeyi uzattı bana. Bir de bu vardı, değil mi? “Çocuğa ver bir an önce. Çok teşekkür ettiğimi söylemeyi de ihmal etme. Zaten ilk veli toplantısında ben de annesine bizzat teşekkür edeceğim.”

   Yok anne ya! O az gelir. 'Hayırlı bir iş için bize davet ediyorum sizi,' de sen en iyisi. İçimden ya sabır çeksem de uzatmadan “peki” diyerek paketi aldım annemden ve çantama koydum.

   Minibüste giderken şoförün müşteri kapmak adına yaptığı her ani manevrada bir yerlere tutunmaya çalışıyor ve hangi kasımı oynatırsam orada ağrı hissediyordum. Yemin ediyorum dün Mr. Muscle’dan dayak yiyen o üç mafya bozuntusu değil de bendim sanki. Bu nasıl bir şeydi ya! Gerçi Enver Hoca bunların normal olduğunu bir haftaya alışacağımı söylemişti. Bir hafta çok uzun sayılmazdı. O kadar da dayanacaktık artık, napalım?

   O ağrı ve sızıların eşliğinde dün Mr. Muscle ile yaşadığımız olayları düşünüyordum:

Nasıl da dövdü adamları? Heyt be!

Ay, iyi ki de gördüm onları. Yoksa maazallah vuracaklardı çocuğu! Hiç övünmeyi sevmem, gayet de mütevazı bir insanımdır ama çok zekiyim kahretsin ya! Hemen nasıl da aklıma geldi polis sireni sesi!

Zeki, çevik ve ahlaklıyım. Tam sporcu olacak kızım! Bu sayede hayatımı kurtaran çocuğun hayatını kurtardım.

Aslında ödeşmiş olduk ama anneme yaptığımı anlatsam beni keser. Hem zaten Mr. Muscle’a da söz verdim kimseye söylemeyeceğim diye. Neyse.

ŞAKA YAPIYORSUN! (Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin