[8] KAPKAÇÇI

312 37 42
                                    

Aa, bir baktım, yerdeyim. Sonra birden üzerimde bir hafifleme hissettim. Bir an bedenimi bu dünyada bırakmış olmanın hafifliğini hissettim sandım. Ama kabalarımda duyduğum dünyevi acıyla böyle olmadığını anlamam uzun sürmedi tabi.

Etrafıma neler oluyor diye şaşkınlıkla bakarken çantamı alıp hızla kaçan kapkaççıyı gördüm. Hemen ardından da jet hızıyla yanımdan siyah bir şeyin geçtiğini. Bir an koşan bir adet Mr. Muscle gördüm sandım.

Dur, iyice bakayım.

Gördüm! Gördüm! Gerçekten de bir adet Mr. Muscle gördüm!

O ne depar atmak, o ne hızlı koşmak öyle! Speedy Gonzalez sanki mübarek! Koşarken 'Arriba! Arriba!' diye bağırırsa hiç şaşırmam!

Öyle oturmuş kalmıştım mabadımın üstüne ne yapacağımı bilmeden. Bir anda etrafıma toplanan insanların yardımıyla ayağa kalktım. Bir taraftan milletin "iyi misin?" sorularına yanıt vermeye çalışıyor, bir taraftan da ambulans çağırma taleplerini reddediyordum.

Zira her kış kar yağdığında popo üstü düşmezsem olmaz. Adeta bir gelenek bu benim için. O yüzden alışık oralar bu düşmelere, gerek yok hastaneye gitmelere.

Bu düşünceler içindeyken kalabalığın arasından Mr. Muscle'ı görmeye çalışmayı da ihmal etmiyordum tabi.

Birkaç dakika sonra milli maç için stadı doldurur gibi etrafımı hınca hınç doldurmuş olan kalabalığın otomatik kapı gibi bir anda açılmasıyla Mr. Muscle'ı gördüm karşımda. Bir elinde çantamla nefes nefese kalmış, insanların meraklı sorularını yanıtlamaya çalışıyordu.

Beni görünce:

"Nasılsın Gülce?" diye sordu.

"İyiyim. Sen nasılsın asıl? Ne oldu?"

"Ben çantayı aldım ama kaçtı o..."

Burada durdu. Yüzüme bakınca göz göze geldik. Göz göze gelince de cümlesini devam ettirmekten utandı sanırım, kafasını diğer insanlara çevirdi çünkü. Küfür etmekten vazgeçmiş olacak ki cümlesini "o şerefsiz!" diye tamamlayarak çantayı uzattı bana.

"İçine bakar mısın eksik bir şeyin var mı?"

Haklıydı. Hemen çantamı açıp ilk iş cüzdanıma baktım. Yerindeydi ve içindeki her şey de tamamdı. Diğer eşyalara da şöyle hızlı bir şekilde göz attım. Hızlı göz attım diyorum çünkü şimdi kirli çamaşırlarımı etraftakilere göstermenin alemi yoktu.

"Her şey tamam. Almamış hiçbir şeyi."

"Almaya vakit bulamamış demek ki it!"

"İt" kelimesini öyle içten söylemişti ki hoşuma gitmişti nedense.

Bu arada çantanın bulunmasıyla meraklı kalabalığın yarısı dağılmıştı bile. Diğer yarısında ise her kafadan "polisi arayalım" sesleri çıkmaya başlamıştı.

"Yok, yok. Polise gerek yok. Ben iyiyim. Çantam da bulundu. Bir şey de çalınmamış. Gerek yok polise yani," diyerekten olayın büyümesini engellemeye çalıştım. Zira annemle babam bu olayı duyarsa telaşlanırlardı. Hatta o kadar telaşlanırlardı ki beni yalnız başıma hiçbir yere salmazlardı.

Öyle bir anda bunları düşünmüş olman da ayrı bir yetenek olsa gerek, Gülce. Tebrikler yani. Neyse.

Mr. Muscle yavaşça bana doğru eğilip kısık sesle, "Emin misin?" diye sordu.

"Evet, kesinlikle," diyerek karşılık verdim aynı şekilde sessizce.

"Polisi boşuna meşgul etmeyelim şimdi," dedi diğer insanlara hitaben bana destek çıkarak. "Zaten ara sokaklara girip kaçtı çoktan şerefsiz. Bulunması zor."

ŞAKA YAPIYORSUN! (Devam Ediyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin