Tamamen eski çağa ait bir görüntü.
Kral ve önünde diz çöken insanlar.
Fakat içlerinden bir şövalye farklı olarak diğerlerinden bir adım önde durdu ve elindeki yeşil yakut taşını saygıyla Krala doğru tutup diz çöktü.
"Yedi diyarı yöneten Kralımızın refahı ve huzuru için..."
Kral, elini kaldırarak taşa uzandı fakat
aniden ortaya çıkan siyah giyinimli bir adam elindeki keskin kılıçla kralın kalbini söktü.Koyu kırmızı kan her yere sıçradı ve şövalyenin elindeki yeşil taş kanla yıkandı.
Ve sahnenin perdeleri kapandı, ışıklar açıldı.
Herkes şok içinde kalmıştı.
Perde hafifçe aralandı ve minik bir çocuk ortaya çıktı.
Çok gergindi elindeki kağıdı bile gerginlikte tutamıyordu.
Hemen ardından ondan yaşça büyük görünümlü bir kadın sahneye çıktı ve seyircilere selam verdi.
"Buraya geldiğiniz ve bizi izlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum. Tiyatronun devamı 1 hafta boyunca her gün bölüm bölüm, burada ve bu saatte olacaktır, hepinizi tekrardan burda görme dileğiyle. " Dedi kadın mutlu ve heyecanlı bir sesle.
Elindeki mikrofonu minik çocuğa verdi ve kadın minik çocuğun korkusunu hissetmiş gibi hafifçe omzuna dokundu ve sevecen bir şekilde gülümsedi.
Minik çocuk, kadın ona dokununca biraz sakinlemişti ve derin bir nefes alıp üzerinde şiir yazan kağıda baktı.
"öl..ölüm müydü yaşamı sonlandıran
yaşam mıydı içinde bizi defalarca öldüren
yeşil huzuru sağlar mıydı
ellerin kana bürünmüşken
giden mi? kalan mı üzülür
ikiside birbirini özlerken
kimin kaybıydı bu?
Ne ölümün ne yaşamın,
ne geleceğin ne geçmişin
ruhlarımızın kaybıydı"
Evet artık tüm sahne bitmişti tüm sesler kesilmişti.
Işıkların ani açılışı...
İnsanlar yavaşça yerlerinden kalkıp sahneyi terk etmeye başlamıştı ki bir kişi hariç, kalkammıştı koskoca sahnenin ışıkları açıktı ama o, karanlıkta kalmış gibi hissediyordu.
Ve her karanlığın içinde ağlayan biri vardır.
"O kadar hüzünlü bir sehne miydi?" Diye sormuştu önlerinde oturan hafif uzun siyah saçlı adam.
Oysaki genç kız ağladığının bile farkında değildi. Elini yüzüne götürünce fark etti bu sorunun ona sorulduğunu.
"Ne- hayır...Yani şey bilmiyorum dalmışım sadece." Dedi ve ona soru soran adama doğru baktı.
Göz göze geldiklerinde genç kız sanki görünmeyen bir auranin esiri olmuş gibi gerildi ve gözlerini kaçırdı.
Sanki zehirli bir çiçekmiş ve kurbanlarını kandırıyormuş gibi.
"Benim adım Cryus bu tiyatroyu yazan kişiyim. İnsanların tepkileri benim için çok değerlidir."
Kız tiyatro sahibi olduğunu duyunca önüne ördüğü görünmez duvarı bir nebze de olsa görmezden geldi ve rahatladı.
'Belkide,'diye düşündü kız
'tiyatrocuların aurası böyledir.'
Cryus kızın gerginliğini hissetmişti ve bunun ardından aralarında büyük bir sesizlik olmuştu.
"Sizin adınız nedir?" Dedi yumuşak bir sesle.
"Lenora"
"Hmm... Lenora, güzel bir ismin varmış"
Adam Lenoraya bakarak gülümsedi
Cryus ise simsiyah hafif uzun saçlı, kırmızı gözlü bir adamdı.
"Peki siz tiyatro hakkında ne düşünüyorsunuz?" Cryus bakışlarını Lenora' nin yanında oturan kıza çevirdi.
Lenora ile aynı yaşta gözüküyorlardı. Bu konuşma yüzünden sadece o üçü kalmıştı sesizliğin sardığı bu tiyatroda.
Cryus ' onun arkadaşı olabilir ' diye düşünüp sormuştu bu soruyu.
"Heh?... güzel ve gizemli bir hikayeye benziyor, hikayenin devamını merak ettim açıkçası." Konuşma aniden ona dönünce şaşırmıştı.
" Sizi meraklandırabilmek ve... Hm ağlatabilmek benim için gerçek bir ödüldür."
Çok sakin ve huzur verici bir sesle söylemişti bu sözleri.
Ama Lenorayı gerginlik kapladı.
'acaba adamdan mı, yoksa kimsenin olmayışından mı?'
"Biz artık gidelim?" Arkadaşına döndü ve sordu, Lenora' nin rahatsız olduğunu hissetmişti ve kafa salladı.
Gülerek ve teşekkür ederek ayağa kalktılar ve arkalarında kalan koyu kahve, ahşaptan yapılmış kapıya yöneldiler.
'adamın aurası gibi bu kapı da çok korkunç bir güzelliği var '
"Sizi yarınki tiyatroya da beklerim" diye bir ses gelmişti içeriden.
Lenora arkasına baktı kapı tam kapanırken ve Cryus' u gördü tüm ışıkların içerisinde o karanlıkta kalmıştı.
*******
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• KANLI BİR TİYATRO •
Roman pour Adolescents"ölüm müydü yaşamı sonlandıran yaşam mıydı içinde bizi defalarca öldüren yeşil huzuru sağlar mıydı ellerin kan kırmızısıyken giden mi? kalan mı üzülür ikiside birbirini özlerken kimin kaybıydı bu? Ne ölümün ne yaşamın, ne geleceğin ne geçmişin ruhl...