•Bölüm 4•

154 19 12
                                    

Çalan alarmımla birlikte sıçrayarak uyandım. Elime telefonumu aldım ve 05.00 alarmını kapayıp doğruldum. Gözlerim, alışık olmadığından olsa gerek önce bir yabancılamıştı bu yeri. Güneş bile ortalıklarda yoktu ve bu oldukça iyi bir şeydi. Yatağımdan kalkıp lavaboya doğru bedenimi yönlendirdim aheste aheste. Musluğu açıp hızlıca bir iki defa yüzüme su çarptım ve havluyla kurulayıp dolabımın önüne vardım. Dün zaten çok olmayan eşyalarımı yerleştirmiştim.

Diz üstü şortumla askılı bol tişörtümü üzerime geçirip kulaklıklarımı taktım ve hızlıca evin sessizliğinden ayrılıp dışarı çıktım. Yavaş tempomu gittikçe hızlandırırken Joon'u aradım.

"Efendim bebeğim."

Gözlerimi devirdim. Şerefsiz ne kadar da rahattı. Hayat ona güzeldi resmen.

"Keyifler yerinde tabi, bu sefer kimi aldın koynuna?"

Koştuğumdan nefes nefeseydim. O ise buna gönderme yaparak yanıtlamıştı beni.

"Sevgilim benim, senin üzerine hiç gül koklar mıyım? Ama sana sormalı, bu kadar hızlı olduğuna göre fazla güzel herhalde hatun."

Biraz durup soluklandım hemen.

"Bana bak çıkartıp sana sokarım şimdi salak salak göndermeler yapıp durma. Aklın hep oralarda şerefsiz. Yürüyüş yapıyoruz herhalde."

Telefonun ucundan gelen gür bir kahkahayla dudaklarım kıvrıldı benim de hemen. Kahpe falandı ama herkes gittikten sonra hayatımda kalan tek insandı. Oldukça değer verirdim ona.

"Şaka bir yana anlat bakalım, konuşamadık seninle dün ki olaylarla ilgili."

Saatime baktım, güneş yüzünü göstermişti çoktan. 7'ye kadar hazır olmalıydım iş için ve şu anda saat çoktan 6 olmuştu.

"Ya eve geçmem gerekiyor ama kısaca anlatayım. Bu çete sadece o gruptan oluşmuyor yüksek ihtimalle. Ben daha da kalabalık olabileceklerini düşünüyorum. Ayrıca aşırı güçsüzlerdi. Patron sandığım adamsa sanki birisine olan bağlılığını temsil edercesine kendini bombayla patlattı ki bu da onun asıl patron olmadığını gösteriyor. Ayrıca patronun asıl amacı sensin dedi bana ölmeden önce."

Bir süre sessizlik olmuştu. "Yani doğru mu anladım? Ortada kendini gizleyen oldukça taşşaklı bir patron var ve o da seni istiyor."

Derin bir iç çektim.

"Joon, işler sandığımızdan da karışık gibi. Ben dikkatli olmaya çalışıyorum sende dikkat et. Ayrıca bu konuyu elden bırakmayalım. Ben fazla vakit bulamayabilirim ama senin vaktin var."

Yine bir sessizliğin ardından oldukça kısa kesip kapatmıştı aramayı.

"Tamam ilgileneceğim."

Hayret etmiştim çünkü her ne kadar konuştuğumuz bu konunun ciddilik payı olsa da dalga geçmesi gerekiyordu. Severdi çünkü ciddiyetsizliği. Kapının önüne geldiğimde bu düşüncelerimden sıyrılıp eve girdim. Sonraya ertelemiştim bir çok şey gibi.

Çalışan kadın masayı donatıyordu. Hemen salona açılan üç beş merdivenlerden atlayıp masaya ulaştım ve ince ince sarılmış sarmalardan bir tanesini ağzıma attım.

"Üff sarmaya bak be, bomba atar gibi mübarek. Sen mi yaptın bunları teyze?"

Çoktan ellilerinde olduğu anlaşılan bu orta yaşlı kadın verdiğim tepkiye karşı oldukça şaşırmıştı. Sıcacık gülümsemesini bana bahşettikten sonra hemen beni yanıtladı.

"Evet efendim, ben yaptım. Buradaki tüm yemeklerden ben sorumluyum. Beğenmenize sevindim."

Annem yaşındaki bu kadının bana efendim diye hitap etmesini yabancılamıştım.

BODYGUARD •|HyunIn|•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin