bi kendimizi hatırlatalım dedik... maraba🧍🏻♀️
🎤⚽️
SALI
ertesi gün 4.dersin başlayacağını haber veren zil çaldığında taehyung çoktan sınıftaydı. girişte durup şöyle bir sınıfı inceledi, en ön sol köşedeki bir sıra ve en arka sağ köşedeki iki sıra boştu. elbette tembel bir öğrenci olarak en arkaya ilerledi ve sıraya yerleşip kitabın kapağını açtığı an kapıdan içeri giren kişiye takıldı gözleri.
jeongguk.
taehyung yutkundu, geçen hafta yaptıkları konuşmadan sonra jeongguk'u gördüğünde kıpırdaşan içi daha bir belirgindi sanki. gözlerine inen saçları kenara ittirip başını eğdiğinde ise jeongguk'un da aynı kendisi gibi sınıfa bakındıktan sonra adım seslerinin buraya doğru geldiğini duydu. tuttuğu nefesi o oturana kadar bırakmamış ve oturduğunda yüzünün sol kısmını eliyle kamufle ederek neredeyse sıraya doğru gömülmüştü.
jeongguk onun bu haline gülmek istiyordu ama bunu sonraya saklayarak ifadesizliğini korudu. zaten birkaç saniye ardından da bay han gelerek dersi başlatmıştı ve jeongguk ektiği dersleri (daha doğrusu bay han gözündeki itibarını) telafi etmek adına ilk on, on beş dakika boyunca odaklıydı ama yanında taehyung varken bunun sürekliliği falan olamazdı tabii.
ilerleyen dakikalarda bildiği şeyleri dinleme gereksinimi duymazken defterinin köşesinden ufak bir kısmı yırttı ve oraya şöyle yazdı: defterin güzelmiş.
çaktırmadan buruşturduğu kağıdı taehyung'un kucağına doğru attığındaysa taehyung fark ettiği an sanki çok gizli bir şey yapıyorlarmış gibi panik içindeydi, üstelik buruşuk kağıdı açıp okuduğunda bir süre soluklanma ihtiyacı hissetmişti.
iron man'in olduğu defter kapağına kısa biz göz atıp bakışlarını jeongguk'a çevirdi. "teşekkürler," diye ağzını oynatmıştı. ama jeongguk durmadı ve defterinden bir kısım daha yırttı.
başka var mıdır bundan?
bu defa taehyung da cevabı uzun olacağı için notun arkasını çevirip yazmaya başladı: bilmem ki. mephisto indiriminden almıştım.
jeongguk o notu cebine atıp yeni bir parça yırttı: ben de istiyorum.
taehyung ise tek kaşını kaldırdı ve geri yazdı: al o zaman?
jeongguk bu notu da attı cebine, yenisini yırttı: beraber alalım?
taehyung gözlerini kısıp ona baktı: merkezin en popüler kitapçısına beraber gidemeyiz.
ve jeongguk bu notla beraber gerçeklerle yüzleştiğinde, başka bir not yazmamıştı. evet doğruydu, gidemezlerdi. çünkü okuldakilerin birçoğunun çıkışlardaki durağı her zaman orasıydı. hem daha geçen hafta yaşadıkları saçma sapan olay yüzünden taehyung ile bir süre çatıya bile çıkmaya ara vermişlerdi ki jeongguk bu yüzden arkadaşlarının hepsini boğazlamak istiyordu.
öğle arası öpücüklerini özlüyordu.
sadece bu olamazdı, tam olarak özlediği şey taehyung'un kendisiydi.
bu bir hafta içinde jeongguk sabah derslerini zor bela geçiriyor, öğleden sonrakiler hemencecik bitsin diye dakika sayıyordu. zil çaldığındaysa taehyung'un evine erkenden gitmek için kimseye görüşürüz bile demeden sınıftan tüyüyordu ve eunwoo ile üç gün önceki "sen nereye kayboluyorsun" adlı tartışmalarına kadar, kendisi de taehyung'un eksikliğini böylesine hissettiğinin farkında değildi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
quarterback | taekook
Fanfictionkaptan jeongguk arkadaşlarının her gün zorbaladığı korocu çocuk taehyung'u öperken bir saniye bile düşünmemişti; taehyung ise bir ezik olmasına ve karşısındaki çocuğu moron 7 diye sıralamasına rağmen karşılık vermek için 1 saniye bile gecikmemişti...